Yalanların Çekiciliği…

Kıvanç BUHARA

Sorunların ana nedenlerinden uzaklaşıp, ayrıntıları tartışmak nedense hepimizin yanlışı… Neden böyle davranıyoruz? Bilgisizlikten mi, yoksa  “ işimize öyle geldiği “ için mi? Yakın yoldan gitmektense, insanlar neden gizli, görülmeyen yolları tercih ediyor? Ve neden çıkarlarımız için gerçeklerin üstünü örtüyoruz? En önemlisi ise nedir biliyor musunuz? Neden herkes yalan söylüyor?   *** Aramızda hiç yalan söylemeyenlerimiz varsa, onlardan özür dilerim! Fakat bir bakarsınız büyük büyük adamlar, çatır çutur, çok şükür… … öyle büyük yalanlar söylüyorlar ki! Politikacılar seçmenlere, Bürokratlar resmi dairelere gelenlere, Patronlar işçilere, Doktorlar hastalarına, Kocalar karılarına, Karılar kocalarına, Oğlan sevgilisine, Kız yavuklusuna… Öyle yalanlar söylenir ki, Bu yalanları hangi ambara, hangi hangara sığdırırsınız?   *** Hiç düşündünüz mü? En çok hangi yalanlar etkiliyor toplumu? Örneğin şöyle bir yalan sizi nasıl etkiler? “ – Kuzeyden göç eden Rumların tümü evlerine dönecekler ve mülklerini geri alacaklar!” Veya şöyle bir yalan… “ – Türkiye garantörlükten vazgeçti, tüm askerler üç gün içinde adayı terk edecektir!” İşte size; Kaos yaratacak, tüm siyasi dengeleri alt – üst edecek, “ ne oluyoruz, nedir bu başımıza gelenler?”  dedirtecek kuyrukluyıldızlı bir yalan! Toplum içinde bu yalanların yayılması, kime yarar? Barış istemeyenlere, Rum’un malını gasp edenlere, ganimetçilere yarar mı, yarar… Başka kime yarar? Referandumda Kıbrıs Türk tarafında “ hayır “ dedirtmek isteyenlere yararı çok olur elbette… İşte; İki lider arasında varılacak bir antlaşmada, Türk tarafında “ hayır “ çıkması için, daha büyük yalanların servis edileceği anlaşılmaktadır! Annan planına “ evet “ diyen Kıbrıslı Türklerin, planın tüm içeriğini kavradıklarına ben inanmıyorum! Peki, neden evet dedik biliyor musunuz? Bıkkınlıktan, usanmışlıktan, eziyetten ve kötü yönetimden kurtulmak için… Mandris olduğumuz bu açık hava hapishanesinden kurtulmak için… … “ EVET “ dedik! Rumlar, “ hayır “ deyince, bizim evetimizgurguramızda kaldı, yutamadık! Hayal kırıklığı, umutsuzluk, usanmışlık ve bıkkınlık bu güne gelinceye kadar katlanarak arttı! Ve sonunda; Rumlar, bizden daha beter, beklemedikleri bir ekonomik sıkıntıya düşünce… *** Şimdi; söyleyin yalanlarınızı, burnunuz ve kulaklarınız biraz daha uzasın…