Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin kanser aşısının ilk sonuçları başarılı

Dünyada onaylanan ilk koronavirüs aşısını geliştiren Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci liderliğindeki bir ekip tarafından geliştirilen kanser aşısının ilk sonuçları ortaya çıktı.

Dünyada onaylanan ilk koronavirüs aşısını geliştiren Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci liderliğindeki bir ekip tarafından geliştirilen kanser aşısının ilk sonuçları ortaya çıktı. Pankreas kanseri üzerinde yapılan çalışmada, mRNA teknolojisine sahip kanser aşısının bağışıklık sistemini tümör hücrelerine saldırması için tetikleyebildiği ve hastalığı başarılı bir şekilde uzak tutabildiği belirtildi. On altı hasta üzerinde yapılan çalışmada, hastaların yarısı kanseri tamamen yenerken, dokuz doz aşıya ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.

Corona virüs ile mücadele kapsamında dünyada onaylanan ve mRNA teknolojisiyle geliştirilen ilk aşıyı geliştiren Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci tarafından geliştirilen kanser aşısının birinci aşama sonuçları ortaya çıktı.

NTV'deki habere göre geçtiğimiz günlerde düzenlenen Amerikan Klinik Onkoloji Derneği'nin (ASCO) Chicago'daki yıllık konferansında sunulan kanser aşısının bağışıklık sistemini tümör hücrelerine saldırması için tetikleyebildiği ve hastalığı başarılı bir şekilde uzak tutabildiği belirtildi.

BioNTech’in kurucuları, pankreas kanseri hastaları için her hasta için özel hazırlanan aşı ile ilgili New York'taki doktorlarla bir araya geldi. Türünün ilk örneği olan klinik çalışmasının birinci aşama sonuçlarında elde edilen bulgularda tedavisi zor diğer kanserler için yeni bir tedavi çağının habercisi olduğunun umulduğu aktarıldı.

Pankreas kanserinin ölümcül tümörler içerdiği belirtilen çalışmada, hastalığa yakalananların sadece dörtte birinin bir yıl veya daha uzun süre hayatta kalabildiğinin altı çizilirken, araştırmacılar, elde edilen son bulguların teknolojinin diğer kanserlerde kullanılmasının önünü açabileceğini söyledi.

New York'taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi'nin baş araştırmacısı Dr. Vinod Balachandran, “Diğer bazı immünoterapilerin aksine, bu mRNA aşılarının pankreas kanseri hastalarında bağışıklık tepkilerini uyarma kabiliyetine sahip olduğu görülüyor” derken, “Bağışıklık tepkiniz varsa daha iyi bir sonuca sahip olabileceğinizi düşündüren erken sonuçlardan çok heyecanlıyız” diye konuştu.

18 AY SONRA KANSER SONA ERİYOR

Pankreas hastalarının yaklaşık yüzde 20'sinin ameliyat için uygun olduğu aktarılan çalışmada, araştırmacılar, söz konusu hastaların tümörlerini analiz ederek çok sayıda bağışıklık hücrelerine özellikle de vücudu enfeksiyondan koruyan ve kanserle savaşmaya yardımcı olan T hücrelerine sahip olduklarını keşfettiler.

Koronavirüs aşısında da kullanılan mRNA teknolojisi ile geliştirilen kanser aşısında on altı hasta, pankreas kanseri ameliyatından dokuz hafta sonra dokuz aşı dozunun ilkini aldı ve bunların yarısı önemli bir bağışıklık tepkisi üretti.

18 ayda, sekiz hastanın tümü kanseri yenerken, aşı tarafından aktive edilen T hücrelerinin kanserin tekrarını durdurduğu aktarıldı. Aşıya yanıt vermeyen sekiz hastadan altısı, kanserleri bir yıl sonra nüksederken araştırmacılar hala grubun yarısının neden yanıt vermediğini araştırıyorlar.

DOKUZ DOZ AŞIYA İHTİYAÇ VAR

BioNTech'in kurucu ortağı Türeci, çalışma ile ilgili pankreas kanseri hastalarının sadece yüzde beşinin tedaviye yanıt verdiğini söylerken "Kanser aşılamasında uzun süredir devam eden araştırmamızdan yararlanarak bu zorluğun üstesinden gelmeye kararlıyız ve bu tür tedavi edilmesi zor tümörlerin tedavisinde yeni bir çığır açmaya çalışıyoruz" dedi. New York'taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi'nin baş araştırmacısı Dr. Vinod Balachandran ise hastaların dokuz doz aşıya ihtiyaç duyduğunu, çünkü corona virüs gibi bir patojenin aksine kanserin “vücudun bir parçası” olduğunu söyledi.

İngiltere Pankreas Kanseri Araştırma Başkanı Dr Chris MacDonald ise çalışma ile ilgili aşının “en ölümcül ve yaygın kansere karşı hayati yeni bir silah” olabileceğini söyledi. MacDonald, "Bu kadar uzun süredir yeterince tedavi verilmeyen bir kanserde bu ilerlemeyi görmek gerçekten heyecan verici" ifadelerini kullandı.