Uyanalım ve kendimize gelelim!..

Taner ULUTAŞ

Kıbrıs adı verilen bu coğrafya ile Doğu Akdeniz olarak isimlendirilen bu bölgede bugüne dek görmediğimiz büyüklükte olaylar yaşanmaya başlandı. ABD dediğimiz emperyalist güç dünyanın ve Orta Doğuyu kan gölüne döndürürken, Asya’da yapmadığını bırakmıyor. Asya’da üs kurmadığı ülke, kalmadı. Çin gibi güçlü ülkeleri karıştırmaya çalışırken,İran, Katar gibi ülkeleri de tehdit etmekten geri durmuyor. Rusya’yı Akdeniz’den ve Suriye’den silmek için elinden geleni ardına koymazken, şer odakları oluşturmaktan da geri durmuyor.
ABD tarafından bir simge haline getirilen Fahrettin Gülen’in okulları vasıtası ile 28 Milyon dolar kara para aklandığı öne sürülürken,bunu fark eden birçok ülke bu okulları kapattığına tanık olduk.  ABD, FETÖ vasıtası ile Bulgaristan, Arnavutluk ve bazı doğu Avrupa ülkelerinde uyuyan taraftarına gidin ABD elçiliklerine vizeleriniz hazır ABD’ye gelin Çinli kadınlar ile sizi evlendireceğiz diye haber gönderdi. Bunları Çin’e göndererek karışıklık çıkartma hesapları yapıyor.Tabi Çinli kadınlar ile evlendirdiklerini Çine gönderecekgeçmişte yaptığı gibi, Uygur Türklerini, Sincan bölgesinde hareketlendirip baş kaldırı yaptıracak diye düşünenlerdenim.
Suriye’de IŞİD ile başlattığı bölme hareketini, Irak ve Suriye’de PYD ve YPG ile devam ettiriyor. Düzenli ordu haline getirmeye çalıştığı YPG sayesinde, Suriye’de bir Kürt devleti kurarak, Irak’ta olduğu gibi Suriye’yi de etnik köken ve dini köken olmak üzere 3 bölgeye ayırmaya çalışıyor.
Dünya kazan ABD kepçe karıştırırken Kıbrıs’a da uğramamak olmaz. ABD buralarda da el atmış durumda. Yalnız ABD değil, Fransa’sı, İngiliz’i, bilmem hangi ülkesi buralarda cirit atmaya başladı. Akdeniz'de 79 savaş gemisi Kıbrıs ve Suriye açıklarında bekliyor. Bunların arasında Uçak gemileri, istihbarat gemileri, muhripler, denizaltılar ve birçok savaş gemisi var.  Bu coğrafyada yaşanan hareketlilik, sanırım yakın bir zamanda yeni gerilimlere yol açacak. 
İsrail’in Ege’de, Kıbrıs açıklarında, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile yaptığı tatbikatların yanısıra Yunanistan’ın ‘Kardak’ adasını bahane ederek artık müttefiklerimiz var Türkiye’ye dersini veririz açıklaması yapabiliyor. Bu açıklamaları bayram değil seyran değilken baldızın bizi öpmesinde olduğu gibi sizler neye bağlıyorsunuz?.
Geçtiğimiz gün ABD Dışişleri Bakanı ile Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun bir görüşmesi oldu. Bu görüşmede tutanak tutulmadı. Her görüşme sonrasında tutulan tutanakların neden tutulmadığını merak ediyorsanız söyleyelim: Çünkü ABD kanımca Türkiye’nin taleplerini kabul etmedi de ondan.
ABD, YPG'yi, "DEAŞ'ıbitiren örgüt" olarak yorumlarken, DEAŞ’ı bence Suriye’de tekrar canlandırıp Türkiye’ye karşı kullanacak. Çünkü Türkiye’nin, bir süre sonra YPG’yi bitireceğini biliyor. Bu nedenle DEAŞ’ıeskisinden çok daha güçlü bir şekilde ortaya çıkaracak kanaatindeyim.
Şimdi yanı başımızda 3. Dünya savaşına doğru adım adım gidilirken, ABD’nin Türkiye’yi NATO’dan çıkartmak için hiçte hoş olmayan hesaplar yaptığı bir zamanda birde ülkemize dönüp bir göz atalım. Dikkat ederseniz sanki sihirli bir el değişmişçesine Rum Kesiminde de Türk arabalarına yönelik saldırılar arttı. Faşist ELAM örgütü sıklıkla kendini göstertmeye başladı. Münhasır bölgede aranacak gaz bölgeleri lisanslandırılarak İtalyan şirketine verildiği gibi üçü bir paraya pazara çıkartıldı.
Bölgemizde bunlar yaşanırken bizler hala daha ötekileştirme ve ayrıştırma politikası yaparak bir birimize vurun çağrısı yapıyoruz. Bertan Zaroğlu’nun vatandaşlığını, 4’lü koalisyon hükümetinin atayacağı Müsteşar ve Müdürlerin kimler olacağının kavgasını veriyoruz.
Doğuş Derya’nın özür dilemesi günlerce konuşulup manşetlere taşınırken, etraftaki tehlikenin varlığından. ABD’nin emellerinden kimse bahsetmiyor. 
Bertan Zaroğlu’nun vatandaşlığında sorun varsa, araştırır inceler ve hukuka havale edersiniz. Sorunu hukuk yolu ile çözer, sosyal medyada linç etmekten vazgeçersiniz. Bayrak, vatan, millet, nurlu ufuklar diyerek gelin yürüyüş düzenleyelim ve birilerini hadlerini bildirelim ayaklarına yatanlara da yaşadığımız bu süreçte başka kapıya diyerek taviz vermezsiniz.
Arkadaşlar, kardeşler. Türkiye, Ege’de tehdit altındayken,Afrin’de şehitler verirken, bir süre sonra İdlip’teyeni bir cephe açmanın sıkıntısını yaşayacakken, buralarda Türkiyeli, Kıbrıslı davasını yaşamayalım. Yaşatacak olanlara da eyvallah demeyelim. Israr ederlerse hadde be barra diyerek Arif Hoca’yı hatırlatalım. 
Türkiye’li yetkililerin burada yaşayan insanların yaşam haklarına, kültürlerine ve kendi hukuklarına saygılı olması gerekirken, buralarda birlikte yaşayan kökeni ne olursa olsun, insanlarımız da kavga yerine, birlikte kaliteli yaşam için ellerinden geleni yapmalı. 
Uyanalım ve kendimize gelelim. Gün kavga ve ötekileştirme günü değil. Kol kola girme günüdür.