Kıbrıs Türk Yatırım Geliştirme Ajansı olarak kurulmuştu.
Adına YAGA dediler.
İşlevini, misyonunu, vizyonunu anlattılar.
Heycanlandık.
Vizyonu, Kuzey Kıbrıs’ın sürdürülebilir ekonomik kalkınmasına ve toplumun artan yaşam standartına katkı koymaktı
Ayrıca Kuzey Kıbrıs’a yatırım yapmak isteyen,yerli ve yabancı yatırımcıların işlemlerini tek elden tamamlayacakları bir merkez olma hedefleri vardı.
Bu doğrultuda yatırım danışmanları olacaktı.
Bu yatırım danışmanları, yatırımcılara ülkede uygulanan teşvikler, sektörlere özgü bilgiler, yatırım iklimi ve yasal altyapı ile ilgili bilgileri içeren danışmanlık servisi vereceklerdi.Ayrıca YAGA’nın yatırımcılara arazi ve yatırım teşviklerinin sağlanmasında ve işe başlama, onay, lisans alma işlemlerinde aracılık
yapması öngörülüyordu.
Peki başka ne gibi bir işlevi vardı YAGA’nın?
YAGA, aynı zamanda yatırım yeri/ülkesi arayışında olan ve Kuzey Kıbrıs’a yatırım yapmayı öngören şirketlerin tesbitini yapacaktı.
Bu aşamada YAGA, şirketlerin öngörülerinin yatırıma dönüştürülmesi çalışmaları yaparak projelerini ülkemizde gerçekleştirmelerini de teşvik edecekti.
Buna ilave olarak, yatırım ikliminin gelişmesi konusunda çalışmalar ve savunuculuk yapmak da YAGA’nın önemli faaliyetleri arasındaydı.
Yatırımlar ve işletmeler için rekabetçi bir yer/ülke olan Kuzey Kıbrıs’a yatırımları çekmek için tanıtım yapmak YAGA’nın diğer bir ana misyonuydu.
Peki bugün YAGA bunların hangisini yerine getirebiliyor?
Hiçbirisini..
Peki neden?
Bürokrasi.
Aşılamayan tabular ve siyasetin öngörüsüzlüğü.
Bütün bunlar YAGA’nın önünde birer engel.
Dolayısı ile YAGA bugün kurulmasına vesile olan ve hatta misyon üstlenmesi öngörülen icraatların büyük bir kısmını yerine getirememektedir.
Siyaset YAGA’nın önüne bir set çekmiştir.
Hatta yok saymıştır.
Hemde böylesi önemli işlevi olması gereken bir kurumu işlevsiz bırakmıştır.
Peki neden önemli?
Şimdi bir kere düşünelim.
Diyelim ki, ülkeye eğitim, turizm,sağlık, spor veyahut bunlar gibi daha başka sektörlerde de yatırım yapmak isteyen yerli ve/ veyahut yabancı yatırımcılar var.
Bu yatırımcılar yatırım yapacakları sektörle ilişikli olan bürokrasiye başvurdular.
Hatta ilgili bakanın karşısına geçip yapacakları yatırımı anlattılar.
YAGA konuya müdahil olmadan tabi.
Peki bakan, ya da ilgili bürokrat yatırımcının sunumundan birşey anlayabilecek mi?
Belki yüzeysel birkaç şey.
Onun ötesinde bu konuda, yani yapılacak yatırımın konusunda detaylı bilgiye sahip olamayacaklar.
Ve körü körüne, bilmeden vakıf olmadan konu hakkında bir karar vermek durumunda kalacaklar.
Oysa YAGA misyonu gereği bu yatırıma klavuzluk yapabilir.
İlgili bakana bu konuda doyurucu bilgilerin bulunduğu raporlar sunabilir.
Bakan muhatap olduğu yatırımcı karşısına bilgi sahibi olarak çıkabilir.
Verdiği kararlarda emin olur, tereddüt yaşamaz.
Ve yaptığı işin, altına imza koyduğu icraatın vicdani rahatlığını yaşar.
Peki bizde YAGA’dan bu şekilde yararlanabiliyorlar mı?
Hayır.
Neden?
Çünkü YAGA’yı yok sayıyorlar.
İşlevsiz kılıyorlar.
Bürokrasinin altında ezmeye çalışıyorlar.
Anlayacağınız gereksiz buluyorlar.
Zira yatırım yapmak isteyen yatırımcılarla kurdukları ilişki şekli uzman görüşünü anlamsız kılıyor.
Ve onlar kendi yöntemlerini ve aracılarını kullanarak yatırımcılarla muhatap oluyorlar.
Yani YAGA’yı bu işlere çoğunlukla karıştırmıyorlar.
Peki ya sonra?
Sonrası belli.
Şaibe ile anılan icraatlar.
Tartışmalı işler.