Ülkemizde “Vicdani ret” tartışmaları yeniden alevlendi. Bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesi şeklinde tanımlanan Vicdani Redçilerin sayısı 17’ye yükseldi.
2016 yılı itibarı ile aralarında kadınların da olduğu vicdani redçiler, “düşman olsa bile insan öldürmeyi ahlaki bulmamak, hiyerarşik ve statüsel yapılandırmalarda yer almayı ahlâki bulmamak, güncel sorunlardan dolayı o ülkenin silahlı birliğinde bulunmayı ideolojik ve dini inanca aykırı bulmak” gibi kaygılar ile vicdani reddi savunuyor.
Askeri seferberlik deneme ve tazeleme eğitimine çağrılmaları ile bu çağrıya uymayarak, vicdani redlerini açıklayanlara ilave olarak Nuri Sılay isimli vatandaşın geçtiğimiz günlerde askerlik görevini yerine getirmek istemediğini açıklaması ile süreç yeni bir boyuta dönüştü. Şu an halihazırda vicdani red konusu ile ilgili mahkemelerde davalar devam ederken Sılay’ın açıklamalarına İçişleri Bakanı Asım Akansoy’dan da destek geldi. Akansoy “Nuri Sılay’ın Vicdani Ret hakkına, öncelikle bir insan daha sonra da bir bakan olarak saygı duyduğumu ve elimden geldiğince destek olacağımı belirtmek isterim” ifadelerini kullandı.
Oshan SABIRLI/ DETAY ÖZEL
Vicdani ret; kişinin ahlaki tercihleri, dini inancı ya da politik görüşleri nedeniyle, askere gitmeyi ret etmesi veya asker servisine bağlı mecburi yükümlülük diye adlandırılan uygulamalara katılmayı onaylamayıp karşı durması şeklinde tanımlanıyor. Vicdani ret konusu ülkemizde askerlik ile birlikte anılsa da, dünyada kişisel, dini, ahlaki gerekçeler ile zorunlu kılınan görevleri yerine getirmeyi ret etmek şeklinde ifade ediliyor.
Vicdani veya dini gerekçelerle askerlik yapmamak, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında bir hak olduğu iddiası ile ülkemizde de bu mücadele, farklı bireyler tarafından askerliğin farklı boyutları ile devam ediyor. Son dönemlerde askeri seferberlik deneme ve tazeleme eğitimine çağrılan, ancak bu çağrıya uymayarak seferberlik deneme ve tazeleme eğitimine katılmayan bireyler ile dikkat çeken süreç boyut değiştirdi ve askerlik yükümlülüğünü yerine getirmeyi ret etmek şekline dönüştü.
TARTIŞMA YENİDEN ALEVLENDİ
Son olarak Kıbrıslı Türk Nuri Sılay askerlik görevini yerine getirmeyi reddettiğini açıkladı. Sılay, 2010 yılında Kıbrıs’ın güneyine yerleşti. 2013 yılına kadar askerliğini erteledi. O tarihten sonra askerliğini ertelemeyerek, geçtiğimiz günlerde ise yaptığı açıklama ile fiili olarak Vicdani retçi oldu.
Sılay yaptığı açıklamada, “askerlik bir “görev” olarak bana dayatılırken ben ise militarizme karşı çıkmanın bir “görev” olduğuna inanıyorum. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, dünyanın her yerinde olan ordular gibi güvenlik ve/veya savunma gerekçeleri ile savaş hazırlıkları yapan bir kurumken, ben kendi ülkemde ve/veya dünyanın herhangi bir yerinde yapılan barış hazırlıklarına taraf bir bireyim.
Kıbrıs’ın Kuzeyindeki ya da Güneyindeki askeri kurumlar bir diğer tarafta yaşayan insanları birer potansiyel “düşman” olarak değerlendirip onlara karşı hazırlıklar yaparken ben o insanlarla birlikte yaşayan, onlarla birlikte çalışan, onlarla birlikte gerek ortak yurdumuz için gerekse tüm insanlık için birlikte mücadele veren bir bireyim” ifadelerini kullandı.
