Evcilik, Doktorculuk, Yakan top, İstop, Saklambaç, v.s Çocukluğumuzun tadı, tuzuydu. Oynayabilmek için, neler yapmazdık ki! Annelerimizin verdiği her işi yapıp; ödevleri alelacele bitirirdik ki; hemen oyuna koşabilelim. Arkadaşlarımızla, saç saça; baş başa kavga edip, kavganın saati dolmadan, barışırdık. Çünkü oyun, daha ağır basıyordu. Bir nevi, çıkarcılıktı ama safça, art niyetsiz bir çıkarcılık. Yapılanların da, söylenenlerin de, hemencecik unutulması, oyun uğrunaydı. Oyuna başlayınca da, kalpte en ufak bir kırgınlık ya da kin kalmazdı. Zaten, edilen kavganın, kimseye zararı da yoktu. Sonra biz büyüdük ve her şey değişti. Oyunlar bile bencillik üzerine kuruldu. Gerçek hayat da, bu bencillikle, oyunlara dönüştürüldü. Mesela, politikaların yerini, siyaset aldı. Siyasiler artık, hükümetçilik oynuyor. Siyasiler, bir birleri ile kavga edip, ağır ithamlarda bulunuyorlar ama sonrasında, her şeyi unutup, tekrar oyun kuruyorlar. Tıpkı çocukluğumuzdaki gibi. Ancak niyetler, çocukluğumuzdaki gibi, saf ve temiz değil. Zira, affedilmeyecek suçlar, sırf oyun kurma uğruna affediliyor. Hükümetçilik oynayacaklar, siyasi çıkarları uğruna , topluma verilen zararları görmezden geliyorlar. Bir birlerine “hesap soracağız” diyenler, sırf oyun uğruna, el sıkışıp, kimin, oyunun neresinde duracağının, pazarlığını yapıyorlar. Biri sağa, diğeri sola dönükken, el ele tutuşup, ileriye koşacaklarını söylüyorlar. Kıbrıs sorunu konusunda, taban tabana zıtken(!), bu konuya çözüm bulacaklarını söylüyorlar. Demek ki; yakan top oynuyorlar. Bir tarafta yeşil formalılar, diğer yanda turuncu formalılar, ortada ise halk. Halk, her yediği top ile morarırken, onlar da can kazanıyorlar.