Uyuyan dev uyandı

Oshan SABIRLI

Kıbrıs müzakerelerinde yaşanan tıkanıklık, Navtex tartışmaları, doğalgaz ve buna ilave Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyi arasında sürekli olarak yaşanan polemik, Kıbrıs Türk toplumunun geçen 10 yıl içerisinde oldukça değişmesini sağladı. Sınırların karşılıklı geçişleri açılması sonrasında başlayan süreç ve Kıbrıs’ın güneyinden Annan Planı’na verilen güçlü “hayır” Kıbrıslı Türklerin zihinlerinde büyük kırılmaların yaşanmasına neden oldu. Referandumun ardından geçen 10 yılı aşkın zaman, şimdilerde kendisini karşı bir duruş, sert bir protesto ancak güçlü bir çözüm istenci ile göstermeye devam ediyor. Sosyolog Kudret Akay’ın yaptığı ve özellikle Kıbrıslı Rumların, AB ve BM’nin dikkatle okuması gereken bu veriler, müzakerelerin gidişatını değiştirecek gibi. 2003 yılı öncesinde, Kıbrıs’ın kuzeyinde “geri kalmış, işgal altında ezilen, fakir, cahil bir topluluğun olduğu” algısına sahip Kıbrıslı Rumlar, sanıyorum Kıbrıs Türk gerçeği ile yüzleşince ilk şoklarını yaşadı. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Kıbrıslı Türkler ile paylaşmak istemeyen, bu doğrultuda Annan Planı’nı onaylamayan Kıbrıslı Rumlar, sınırın bu tarafını çantada keklik gibi gördü yıllarca. Müzakere masasını yıllarca terk eden taraf Kıbrıslı Türkler oldu veya biz terk eden taraf olarak görüldük. Çözüm uğruna Rumlara vermeyi göze aldıklarımız, özellikle Rumların çözüm yönünde ortaya koyamadıkları irade ile çözümün bedeli şimdilerde daha da azalmaya başladı. Açıklanan veriler ışığında, artık birçok şeyin değiştiği gün yüzüne çıktı. Referandum sonrasında Güzelyurt ve Lefkeli’nin kendi topraklarına daha güçlü sarıldığını görüyoruz. “Kıbrıs’ta barış engellenemez” sloganları da tükendi. Halkın büyük bölümü çözüme ulaşılabilmesi için Karpaz köylerine Rumların yerleşmesine karşı çıkıyor. Veriler ile Karpaz hakkında ortaya konulan  %83.7 şeklindeki veri sürdürülebilir bir anlaşmada, parametrelerin, müzakere masasındaki liderin veya masaya oturacak liderlerin konumunu da değiştirmek üzere. Türkiye’nin onay vermediği bir çözüme ulaşmanın mümkün olmayacağına inanların sayısı toplumun %93.7’si olarak karşımıza çıkarken, BM’nin genel olarak tanımladığı çözüm modeline ulaşılamayacağına inanların sayısı da ciddi bir çoğunluk olarak duruyor. Saptamalara baktığımızda çözümle ilgili görüşlerin zaman içerisinde Rumlar aleyhine bir tabloya dönüştüğü daha net şekilde ortada. Egemenlik konusunda artık Kıbrıslı Türkler daha azı ile de yetinmeyecek. BM parametrelerindeki iki bölgeli, iki toplumlu bir çözümde özellikle Karpaz ve  Güzelyurt bölgeleri için daha radikal kararlar talep eden halk özellikle bu bölgelerinde artık gözden çıkarılmasına hiç sıcak bakmıyor. Zaman ilerlerken beklentiler de değişim gösteriyor. Adadaki çözümsüzlüğün her geçen gün daha da kalıcılaştığı, ortak paydada buluşma umutlarının giderek azaldığı ortaya çıkarken şimdi bu verilerin özellikle Kıbrıs’ın güneyinde nasıl bir tepki bulacağı merak ediliyor.