HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Kartal'da ölüm ve yaralanmalara neden olacak şekilde yıkılan binanın imar affından yararlanmak için başvurduğuna dikkat çekerek, bunun sorumlusunun, imar affı kanunu çıkarken uyarılarını dinlemeyen başta o dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki olmak üzere oy veren AKP’liler olduğunu söyledi.
Paylan, T24’e yaptığı açıklamada, imar affının, 24 Haziran 2018 seçimi öncesinde, “seçim yatırımı” olarak halen AK Parti ve MHP’nin ortak Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Bakan Özhaseki tarafından getirildiğini ve bir torba yasa içindeki madde olarak kabul edildiğini ifade etti.
Paylan, görüşmeler sırasında kendisinin de uyarılarda bulunduğunu ve denetimden geçmemiş binalara imar affının uygulanmamasını istediklerini belirterek, bunun kabul edilmediğini bildirdi. Paylan, şunları söyledi:
“Ben buna uzun süre muhalefet ettim. Bu kadar önemli bir yasa bu şekilde gelmez, dedim. İmar affının denetimden geçmeyen binalar için geçerli olmamasını istedim, çünkü deprem kuşağındaki bütün binalar ciddi anlamda kaçak, denetimsiz, kötü yapılmış durumda. Bu binaların küçük bir depremde veya depreme bile gerek kalmadan kendi kendine çökebileceklerini söyledim. Üflesiniz yıkılacak neredeyse, sekiz kat, on kat kaçak binalar var dedim. Bakan dinlemedi, çünkü bunu 24 Haziran seçimleri için seçim yatırım olarak görüyorlardı.”
Paylan, bu konuda sosyal medyada da şu görüşleri paylaştı:
“Kartal’da çöken binanın imar affından yararlandığı ortaya çıktı. İmar Affı’nı Meclis’e, Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki getirdi. Komisyon görüşmelerinde; 'Binalar denetimden geçirilmeden affedilmemeli, vebali büyük olur' diyerek saatlerce muhalefet ettim. Bakan dinlemedi.Kanun geçti. Kartal’da vatandaşlarımız öldürüldü. Milyonlarca vatandaşımız imar affından yararlandığı çürük, tabut binalarda depremde ölmeyi bekliyor.
"Vebali, Mehmet Özhaseki ve imar affına onay veren AKP’lilerin boynuna...”
Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Temmuz ayında, bakanlığı bırakmadan önce yaptığı açıklamada, "İmar Barışı kapsamında yapılan başvurulardan, şu ana kadar 65 bin 361 yapının ödemesi alındı. Bu kapsamda Yapı Kayıt Belgesi bedeli olarak 315 milyon lira hesabımızda toplandı" demişti.
TBMM'de imar affınız da yer aldığı “Vergi Ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı” 3 Mayıs 2018 günü bütçe komisyonunda görüşmelerine geçildi. Paylan’ın konuşmaları şöyle:
GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bakın, Sayın Bakan bugün rakam verdi "26 milyon 350 bin bağımsız bölümün -yani iş yeri ve konut olarak- yüzde 60'ı kaçak." diyor. Bu 16 milyon küsur bağımsız bölüm demek. Çarpın 4'le, memleketin üçte 2'sinden fazla vatandaşımızı ilgilendiren bir madde arkadaşlar ve bir maddeyle görüşüyoruz bunu yani bu kadar sorunlu, seçime çeyrek kala bir düzenleme. Çok sorunlar yaşayacağımızdan hiçbir kuşkum yok.
Ben şimdi eleştirimi söyleyeyim; dehşete düştüm az önce Sayın Müsteşar Yardımcımız şu anlamda aynen şöyle -çünkü bu kayıtlar, biliyorsunuz, yasanın uygulamasında da görülecek- bir şey söyledi:
"Bu kayıt belgesi iskân belgesi yerine geçecek". Vay, vay, vay; çok iddialı bir laf yani "Kayıt belgesi eşittir iskân belgesi olacak" dediniz. Şimdi, bu ne demek biliyor musunuz? "Bütün bu 16 milyon konuta, iş yerine ben iskân veriyorum" demek. "Burası uygundur arkadaş senin yaşamana, burada güvencen vardır, depreme güvenlidir, bu teknik şartnameye uygun yapılmıştır, her türlü şekil şarta uygundur. Ey vatandaş, sen burada yaşayabilirsin" demek. "Bu 16 milyon vatandaşa iskân veriyorum" diyorsunuz. Bakın, bunu açıkladınız yani "İskâna eş değer bir belge vereceğiz" diyorsunuz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI MÜSTEŞAR YARDIMCISI MÜCAHİT DEMİRTAŞ - Öyle demiyoruz ama...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır "İskâna eş değerdir" dediniz, ben de böyle algılıyorum zaten, maddenin lafzı bunu getiriyor. "Bir belge vereceğiz ve o belgeyle artık sen ilanihaye burada oturma hakkına kavuşacaksın, kimse sana dokunamayacak, kimse senin evini gelip yıkamayacak, edemeyecek" diyorsunuz, koruma altına alıyorsunuz, iskân belgesi veriyorsunuz.
