Eniz ORAKCIOĞLU
Psikolojik Danışman Demek Karakartal, Uyuşturucu bağımlılığı, kişinin ve özelliklede gençlerin uyuşturucuya başlama sebepleri, ailelerin tepkileri ve neler yapması gerektiği hakkında Yeni Bakış’a değerlendirmelerde bulundu. Konu ile ilgili “Benim Çocuğum Asla Yapmaz” başlıklı bir sunum hazırlayan ve geçtiğimiz günlerde Uyuşturucu Bağımlılığı Aile Eğitimi Seminerinde aileleri bilgilendiren Karakartal, Bağımlılığın tutsaklık ve kölelik olduğunu söyledi.
“Bağımlılık köleliktir”
Karakartal, Madde bağımlılığının, tutsaklık ve kölelik olduğunu belirterek, “Madde bağımlılığı, dünyada olduğu gibi ülkemizde de en başta gençler olmak üzere herkesi etkileyebilen biyolojik, ruhsal ve sosyal sorunları olan bir sağlık sorunudur. Bağımlılık zarar verici sonuçları doğurmasına karşın, zorlantılı bir şekilde madde aramak ve kullanmak, tekrarlayıcı bir beyin hastalığıdır. Uyuşturucu madde bağımlılığı bağımlı olunan maddenin elde edilebilmesi için, bireyin bütün değerlerini feda edebileceği çok tehlikeli bir bağımlılık türüdür. Uyuşturucu madde bağımlılığı sadece bireysel değil aynı zamanda toplumsal bir problemdir” dedi.
“Uyuşturucu bireyin aklını, malını ve canını alır”
Bağımlılığın bir süreç içinde geliştiğini anlatan Karakartal, “Kişi önce maddeyi dener. Ardından düzenli kullanmaya başlar. Kişide bağımlılık gelişir. Bağımlıların büyük çoğunluğu kontrol edebileceği inancı ile madde kullanmaya başlar. Hiçbir zaman bağımlı olabileceğini düşünmez. Amaç ara sıra kullanmaktır. Ancak sonuçta kişi bağımlı hale gelir. Çünkü bağımlılık madde kullanımının kaçınılmaz sonucudur.
Kişi bağımlı olduğunun farkına varamaz. ‘Bir kere ya da ara sıra kullanmakla bir şey olmaz, ben kontrol edebilirim, benim iradem güçlüdür’ gibi kanılar yanlıştır. Bunun yanında diğer yanlış kanılar; ‘herkes kullanıyor bir şey olmuyor, ben bağımlı olmam tarzı düşüncelerdir.’ Madde bağımlılığı önce bireyin aklını, daha sonra malını en son da canını alır” diye konuştu.
“Gençler uyuşturucu batağında”
Gençlerin uyuşturucu batağında boğulduğunu vurgulayan Karakartal, “Arkadaş baskısı, merak, sorunlara çözüm aramak, sorunlardan kaçmak, eğlenmek, bozuk aile ilişkileri, aile içinde madde kullanan bireylerin varlığı madde kullanmaya başlama nedenlerinden birkaçıdır. Gençleri maddeyle tanıştıran kişiler mutlaka onu çok iyi tanıyan ve bilen kişilerdir” şeklinde konuştu.
“Suç işlemeye başlar”
Karakartal, sözlerine şu şekilde devam etti; “Madde bağımlılarının madde temininde ilerleyen zamanlarda maddi açıdan zorluk yaşadıkları örneklerle ispatlanmıştır. Parası biten bağımlı önce yakınlarını kandırarak para alma yolunu dener, daha sonra günü kurtarmak adına hırsızlık yapmaya ve son olarak da madde temini için suç işlemeye başlar. Madde kullanmaya başlayan kişilerdeki ilk değişiklik çevrelerinde yapmış oldukları değişikliklerdir. Eski arkadaşların yerini yeni arkadaşlar alır. Maddeye daha rahat ulaşım sağlayabilecek kişilerle yakınlaşır, eski arkadaşları ile görüşmez. Aile ilişkilerini azaltır ve evde daha az vakit geçirir. Her zamankinden daha fazla para harcamaya başlar. Yeni olumsuz arkadaşlıklar edinmeye başlar. Okula devamı azalmaya, başarısı düşmeye başlar. Kendisine olan özeni azalır. Sözel iletişiminde farklılaşma gözlenebilir. Yeme alışkanlıkları bozulur, kilo kaybedebilir. Daha sinirli olabilir. Hafif uykulu ve yorgun gözükebilir. Gözleri kızarır, şişer, vücudunda değişiklikler başlar. Sinirlilik, gerginlik, kişilerarası ilişkilerde sorunlar yaşar, dalgınlık, dikkatsizlik başlar. Uyku düzeni değişir. Ya çok uyur, ya da çok az uykuya ihtiyaç duyar. Bazen çok neşeli, bazen de çok öfkeli, huzursuz, keyifsiz olabilir. Psikolojisinde karamsarlık, umutsuzluk ve inançsızlık gibi duygu durumları olabilir.”
