Ne de kullanılmaya hazırmışız.
Özal’ın getirdiği pakette ‘’Biz gönderelim siz üretmeyin’’ temelinde Üç (3) önemli da istek vardı.
1- KDV yasası geçirilecek
2- Faizler serbest bırakılacak
3- İTEM yasası geçirilecek.
Koalisyon ortağı TKP Özal’ın ‘’Bu şartları kabullenmreyen masadan kalkar’’söylemi üzerine masadan kalkarak bu koşulları kabul etmediğini belirtti.Kabul eden UBP masada kaldı.
Ancak 7 yıl boyunca hep söz vermesine karşılık bu yasaları geçirmedi.
1993 yılında yapılan seçimlerde Hükümet değişti artık sahnede başka oyuncular vardır.UBP’den 9’lar hareketi ile kopan UBP’lilerin kurdupu DP ve TKP’nin parçalanması ile solda güçlenen CTP.
İlk kez bu ki parti bir hükumet kurmuştur.
Hayret edilecek şey bu Hükumetin temel icraatlar UBP’nin yedi yıl bekletip yasalaştırmadığı yasaları meclisten geçirmek oldu.
Halbuki bu hükümetten halkımız farklı şeyler beklemekte idi.Yapılan yolsuzluklardan hesap sorması,faili meçhul cinayetlerin aydınlatlması,haksız mal alımlarının düzeltilmesi,Haksız istihdamların önüne geçilmesi ve emekçiden yana uygulamalar yapılması.
Bunların hiçbiri olmadı bu nedenle CTP’nin hükümet olarak girdiği 1998 seçimlerinde hezimete uğrayarak yeniden Hükumetleri UBP ve DP egemenliğine terketmesi sonucunu doğurmuştur.
Yukarıda sıraladığım üç yasa bu toplumdaki yıkımın başlangıcıdır.
UBP sadece 1993 yılına gelinceye kadar kimlik kartı ile gelişleri onaylamış,kaçak işçiliğe göz yummuştur.
Elelim toplumdaki bölünmeyi sağlayan Faiz yasası ve İTEM yasasına.
1986 yılında artık bağul turizmi yavaşlamıştır.Özal’ın Türkiye’de uygulamaya koyduğu bırakın yapsınlar bırakın geçsinler mali politikaları ile artık Türkiye’de herşey vardır ve yasaklar kalkmıştır.Kıbrıs’dan hiçbir eşyanın artık Türkiye’ye girmesi gerekmemektedir.Halkın alım gücünü yükselteceğim diyerek merkez bankasını darphaneye çevirmiş ve Türkiye üçlü hanelerdeki enflasyona teslim olmuştur.
İşte bu noktada Kıbrıs’da faizlerin serbest bırakılması esnafı iflasa sürüklemiş ve piyasa süratle yeni sermaye yapılanması ile el değiştirmiştir.Hala daha bu sorun çözülmemiş ve neredeyse piyasada Kıbrıs’lı esnaf kalmamıştır.
Ekonomide en büyük darbe ABAT kararı ile olmuş hemen hemen tüm ihracat kapılarını AB’nin uygulayacağı gümrük nedeniyle kapanmıştır.
Türkie ise zaten bizdeki fabrikalar kapandığı için artık alacağı bir şey yoktur.Satma noktasında üretim yapsak bile Mersin kapısı bize kapalıdır.Bu kapılardan ancak Türkiye semayesinin kazançlı çıkacağı mallara izin verilmektedir.Öreneğin narenciye açığı olursa bunu Kıbrıs’da kendi üreticisine ödediği fiyatın dörtde bir fiyatını ödeyerek almaktadır.Üreticinin bu serzenişini önlemek için üretim teşfik pirimini geliştirmiş ve seslerini kısmıştır.Üretimi bu dalda o kadar öldürmüş ki 1974-1975 yılların üretimi ve Avrupada tanınmış oln MEYSAN markası ile üretilen Marmelart,meyve suyu.Segment(narenciye kompostosu) ile 1980 yılında faaliyete geçen konsantre fabrikası sektör batırılarak konsante dışındaki üretimi sonlandırmıştır.Kondantre üretimi ise artık teknik ömrünü yitirmiş 1983 yapımı bir fabrikada üretilmektedir.
Üretime verilen bu zararın ve sermaye değişimlerinin önemi büyük olasına rağmen İTEM yasasının ve Bankalar yasasnın bölünmeye koyduğu katkıları bir sonraki yazımda ortaya koymaya çalışacağım.(devam edecek)