Sılay, askeri kurumların, bağlı bulunduğu milleti erkek egemen kodlarla yüceltirken, kendisinin hangi ırktan geldiği, hangi dili konuştuğu, hangi inanca mensup olduğu fark etmeksizin bütün insanların kardeşliğini yücelttiğini söyledi. Sılay, “özelde bağlı bulunduğum toplumun Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) ve genelde de militarizm ile fikirsel, ruhsal ve vicdani sorunlarım gayet açıktır. Hangi sebeple olursa olsun, hangi ırktan olursa olsun, bir insana karşı savaş hazırlığı yapmayı fikren, bedenen ve vicdanen reddederim” dedi.
İnsanları canından, yerinden, yurdundan eden, beraberinde geri dönülmez ekolojik tahribat yaratan taraf olmadığını, savaşın bir parçası olmayı, insanlar arasında eşitsiz bir düzen yaratan, şiddet kültürünü besleyen ordu içerisinde yer almayı reddettiğini katdeden Nuri SIay, şiddetin sorunları çözmede bir yöntem olarak benimsenmesinin, dayatılmasının ya da sunulmasının karşısında durduğunu ve kendisine dayatılan zorunlu askerliği fikren, vicdanen ve bedenen reddettiğini ifade etti.
17 KİŞİ OLDU
Bir çok kişi ülkemizde bir çok genç, yasal zorunluluk şeklinde tanımlanan askerlik görevini yerine getirmemek için yurt dışına kaçmayı veya “çürük raporu” diye adlandırılan, “askerliğe elverişli değildir” şeklindeki sağlık raporunu almayı, çözüm yolu gibi görüyor. Vicdani Ret konusunda ise aralarında kadınların da olduğu toplam 17 kişi vicdani reddini açıklamış durumda. Kadınlar, askerlik mekanizmasının kadın tanımını eleştirirken, erkekler ise askere gitmeyi veya askerlik sonrasında her yıl yapılması zorunlu kılınan seferberliğe katılmayı reddetmek şeklinde vicdani redde bakıyorlar.
ÜLKEDE VİCDANİ RED NASIL BAŞLADI?
Kıbrıslı Rum bir kadın ile evlenen, ve uzunca bir süre Kıbrıs’ın güneyinde yaşayan, Kıbrıs’ın kuzeyine geçmesi ile 1993 yılında askerlik görevini yerine getirmesi gereken, vicdani reddini açıklayarak zorunlu askerliği reddeden Salih Askeroğlu süreci ülke için bir başlangıç oldu. Uzun süre tutuklu yargılanan Askeroğlu, askere gitmesi sonrasında ilk izninde Kıbrıs’ın güneyine kaçtı. O dönemin ardından vicdani ret tartışmaları başladı. 1997-1998 yıllarında Kıbrıs’ta “Vicdani Ret İnisiyatifi” kuruldu ve bu tartışma başladı. Avrupa Vicdani Retçiler Bürosu’na üye olundu. Murat Kanatlı’nın 2009 yılından itibaren seferberliğe gitmemeyi reddetmesi ile vicdani red hukuku bir boyut kazandı. 2011 yılında vicdani retçilerin sayısı artmaya başladı ve 5 kişi daha vicdani reddini açıkladı. Son olarak ise bu sayı 17’ye yükseldi. 1993 yılında Salih Askeroğlu’nun askere gitmeyi reddetmesinin ardından bu kez Nuri Sılay’da benzer gerekçeler ile askere gitmeyi reddetti. Sılay Vicdani Reddini açıklayarak askere gitmek istemediğini kaydeden 2’nci kişi olarak kayıtlara geçti.
İçişleri Bakanı Asım Akansoy’da Nuri Sılay’a destek belirtti. Akansoy, Kıbrıslı Türklerin her ne kadar dünyadan izole bir devlette yaşıyor olsa da bu durumun vatandaşların dünyalı taleplerde bulunmasına engel olmadığını ifade etti. Akansoy, uluslararası anlamda kabul görmüş ve artık tartışılmayan bir çok uygulamanın Kıbrıslı Türk gençler tarafından kadın veya erkek fark etmeksizin mücadeleci biçimde talep edilmesinin, bu ülkenin hayat kalitesine yapılan en büyük katkı olduğunu kaydetti. Akansoy “Sevgili Nuri Sılay sadece onlardan biri. Nuri Sılay’ın Vicdani Ret hakkına, öncelikle bir insan daha sonra da bir bakan olarak saygı duyduğumu ve elimden geldiğince destek olacağımı belirtmek isterim. Ayrıca Demokrasinin en önemli unsurlarından biri olan çok sesliliğe yönelik olarak sivil toplum örgütleri başta olmak üzere, parti gençlik örgütleri ve halkımızın Nuri Sılay’a göstermiş olduğu saygı ve destekten ötürü de mutlu olduğumun altını çizmek isterim.
