Üç bin Koruma İle Gezilecek Kadar Tehlikeli Bir Ülkeyse…

Ayşegül Garabli

Bu gün ne yazılsa, ne söylense Ankara’da yaşanan vahşeti anlatamaz. Aslında, medyaya düşen tek fotoğraf karesi, her şeyi anlatır nitelikteydi. Barış ve Demokrasi isteyenlerin, cansız bedenleri, üzerinde barış isteği yazan pankartlarla taşınıyor. Ne acı değil mi, kimse ölmesin diye verdikleri mücadelede, suçsuz yere öldüler. Seslerini duyurmak için yazdıkları pankartlarla cenazeleri taşındı. Eminim, şimdi, bu olay üzerinden siyasi söylemler geliştirilip, kullanılacak. Kürt- Türk kavgası körüklenecek. Oysa, kim olduklarının, kimlik bilgilerinin, cinsiyetlerinin, etnik kökenlerinin hatta siyasi görüşlerinin bile hiçbir önemi yok. Onlar, insandı ve herkes kadar yaşama hakları vardı. Türkiye’nin dört bir yanından, sırf akan kan dursun ve Türkiye’ye huzur gelsin diye gelmişlerdi. Belki içlerinde provokatörler de vardı ama bunun hiçbir önemi yok. Önemli olan yapılacak bir mitingde Devletin, vatandaşını koruyamayışıdır. Hükümetin, AKP mitinglerine katılanlar dışında, hiç kimsenin hayatını önemsemediği gerçeğinin bir örneğidir bu. AKP’nin  Rize’de gerçekleştirdiği ve kanunen aranan kişilerin dev posterlerinin asılı olduğu miting alanı olağan üstü koruma altına alınıyor ama  halka açık bir alanda yapılacak miting alanı başı boş bırakılarak onlarca kişiye mezar oluyor. Bu neyle açıklanabilir ki? Devletin polisleri, sadece AKP’yi korumakla mı mükellef? AKP’ ye destek verenler dışında kalanların önemi yok mu? Bu vahşeti gerçekleştiren her kim olursa olsun, halkı koruyamadığı için, sorumlusu hükümet olmaz mı? Her seçim öncesi böylesi vahşetlerin yaşanması tesadüf olabilir mi? Eğer bu ülke, başbakanın, cumhurbaşkanın, üç bin koruma ve zırhlı araçlarla gezeceği kadar tehlikeliyse, büyük mitinglerin yapılacağı yerlerde neden önlem alınmıyor? Başbakan ve Cumhurbaşkanının, ordu şeklindeki koruma ve zırhlı araçla gezme sebepleri, bu tür vahşetlerin yaşanacağını bilme ihtimallerinden midir? Bir terör örgütü tarafından, belli bir partiye oy kazandırmak amacıyla gerçekleştirilmiş olsa bile, hükümet de, terör örgütü kadar suçlu değil midir? Yoksa, bunca kişinin canına, kast etme sebebi, sadece gündemin değişmesi miydi?