Üzgünüm Sayın Dizdarlı ama!

Derviş DOĞAN

Ajanslara bir haber düşmüştü.

Buruk bir tebessüm belirdi yüzümde.

Karşımda oturan değerli dostum sordu.

Ne oldu?

Daha ne olsun dedim.

Sonra okuduğum haberin  içeriğini ona da okudum

Bu kez birlikte tebessüm ettik..

Söylemek istediklerimizi söyleyemedik.

Sadece yutkunduk.

Ah çektik birlikte.

Onca emeğe yazık dedim.

Peki haber neydi?

Yüksek Yönetim Denetçisi Emine Dizdarlı 6 aylık raporunu Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber’e sunmuş.

Peki ne var bunda?

Hiçbirşey.

Zaten birşey olmadığı için buruk bir tebessüm ettim ben de..

Zira Yüksek Yönetim Denetçisi Emine Dizdarlı’nın sunduğu raporlar karşılık bulmayacağı gibi onca emek de boşa gitmiş olacak.

Peki bunu nereden biliyorum?

Yaşanmışlıklardan.

Meclisin sembolik bir kurum olmayı yeğlediğinden.

Yasaların burada işletilmediğinden.

Ciddiyetsizliğinden.

Bana güven vermediğinden.

Yıllardır bekletilen dosyalardan.

Komitelerin işlevsizliğinden.

Hakkın, hukukun kişilere göre buralarda dizayn edildiğinden.

Topluma karşı gösterilen saygısızlıktan.

Milletvekilliğinin meslek olarak addedilmesinden.

Meclisin toplumsal değil, bireysel kazanımlara hizmet ettiğinden.

Ve daha uzayıp giden birçok sebep var o buruk tebessümümün altında.

Şimdi böyle bir meclise Yüksek Yönetim Denetçisi Emine Dizdarlı tarafından faaliyet raporları sunulmuş, ya da sunulmamış kime ne fayda?

O meclis ki önceden de birçok raporları hasır altı etmiş.

O meclis ki kürsüden oy satın alıyoruz diyen milletvekiline bunun hesabını soramamış.

O meclis ki kürsüden bana rüşvet verdiler deyip bir tomar doları çıkarıp sallayan milletvekilini duymamış.

O meclis ki 2 yıl süreyle oturumlara katılmayan, meclisin kapısından içeri bile girmeyen milletvekilini görmezden gelmiş.

O meclis ki kendi menfaatleri uğruna yasa çıkartmış, toplumu hiçe saymış.

O meclis ki bugün olmuş, hala nisap sorununu aşamamış.

O meclis ki bugün hala boş koltuklarla oturum yapmaktan hicap duymamış.

O meclis ki bugüne kadar toplumsal bir konuda hiç bir fedakarlığa öncülük etmemiş, örnek olmamış.

Hade gelin şimdi böyle bir meclisten hep birlikte medet umalım.

Bu mümkün mü?

Değil.

Hem de hiç değil.

Dolayısı ile Yüksek Yönetim Denetçisi Emine Dizdarlı boşuna yorulmuş, hassasiyet göstermiş.

Buraya sunulan hiçbir raporun karşılık bulmayacağını eminim kendisi de çok iyi  biliyordur.

Lakin vazife işte.

Görevini eksiksiz yerine getirmeye çalışıyor.

Bu ülkede yolsuzlukların araştırıldığı bir meclis yapısı mı var?

Yok.

Aksine araştırılıp da ortaya çıkartılan yolsuzlukların,usülsüzlüklerin üstünü itina ile örtmeye çaba sarfeden bir yapı söz konusu.

Bu meclisin halk için var olduğu yalanı da zaten çoktan gün yüzüne çıkmış.

Daha fazla irdelemeye gerek var mı?

Bence yok.

Meclis ortada.

Halkın ihtiyaçlarına cevap verebilecek durumda değil.

Ben bunu bilir, bunu yazarım.

Ha bu konuda halk ne düşünür?

Meclisin performansını nasıl bulur?

Onu da halka soralım dedik.

Ve yaklaşık 3 aydır bu konu üzerinde çalıştık.

Çalışıyoruz..

Eğer bir aksilik olmazsa ortaya çıkan ilk sonuçları da Cuma günü sizlerle paylaşmaya başlayacağım.

Bakalım insanlar KKTC Cumhuriyet Meclisi hakkında neler düşünüyorlar.

Neler söylüyorlar..

Velhasıl insanlara yalan söyleyerek, olmayacak vaatlerde bulunarak seçim kazananların çoğunlukta olduğu bir yapı söz konusu mecliste.

Değişim deyip, statükoya sarılan.

Ve ondan vazgeçemeyen!

Dolayısı ile bu çoğunluk sürdüğü sürece, meclisin halkın yararına icraatlarda bulunması, yolsuzlukların, tartışmalı işlerin, şaibelerin üstüne gidilmesi ve araştırılması  açıkçası pek mümkün gözükmüyor.

Üzgünüm Sayın Dizdarlı..

Yapmaya çalıştıklarınıza ve makamınıza elbette saygı duyuyorum.

Lakin şu anda memlekette varolan  irade yolsuzlukların usülsüzlüklerin üzerine yürüyebilecek cesarete sahip değil.

Ha neden değil.

Bunu da keşke o raporları Meclis Başkanı Sayın Sibel Siber’e sunarken ona sorsaydınız.