[caption id="attachment_24472" align="alignleft" width="80"] MESUT GÜNSEV[/caption] Bu haftanın öyküsü bilimsel bir yazı…Çoğumuzun derdi “uykusuzluk “ üzerine…Çok eskiden bir arkadaşım insanlar uyku konusunda “tarla kuşları” ve “baykuşlar” olarak ikiye ayrılılar derdi…Tarla kuşları geceyi güzelce dinlenerek geçirir,sabah gün doğuşu ile şen şarkıları ile günü karşılar…baykuşlar ise bütün gece gözlerin açarak av gözlerler ve gündüz de oldukları yerde uyurlar.. Bu uykuda bile bazen gözleri açık olur.Tabii bu bir yakıştırma ..ama deyim yerinde ise ben tam bir “baykuş “um.Gece daha iyi çalışırım vb...Ama uykusuzluk problemi aldı başını gidiyor..uyku laboratuarları bile var bilim insanları bunun çaresine kafa yoruyorlar.İşte gene böyle bir uykusuz gecede internette Şafak Nakajima hocanın bir yazısına rastladım.. Doç. Dr. Şafak Nakajima konuyu bakın nasıl anlaşılır bir şekilde özetlemiş: “Her insanın zaman zaman çaresizce uykuya dalmayı beklediği, koyunları saya saya bitiremediği uzun geceleri olabilir, elbette… Ama insanların %30’u, uykusuzluk sorununu her gece yaşayabiliyor. Kimisi için uykuya dalmak zor, kimisi ise geceleri sık sık uyanıyor. Bazıları sabah erkenden gözlerini açıp, bir daha uykuya dalamıyor. Uykusuzluğun ortak sonucu ise, güne yorgun başlamak. Uykusuz insanlarda gün içinde uyuklama, baş ağrıları, hatırlama ve odaklanma zorlukları, okul ve iş performansının düşmesi, gerilim ve huzursuzluk gibi şikâyetler ortaya çıkıyor. Uzun vadede ise, vücudun kendisini onarma kapasitesinin düşmesi ve sürekli stres sonucu yüksek tansiyon, diyabet, kalp hastalığı gibi daha ciddi başka hastalıklara yakalanma olasılığı artıyor. Uykusuzluğun nedenleri arasında, kolay uyumaya yardımcı olabilecek karanlık ve sessiz bir mekâna sahip olmama, kahve, nikotin gibi uyarıcıların kullanılması, sürekli kaygı ve stres, bipolar bozukluk, depresyon, aşırı kilo, kansızlık, kalp hastalığı, burun yapısıyla ilgili solunum sorunları, huzursuz bacak sendromu, ağrılar, hormonal değişimler, beyin lezyonları gibi sayısız neden bulunabiliyor. Bu nedenle, uykusuzluk sorununda öncelikle uykusuzluğun nedeninin araştırılması ve tedavisinin yapılması gerekiyor. Çoğu insan, uyku ilaçlarıyla bu sorunu çözmeye çalışıyor. Oysa bu ilaçların çok önemli yan etkileri var. Bu yan etkiler arasında şunlar sayılabilir: • İştah artışı • Baş ağrıları • Baş dönmesi • Barsak hareketlerinin değişmesi • Bulanık görme • Denge bozuklukları • İlaca direnç geliştirme • Bağımlılık • Ağız kuruluğu • El ve ayaklarda karıncalanma • Mide yanması ve gaz • Kâbus görme • Halsizlik • Odaklanma zorluğu ve evde, işte ve trafikte kaza yapma olasılığında artış • Uyurgezerlik veya uyku sırasında yapılan bilinçsiz davranışlar (araba kullanma, yemek yeme gibi) Uyku ilaçlarına bağlı çok daha ciddi bir yan etki ise, BMJ Open’da yayınlanan bir çalışmayla ortaya kondu: Kanser riskinin artışı. Araştırma sonuçlarına göre, az sayıda uyku ilacı kullanıldığında bile, kansere yakalanma riski %35 artarken, kanserden dolayı ölme olasılıkları da yükseliyor. Ne yapmalı? Altta yatan sorunun bulunup tedavi edilmesinin yanı sıra, uykusuzluk konusunda başvurulabilecek doğal yöntemler var. Yatmadan önce uyarıcı etkisi olan sigara, çay, kahve, alkol ve aşırı fiziksel egzersizden kaçınma, yatılan odada elektro-manyetik etki oluşturan araçlar (cep telefonu, bilgisayar) bulundurmama çok önemli. Odanın tam karanlık ve sessiz olmasını sağlamak ve ısıyı 21 santigrat derece civarında tutmak gerekiyor. Aşırı stres ve gerilimle başa çıkmada yardımcı olabilecek ruhsal rahatlama terapileri, derin gevşeme, oto-hipnoz ve meditasyon, yan etkisiz bir biçimde uykusuzlukla başa çıkmada çok değerli yöntemler arasında sayılabilir. Bazı bitkisel formüller, doktor kontrolü altında kullanıldığında, uykusuzluk sorununun çözümünde yardımcı oluyor. Akupunktur, kanda serotonin, dopamin ve endorfin (vücudun ürettiği iç morfin) gibi maddelerin artışı yoluyla, hem stres çözümünde hem de uykusuzlukta mükemmel sonuçlar verebiliyor. Uykusuzluğun, yaşam kalitesini düşüren ciddi bir sağlık sorunu olduğunu, altta yatan faktörleri araştırmadan herhangi bir tedaviye başlamamak gerektiğini anlatabilmiş olmayı umuyorum. Hepinize huzurlu ve güzel rüyalı uykular diliyorum!”