“Aileler hayal kırıklığı yaşıyor”
Çocuğunun uyuşturucu kullandığını anladığı zaman, anne babanın ilk yaşadığı duygunun genelde hayal kırıklığı olduğunu söyleyen Karakartal, “Onun madde kullanması, anne-babanın hayallerinin yok olmasıdır. Çocuğun uyuşturucu madde kullanmasından dolayı, anne ve babalar kendilerini suçlayabilirler. Onun maddeye başlamasında, kendi hatalarının olduğunu düşünür ya da bu tip hataları abartırlar. Bu suçlamalar, hiçbir zaman üretken değildir ve anne ve babanın çocuğunun sorununa yaklaşımını olumsuz yönde etkiler. Bunun yanında bazı anne ve babalar ise çocuklarının uyuşturucu kullandığını inkar eder, sanki kullanmıyormuş gibi davranırlar ya da “O fazla kullanmıyor ki!” gibi söylemlerle uyuşturucu kullanımını hafife alırlar. Ama gerçekler ile yüzleşmek can acıtsa bile kabullenilmelidir. Böylece sorunu çözmeye yönelik doğru adımlar atılabilir” dedi.
“Aileler büyük öfke yaşar”
Karakartal, sözlerini şöyle sürdürüdü “Çocuğunun madde kullandığını öğrenen bazı anne ve babalar büyük öfke yaşarlar. Bazı aileler için ise çocuğunun uyuşturucu kullanması büyük bir utanç kaynağıdır. Aile, bu nedenle çevresinden kaçmaya ve saklanmaya başlar. Çocuğunun uyuşturucu sorununu herkesten gizlemeye çalışır. Sonuç olarak, utanç duygusunun da sorunun çözümünde işe yaramadığını söyleyebiliriz.”
“Saklamak işe yaramaz”
Karakartal, Ailede bir üyenin uyuşturucu bağımlısı olduğu anlaşıldığında Aile tarafından bazı kararlar alındığını belirtti.
Karakartal kararları şu şekilde anlattı; “Çevrede hiç kimse neler olduğunu bilmemeli. Aile dışında bu durumun öğrenilmesine engel olunmalı. Bu trajik durum ailenin yakınlarından, komşulardan, okuldan nasıl saklamamız gerekiyor. Bu durumu kimse bilmemelidir. Bu kararda aileyi ve çocuğu korumanın en iyi yolu olarak, bu utanç veren sorunun başkaları tarafından duyulmasını engellemektir. Bu sorunun üstesinden gelmemiz için kısa bir zamana ihtiyacımız var. Çocuğumuz kısa bir zaman içinde bizim güçlü desteğimiz ile bağımlılıktan kurtulacak ve normal yaşama geri dönecektir. Ancak bu ütopik karar ve düşüncelerin gerçekleşemediği bir süre sonra öğrenilir. Böylece sorun giderek daha büyür, önemli paralar harcanır, fiziksel ve ruhsal birçok yük gelişir. Bu dönem genellikle ailenin tedavi için başvurduğu dönemdir. Aslında birçok şey için geç kalınmıştır. Aile bağımlı bireyi tedavi ettirmek istemektedir. Tedaviye çok sıcak bakmakta ve büyük beklentiler ile hazırlanmaktadır. Ancak bu beklentilerin ne oranda gerçekçi olduğu da tartışmalıdır.”