Sayın Bakanım, Değerli Müsteşarım; bakın, bunun vebali var. Elbette bu vatandaşlarımızın bir şekilde mağduriyetleri giderilmeli ama düşünün, bakın, İstanbul'u geziyorum, inanın, bazı yerlere gidiyorum -ben de inşaattan anlayan bir kişiyim- normalde 2 kat taşıyacak demiri olan şu kadarcık kolonların üzerine 8 kat, 10 kat binalar yapılmış; bunu çok iyi biliyoruz. Her yıl oldukça 1 kat daha atmış, 1 kat daha atmış, 8 kat, 10 kat yapmış. O binada bir bakıyorsun bina dolu, bir binada 100 kişi, 150 kişi yaşıyor. İnanın, bırak depremi, ufak bir sallantı olsa, belki bir araba çarpsa düşecek, bina yıkılacak ve siz diyorsunuz ki: "Ben sana iskân vereceğim arkadaş." Bu ne demek biliyor musunuz? O vatandaşa "Sen burada otur arkadaş." demek. Ve yarın öbür gün, hani, bu binaların kentsel dönüşüme uğraması geldiği zaman ne olacağını size söyleyeyim: Şimdi, orada 2 kat imar var ya, siz 10 katı temize çıkarıyorsunuz. Vatandaş pazarlık ederken diyecek ki: "Arkadaş, bak benim 4 daire resmiydi, şimdi 20 daire resmi." Ne olacak? Pazarlığa 20 daire üzerinden oturacak sizle. "Sen bana başka yerden 20 daire verirsen veya burada bana 20 daire verirsen ben kentsel dönüşüm için seninle otururum." diyecek. Bu, bu kadar sorunlu bir madde. Diyorum ya, bu bir örnek, bunları çok derinlemesine tartışmamız lazım.
En önemlisi, bakın, şeyi bıraktım, kentsel dönüşümü yavaşlatacak bir madde olarak görüyorum, kentsel dönüşüm hızını yavaşlatacak bir madde. Neden? Çünkü özellikle, bir binaya sahip 20 dairesi olan bir kişi bunların birinde oturuyor veya hiçbirinde oturmuyor çürük diye, zaten zengin olmuş oluyor, 20 daireyi birden kiraya veriyor. Artık onun derdi değil kentsel dönüşüm, orada vatandaş depremde ölmüş mü kalmış mı derdi değil. 20 daire üzerinden rant elde ediyor, kira elde ediyor yani bu tip sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Bence kentsel dönüşümü başlı başına yavaşlatacak bir düzenlemedir.
En önemlisi de şu arkadaşlar, şimdi, dedim ya, örnek verdim, 2 katı taşıyacak binaya 20 kat yapmış, 15 kat yapmış. Siz diyorsunuz ki: "Ben sana al arkadaş iskân belgeni veriyorum." Ama şunu demiyorsunuz: "Ben gidip bir bakayım ya arkadaş. Bu bina çürük mü, çarık mı, yıkılacak mı, kalacak mı, ayakta mı kalacak, teknik şartı nedir, demiri nereden çıkmış, kolonları mı kesilmiş?" Hani Avcılar'da görmüştük, biliyorsunuz adam kolonları kesmiş galeri yapmak için, üstüne 10 kat çıkmış. Binlerce insanımız öldü İzmit'te Kocaeli'de bu vebali kim taşıyacak arkadaşlar? Bakın, madde lafsında şunu demiyor: "Bir gidelim, bir binaya bakalım." demiyor. "Ben vatandaşın beyanına göre iskân belgesi vereceğim." diyor. Aman da ne güzel! Olmaz böyle bir şey arkadaşlar. Yani o binanın "check-up"ı yapılmadan, denetimi yapılmadan... Bakın, yapı denetim kuruluşlarımız var, başka kuruluşlarımız, mimar mühendis odalarımız var. Niye var bu kurumlar, niçin yaptık bu kuruluşları? Bir denetlesinler...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Şimdi, arkadaşlar, bakın, bir şeyi kayıt altına alırken eğer ki bu tip konuları es geçersek inanın büyük vebal altında kalırız bu 26'ncı Dönem milletvekilleri olarak, bunu bilin. Sayın Bakan açıkladı, İstanbul'da bir depremle 1 milyon vatandaşımızı kaybedebiliriz, Allah korusun. Böyle bir riskle karşı karşıyayken siz kentsel dönüşümü yavaşlatacak, bütün binalara iskân belgesi verecek bir düzenleme yapıyorsunuz. Bir tek İstanbul için değil, Erzincan da deprem bölgesinde, Van'da öyle, bütün Kuzey Anadolu fay hattı öyle, İzmir öyle; her yerde, gidiyorsunuz, binalar çürük çarık. Bu anlamda bunu derinlemesine tartışmamız gerekiyor.
