WALHEIM –MAKARIOS-DENKTAŞ

Özcan ÖZCANHAN

Yıl 1977. Makarios ve Denktaş ,  zamanın BM Genel Sekreteri , Avusturyalı Kurt Waldheim huzurunda doruk anlaşması imzaladılar. Kıbrıs sorununun nihai çözümü olarak, “İki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı”  anlaşmayı uygulamaya  “evet” dediler. Hemen ardından, Denktaş Saray Otel de, Makarios da Başpiskoposlukta, ayrı ayrı,   basın toplantısı düzenlediler. Gazeteci-Enformasyon-Yayın şefi olarak  her iki basın toplantısına da katıldım. Onlarca  yerli, yabancı gazeteci  huzurunda, Başpiskopos-Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makariosun karşısına dikildim. Ve soruyu patlattım. Makarios bu anlaşmadan mutlumuydu ve anlaşmayı yaşama geçirmek için  uğraş verecekmiydi. Gülümseyerek yanıt verdi, “Kıbrıslı Türklere , hayatımın en büyük tavizini verdim. Değerini bilsinler. Evet, şimdilik mutluyum......” O andan ve sözlerden hemen anladım ıki, söz konusu anlaşma uygulanmayacak ve kağıt üzerinde kalacak. Nitekim öyle olmadı mı ? Makarios , birkaç ay sonra  öldü. Sıkıntıdan mı, baskıdan mı, zehirlenmeden dolayı mı , çok tartışıldı. Kimilerine göre, zehirlenerek yaşamına  ansızın son verildi. Yerine “oğlu-oğlanı” dedikleri Spiros Kipriyanu geçti. 1979 da , yine, Waldheimın huzurunda bu kez  Denktaş, Kipriyanu ile ayni  anlaşmayı yeniledi ve tekrar imzaladı. Aradan yıllar geçti. Hala , şimdiki müzakerelerde bile Akıncı- Anastasiades, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir çözüm arayışı içinde. Daha önceleri, Klerides , Vasiliyu, Klerides, Papadopulos, Hristofiyas, Türk liderleri ile hep ayni konuyu tartışdı. Sonuç alınmadı. Almak isteği yoktu da ondan diyorum. Anlaşmanın uygulanması için ayrıntılara girilmedi, anlaşmanın altı doldurulmadı. Rumlar, Kıbrıs Türkleri, federasyon değil, KONFEDERASYON peşinde iddiasını öne sürdü. Annnan Planına da Red oyu verdiler. Gelelim günümüze. BM Genel Sekreteri Ban ki Moon, onun temsilcisi Eide, kendilerinden öncekiler gibi, olumlu hava estirmeye, Akıncı ile Anastasiadesi cesaretlendirmeye uğraşıyor. Yıl sonuna anlaşma ve referandumun mümkün olduğunu  söylettiriyorlar Akıncıya ve Anastasiadese. Nasıl olacak, hangi anlaşmaya imza koyacak bu liderler. Rum siyasi partilerinin ve Ulusal Konseylerinin  tutumu-pozisyonu ortada iken, Akıncının  Ankaraya uygun hareket etmekten başka çaresi bulunmazken neyi kararlaştıracaklar. Kapıların açılması, güven artırıcı önlemler paketinin uygulanması dahi mümkün kılınmazken, umutlu ve iyimser olmak mümkün mü ? İşte, liderler, Hızlandırılmış, özlü gçrüşmelere daldı. Al vere geçilecekmiş. Neyi alıp verecekler ? Maraş, Ercan, Mağusa limanı, iki toplumun yakınlaşması, işbirliği, geçmiş acı olaylara sünger çekilmesi ve daha nice konuda anlaşma mümkün görünmezken Yakın gelecekte Kıbrıs sorununun nihai, adil, işlerlikli  bir anlaşmaya  ulaşılması hayal değil de nedir ? Toprak, mülk, garantiler, asker ve diğer ciddi  konuları kim halledecek? Haydi, buyursun BM yetkilileri, Akıncı, Anastasiades soruları çözsünler. Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve şimdi bir de Avrupa Birliği çıktı,  Kıbrısta kalıcı bir anlaşmaya evet demezler ve garanti etmezlerse, Kıbrıs müzakereleri  daha yıllarca sürer  gider.... Kıbrıs olayları, sorunu ortaya çıktığında doğan bebekler bu gün ihtiyarlamakta, yaşlanmakta...Olayı inceleyen birçok lider, politikacı, medyacı çoktan dünyamızdan göç etti...Birkaç cenerasyon daha mı eritmeli bu Kıbrıs çıbanı? Neden , kimse çıkıp da bu kangrenleşmiş çıbana neşteri vurmuyor ? Kıbrıs ve halkları, neden  güçlü, büyük devletlerin çıkarları için kurban ediliyor ?