Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürkan Gümüşatam 26 Eylül Türk Dil Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamalarda, 1932’de ilk Türk Dili Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül’ün Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta Dil Bayramı olarak kabul edildiğini aktardı. Gümüşatam, Dil Bayramı’nın Türk dünyasının çeşitli bölgelerinde Türkiye Cumhuriyeti’yle eş zamanlı olarak 84 yıldır kutlanmaya devam ettiğini belirtti.
“Eğitim ve kültür alanında öz kaynaklarımıza dönüldü”
Atatürk’ün önderliğinde, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla Türk kültürü ve Türk Dili alanında önemli atılımların yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Gümüşatam, eğitim ve kültür alanında öz kaynaklara dönüldüğünü, Türkçe’ye daha uygun yeni bir alfabe oluşturulduğunu ve ana dilde okuma yazmanın daha çabuk öğrenilir ve kullanılır duruma geldiğini vurguladı.
“Dilimize sahip çıkamazsak vatanımıza da sahip çıkamayız”
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gümüşatam, Atatürk’ün Arap kökenli alfabeyi değiştirmek, Türk dilini kendi öz benliğine kavuşturmak, Türkçe’yi diğer dillerin etki alanından kurtarmak için 12 Temmuz 1932 yılında Türk Dil Kurumu’nu kurduğunu anımsattı. Türk Dil Kurumu’nun çalışmalarını bizzat takip eden Mustafa Kemal Atatürk’ün çeşitli konuşmalarında dilin devlet ve toplum hayatındaki yerini belirterek bu konuda her bireyin üstüne düşen görevi yapmasını istediğini ifade eden Gümüşatam, “Atatürk’ün verdiği bu görevi; Türkçe’yi en iyi şekilde öğrenerek uygulamak, yaşatarak yerine getirmek hepimizin ödevidir. Dilimize sahip çıkamazsak vatanımıza da sahip çıkamayacağımızı asla unutmayalım.” dedi.
“Türk Dil Kurumu’nun çabalarına Türkçe’yi severek katkıda bulunmalıyız”
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gümüşatam, Türk Dil Kurumu’nun, Türkçe’nin kolay söylenir ve anlaşılır, zengin anlamlı bir dil olmasını sağlama çabalarına Türkçe’yi severek, bu sevgiyi de 26 Eylül günü kutlanılan her “Dil Bayramı”nda pekiştirip yoğunlaştırarak katkıda bulunmamız gerektiğini kaydetti.