“Duygular kontrol altına alınmalı”
Anne ve babanın duygularını kontrol etmek zorunda olduğunu vurgulayan Karakartal, “Kabahatin kimsede olmadığını, sorunun çocukla aralarındaki ilişkide olduğunu kabullenmelidir. Her şeyin yeni başladığını düşünmeli, ümitsizliği bir kenara bırakmalıdırlar. Anne-baba çocuğuna sınır koymayı öğrenmelidir. Bu çocukların sınır koymakta ve kurallara uymakta güçlük çektiğini biliyoruz. Bu nedenle, aile yeni stratejiler geliştirerek, onun kurallara uymasını sağlamalıdır. Bu kurallar baskı biçiminde olmamalı, ortak bir yol geliştirilmeye çalışılmalıdır. Bunun için gerekirse, profesyonellerden yardım alınmalıdır. Çocuğun kendi sorumluluklarını almayı öğrenmesi çok önemlidir” diye konuştu.
“Bağımlılar sorumluluk almaz”
Madde bağımlısı olan bireylerde sorumluluk alma ve kendi sorumluluklarını yüklenme oranının çok düşük olduğuna dikkat çeken Karakartal, “Bu gençler ve çocuklar tüm sorumluluklarını başkalarına yüklemeye çalışırlar. Böylece yaşamlarının sorumluluğunu almaz ve madde kullanmaya devam ederler. Aynı şekilde kendi bedenlerinin sorumluluğunu da almadıkları için, madde kullanımı ne kadar zarar verirse versin madde kullanmaya devam ederler. Anne-babanın amacı, onun zarar görmesini azaltmak olmalıdır. Bambaşka bir çocuk haline getirmek gibi bir hedef olamaz. Bunun için de öncelikle onun farklı olduğunu kabullenmek gerekir. Anne-baba çocuğuyla başa çıkabilmek için yeni beceriler kazanmak zorundadır. Örneğin, çok kolay öfkeleniyorsa, öfkesini kontrol etmeyi öğrenmelidir. (öfke kontrol programları, sosyal aktiviteler) Çatışmaları çözme yöntemleri konusunda kendisini geliştirmeli ve yeni beceriler edinmelidir” dedi.
“Ebeveynlerinler geç haberdar oluyor”
Ebeveynlerin, çocuklarının uyuşturucu madde kullandıklarından çok geç haberdar olduklarının araştırmalarla kanıtlandığını belirten Karakartal, “Bir araştırmada çocukların yüzde 18’i uyuşturucu madde kullandığını belirtirken, ebeveynlerin sadece yüzde 1’i çocuklarının uyuşturucu madde kullandığını ifade etmiştir. Bu da, anne-babanın iletişiminin aslında çocukla ne kadar düşük olduğunun bir göstergesidir. İyi iletişim için, iyi dinlemek gerekir. Dinlemek, konuşmak değildir. Onu anlamaktır. Dinlemek, onu dinlediğini ve anladığını göstermektir. Onu ve yaptıklarını anlamak zorundayız” şeklinde konuştu.
“Kişi istemezse tedavi zordur”
Karakartal, sözlerine şöyle sürdürüdü; “Madde bağımlılığında kişi istemezse tedavisi çok zordur. Tedavi aşamasında kişi bağımlı olduğu maddeden uzaklaştırılarak yoksunluk belirtileri ile savaşılır. Vücut organlarında meydana gelmiş hasarlar tedavi edilir. Bu safhada bağımlı kişi hastanede gözetim altında tutulmalıdır. Rehabilitasyon aşamasında ise, kişilerin ruhsal ve toplumsal problemleri çözümlenmeye çalışılır. Bağımlılığı nedeniyle yitirdiği toplumsal rolü yeniden kazandırılır. Bu noktada önemli olan bağımlıların aileleri ile işbirliği yapılarak; bağımlıların aileye uyumu, ailenin bağımlıya desteği ve yardımının sağlanmasıdır.”
“Benim çocuğum asla yapmaz demeyin”
Sözlerine ebeveyniler seslenerek son veren Karakartal şunları söyledi; “Benim çocuğum asla yapmaz demeyin. Güçlü ve pozitif aile bağları kurun. Çocuklarınızın arkadaşlarından ve neler yaptıklarından haberdar olun. Çocuklarınızın yaşamlarına ilgili olun. Yargılamayın, konferans vermeyin, tehdit etmeyin, Sorgulamayın, teşhis koymayın. Ahlak derslerinden kaçının ve emir vermeyin. Çocuklarınıza bağımlılık yapan maddeler konusunda gerekli eğitimi verip bilinçlendiriniz. Arkadaş çevresini tanıyınız. Bağımlılık bir kader değildir, tedavi edilen bir hastalıktır”
kaynak: yenibakışgazetesi