Bu noktada geçtiğimiz yıl toplumumuzun talebi ile Askerlik Değişiklik Yasa Tasarısı ve Vicdani Ret Hakkının yasallaşması önerisi ile ilgili başlatılan değerlendirmenin mecliste yeniden gündeme gelmesi gerekmektedir. Seneler boyunca edindiğimiz tecrübeler bizlere adamızda ve tüm dünyada, vatanı koruma yolunun toptan, tüfekten veya silahtan geçmediğini, ancak ve ancak içinde sevgi barındırabilen yüreklerin çabaları ile toplumların huzur ve refah ile yaşanası ülkeler yaratabileceklerini göstermiştir. Ülkemizde Askerlik gibi çok boyutlu bir meseleyi elbette ki tek yönden irdelemek sürdürülebilir, insani bir çözüme bizleri ulaştıramaz. Konu ile ilgili sadece hukuki olarak değil, eğitim sisteminde de bireylerin yaşam hakkı ve özgürlükler üzerine çalışmalar yapmak gerekecektir. Güzel bir ülke yaratmanın yolu, önce güzel bir ülke hayal etmektir” yorumunda bulundu.
DÜNYADAKİ DURUM
Vicdani ret konusuna dünyanın bir çok bölgesinde farklı uygulamalar var. Retçilere askeri hizmet yerine sosyal hizmetlerde çalışma görevlerinin de verilebildiği göze çarpıyor. Avrupa’da Yunanistan hariç bütün Avrupa Birliği üyesi vicdani ret hakkını tanırken, bir çok ülkenin profesyonel orduya geçmesi de süreçlere farklı bir ivme kazandırmış durumda.
ALMANYA :
Alman Anayasası'nın 4. maddesi, 3. paragrafı: "Hiç kimse, vicdanı ile bağdaştıramayacağı silahlı bir savaş hizmeti olan askerliğe zorlanamaz." der. Ülkede sivil hizmet hakkı tanınmaktadır.
İSVİÇRE:
17 Mayıs 1992 yılından beri İsviçre Anayasası'nda sivil hizmet hakkı bulunmaktadır. Fakat henüz bir kanun bulunmadığından, vicdani retçiler askeri mahkemelerle yüz yüze gelme zorundalar.
NORVEÇ:
Her yıl yaklaşık 2500 vicdani retçi çıkmaktadır. Bunlar kaydedilenlerin %8' ini temsil eder. Sivil Hizmet hakkı tanınmaktadır. Yürürlükteki vicdani retçilik yasası 1965' ten beri vardır.
1990 yılından beri Anayasasında Vicdani Red hakkı tanınmakta.
İSPANYA:
1989' da sayıları 20.000' i bulan vicdani retçiler yüzünden hükümet Vicdani Red Yasası ile birlikte bir de af çıkardı.
BELÇİKA:
Vicdani ret hakkı herkese yasal düzenlemeyle tanınmış durumda.
HOLLANDA:
Bu ülkede de yasal olarak bu hak tanınmaktadır.
KANADA:
İngiltere ve ABD'de profesyonel orduya geçilmiş durumda. Yunanistan hariç bütün Avrupa Birliği üyesi vicdani ret hakkını tanımıştır. Yunanlı yetkililer de yakında bu yönde adımlar atılacağını bildirmişlerdir.
VİCDANİ REDDİN GEREKÇELERİ?
İnsanları, vicdani retçi olmaya yönelten çeşitli nedenler vardır:
- Birey savaşlara karşı olabilir ve savaşların yürütücüsü olan ordulara hizmet etmek istemeyebilir.
- Birey, politik görüşleri doğrultusunda ordusuz, sınırsız, devletsiz, özgür bir dünyada yaşamak istiyor olabilir.
- Birey, emir almak ve vermek, itaat etmek ve hükmetmek istemiyor olabilir.
- Birey, şiddet kullanmayı ve insan öldürmeyi öğrenmeyi istemiyor olabilir.
- Birey, ( Yehova Şahitleri örneğinde oluğu gibi) dini inaçları gerekçesiyle savaşa, savaşmaya, savaş eğitimi almaya, insan öldürmeye karşı olabilir.
OSHAN SABIRLI