Bakın, servet kalemlerini siz etkin değerlendiremediniz. Ne oldu? Bazı belediyeler yüksek rakamlar yazdılar, sonra ne dediniz? Baskı oldu tabii ki, "Yüzde 50'den fazla artıramazsın arkadaş." oldu. İnanın, öyle yerler biliyorum ki değeri 5 milyon lira, şu anda emsal değeri 500 bin lira. Şimdi, bir de siz diyorsunuz ki: "Arkadaş, orada Boğaz'ı arkadan gören 2 dairen varsa, sen onu 8 katlı yapmışsan ben onun hepsini affedeceğim, yüzde 3'le vergilendireceğim." Belki orada 50 milyon liralık rant var, o gözüküyor 3 milyon lira, "Ben o 3 milyon lira üzerinden diğer dairelere yüzde 3 verirsem temize çıkaracağım." diyorsunuz.
Bakan. Diyelim ki 3 katlı binası var, diyorsunuz ki: "10 katlı yapmış, 7 dairesini de değerlendiriyorum." Emlak değeri çok düşükse siz onun üzerinden yüzde 3 alacaksınız.
Bir de bu yüzde 3'ün sabit yüzde 3 olması son derece adaletsizdir Sayın Bakan. Bakın, yüzde 3'ü artan oranlı yapmamız lazım yani belli bir orana kadar belki yüzde 1 yapmamız lazım. Diyelim ki 50 bin lira değerli bir dairesi varsa belki vatandaştan hiç vergi almamamız lazım veya sembolik yüzde 1 almamız lazım ama Boğaz'ı arkadan gören bir daire, diyelim ki 1 kat daha atmış, 2 milyon dolar ediyor, siz buna yüzde 3 derseniz onun 1 milyon 940 bin dolarını bedavadan temize çıkarmış olacaksınız yani bir kişiye çok büyük bir rantı emanet etmiş olacaksınız. Bu anlamda belli bir kıstas konulup artan oranlı vergilendirmeyi yapmamız lazım.
Daha sonra, Sayın Bakan, bu düzenleme kentsel dönüşümü yavaşlatır, buna emin olun. Çünkü vatandaş niye kentsel dönüşümü istiyordu? "3 katlı yerim var, 6 katlı yapmışım kaçak olarak, ben bu kentsel dönüşümü yapayım ki hepsini temize çıkarayım, 3 tane temiz dairem olsun." Şimdi, siz bu düzenlemeyle 6 kata birden eğer ki temiz kâğıdı verirseniz ne olacak? Vatandaş kentsel dönüşüm için daha az istekli olabilecek ve bu anlamda da kentsel dönüşümü yavaşlatıcı etkisi olabileceğini düşünüyorum. Bu anlamda da uyarıyorum sizi.
Diğer bir boyut: 3 katlı bir yer var, 10 kat yapmış ama depreme güvensiz Sayın Bakan, deprem güvencesi yok. Şimdi, deprem güvencesi olmayan bir yere siz yapı tescil belgesi verirseniz ne olacak? Vatandaş "Ne güzel ya, beni kimse yıkamaz." diyecek, verecek kiraya üst katları, kiralarını almaya devam edecek ama o içinde yaşayan, bir binada yaşayan 100 vatandaşın veya çürük binalarda yaşayan milyonlarca vatandaşımızın vebalini kim alacak arkadaşlar? Hangi biriniz alabileceksiniz bu vebali? Temize çıkarıyoruz farkında mısınız bu daireleri? Önce yapı denetimi yapılması lazım, o binaların bir "check-up"tan geçirilmesi lazım. Bir "check-up"tan geçirelim, eğer ki o binanın deprem güvencesi yoksa ona yapı kayıt belgesi vermeyelim. Yapı kayıt belgesi verdiğiniz anda temize çıkarırsınız ve Allah korusun, yarın öbür gün olabilecek bir depremde oralara belge vermiş bir iktidar olarak tarihe geçersiniz ve bu vebalin altında kalırsınız arkadaşlar. En azından bir "check-up" yapılması lazım. O bina 6 katı taşır mı arkadaş, depremde bu bina yıkılır mı yıkılmaz mı, ona göre bu yapı tescil belgelerinin verilmesi gerekir diyorum.
Ben bu torbanın da bir seçim torbası olduğunu görüyorum. Vatandaşlarımıza şunu diyorum: O emekli ikramiyelerini alın ama bu iktidara bir daha oy vermeyin. Eğer ki o emekli ikramiyesini alırsanız, bu iktidarı bir daha iktidara getirirseniz onları sizden misliyle bu iktidar geri alacaktır, emin olun.