Son günlerde mide sorunlarım hat safhaya ulaştı!
Durum vahimden de çok öte...
Neymiş efendim, UBP-DP hükümeti iğneden ipliğe herşeye zam yapmış, CTP genel başkanı Tufan Hoca isyanları oynuyor!
Üzülme hocam, yoksa senin mide de benimkinin hallerine düşecek...
Hele hele de CTP iktidardayken ve her sene başında bu zamları CTP yaparken yaptığımız eleştirilere CTP Genel Başkanı ve Başbakan Yorgancıoğlu’nun verdiği cevapları hatırlarsan, (antiparantez belirteyim, noldu yahu, her sene başında zaten bu zamlar yapılmaz mıydı, biz birazcık erteledik! Demişti), veya biri çıkıp da yüzüne vurursa, sanırım senin mide benimkinden beter olacak...
Hatta ve hatta, bu memleketin gelmiş geçmiş en büyük yüzkarası olan ÖRP’nin nasıl bir gecede yaratıldığını ve CTP’nin bu süreçte başrol oyuncusu olduğunu da hatırlarsan, senin mide benimkinden beter değil, binbeter olacak...
Hele de, bazı CTP Genel Başkanlarının bir taraftan AKP iktidarına methiyeler düzerken diğer taraftan hükümetin AKP girişimleriyle yıkılmasına karşı isyanlar oynamaları ve ağızlarına geleni söylemeleri, istikrarsızlığın ve tutarsızlığın daniskasını sergilemeleri konusu aklına gelirse, sanırım senin mide benimkinden binbeter değil, milyon beter olacak...
Bir de, unutmadan, gelmiş geçmiş CTP yönetimlerinin bugüne kadar verdiği sözlerin tam tersini yaptığını ve UBP-DP ikilisinin yaptığını iddia ettiği kötü icraatların beş beterini, katmerlisini yaptığı, iktidar yüzü gördüğü hiçbir dönemde hiçbir soruna zırnık çözüm getiremediğini, sürekli suç ve suçlu aradığını, eline fırsat geçtiğinde de asla hesap sormadığını, hataları yüzüne vurulduğunda da “siz de şunu yapmıştınız” demeyi adet haline getirdiğini, kendine duyulan güveni yerle bir ettiğini, hatta bugün milletin başına bela olan vergiler, mallar mülkler gibi konularda başrolü oynadığını hatırlarsan, sanırım senin mide benimkinin yanında sinir ve stresten, bol bol asit salgılakmadan delik kevgire dönecek...
Bir de, parti içinde çeteleşmiş grupların son başkan seçimiyle ilgili yorumlarını duyarsan, senin mide “BOOOMMMM!!!” diye infilak edecek, ikinci Mari trajedisi yaşanacak!
Buna da hiç şaşırmadım doğrusu, en sonunda güle güle benim mide de delindi yani!...Hani hep derim ya, bu memlekette siyasi parti filan yoktur, siyasi parti başlığı altında çıkar gruplarının siyasi çeteleri ve tarikatları vardır, onlar da kendi kellelerinin ve koltuklarının derdindedirler, karşı çıkanları susturmak ve o derde derman yaratmak için ürettikleri argüman da argüman da “parti disiplini” hikayesidir...
Parti disiplini lafgüzarlığı, parti üyelerinin demokratik haklarından ve söz söyleme, eleştirme haklarından önde gelmektedir, bu kadar net ve açık! Karşı çıkanın kellesi gider, veya kendi gönlüyle gider...
Ve şu KTHY konusu, bırakın Zorlu Töre’yi suçlamayı, ne yazdığını, ne yazmadığını, KTHY CTP’nin eline geçen fırsatı kullanamaması, yüzüne gözüne bulaştırması sayesinde batırıldı, hem de delilli ve ispatlı...
Son yıkılış sürecinin bire bir şahitlerinden biri de benim.
CTP’nin şeytanla nasıl dans ettiğini, şeytanın ayrıntıda nasıl gizlendiğini, ve sonrasında, burasını hiç beğenmeyeceksiniz ama, o dönemin Çalışma Bakanı Türkay Tokel ve Başbakan Eroğlu’nun batışı kurtarmak için nasıl çaba sarfettiklerinin, satılmış yüzbin biletle, kasasında 20 milyona yakın parayla bu şirketin nasıl battığının de canlı şahidiyim.
Detayları dinlemek istersen, bir kahve içelim, sohbetimizi yapalım!!!
..........
Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı siyasi partilerle ve sivil toplum örgütleriyle bir araya gelmeye ve bilgilendirme toplantıları yapmaya başlamış...
Maşallah, maşallahhhh!!!!
Hayırlara vesile olur inşallahhhh!!!!
Amma ve lakin, Başbakan Hüseyin Özgürgün bu toplantılara katılmıyormuş, Sn. Akıncı’ya göre Başbakan Özgürgün’ün “belki de Kıbrıs meselesinden daha önemli olan yapacak işleri olabilirmiş...”
Bak sen şu Başbakana!!!
Sn. Başbakan, bunca zaman “ekibiyle” birlikte bildiğini okuyan, ser verip sır vermeyen, Rumların tam tersine, siyasi partilerden ve sivil toplum örgütlerinden kapsamlı bir danışma kurulu oluşturmayan, Rumların “devasa ekibine” karşı kendi “ekipçiğiyle” bildiğini bildiği gibi okuyan, günün sonunda süreçten gerektiği gibi haberdar olmayan halkın referandumda vetosuyla karşılaşacağını hiç hesaba katmayan, halkın nabzını tutmayan, halkın büyük bölümünün çözüm istemesine rağmen kendisine ve Türkiye’ye karşı güvenini yitirmeye başladığını göremeyen, kendisini seçen 60%’dan fazla insanın artık bu rakamlarla yanında olmadığını bir türlü idrak etmek istemeyen ve sürekli o rakamdan destek arayan, Türkiye’deki siyasi karmaşa neticesinde Kıbrıs görüşmeleri rölantiye alınınca, fırsat bu fırsat denerekten eleştiri oklarını çooookkkk geç kalınmış bilgilendirme toplantılarıyla geçiştirmeye çalışan Sn. Cumhurbaşkanı’na kızmış galibam, bilgilendirme toplantısına gitmemiş, Cumhurbaşkanı da sitem ediyor!!!
Allah aşkına Sn. Başbakan, kızmayın canım, bir uğrayın da bakın bakalım, Cumhurbaşkanı ne diyor, mesele nereye varmış, 50 senelik turşu hala yenir vaziyette mi!
Ha şu da var, turşunun durumu yenecek duruma geldiyse, turşuyu birileri bildiği gibi kurduysa ve geriye de kebabın arasına sıkıştırılması ve millete yutturulması kaldıysa, bu bilgilendirme toplantılarına da hiç gerek yok yani, dolayısıyla ve vesselam!!!
Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti demektir...
Kıbrıs meselesinin turşusu yerine, en iyisi birer Lefke portakalı yiyin, bu aralar Lefke portakalının tadına doyum olmuyor!!!
Bu arada, çaktırmayın ama, biz gelişmeleri Rum tarafından ve bizim taraftaki “zoraki kaynaklardan” öğrenmeye devam edelim, sorun değil!
Vallahi bu gidişle ya gülerken mide infilak edecek, ya da kalbimiz bu kadar “siyasi mizaha” dayanamaycak, garç gurç diyecek, tekleyecek, ölüp gideceğiz bu KKTC denen diyardan...