“Delilik; aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” Kim demiş? Albert Einstein. O zaman akla şu soru takılıyor; her seçimden sonra değişim beklemek biraz saflık olmuyor mu? Yoksa gerçekten de, Goethe’nin dediği: “Bazen gezegenimiz acaba evrenin tımarhanesi mi diye düşünmeden edemiyorum.” sözünü, gece gündüz çabalayarak,haklı çıkartmaya mı uğraşıyoruz dersiniz? John Dryden: “Deli olmanın, delinin kendisinden başka kimsenin bilemeyeceği bir zevki var.”Diyor. Vallahi aldığı zevki kendine saklasınzat-ı muhterem. Yarım aklım var, o da bana yeter. Ayni insanlara sürekli OY vererek bu kategoriye girmek istemiyorum. Vermeyeceğim da! “Değişmeyen tek şey, değişimin kendisi” sözü, geri kalan “her şeyin”değişebileceğini vurguluyor. Aynen katılırım. Hiç düşünmeyelim. Hiç zor değil. Derhal yola çıkalım. Söz verelim. Bu kokuşmuş, çürümüş, iflas etmiş kötü sistem değişmelidir. Değiştirmek elimizdedir. Değiştireceğiz! Tek yapacağımız, denenip başarısız olanlara bir kez daha fırsat vermemek. Görevimiz, onları siyaset çöplüğünün dibine gömmek olmalıdır. Peki, bataklıkta gül yetişir mi? Asla. O zaman ne yapmalıyız? Halk olarak ilk hedefimiz seçim sisteminin, Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın, Siyasal Partiler Yasası’nın değiştirilmesini sağlamak olmalıdır. Bu çürümüş ve yok olmaya yüz tutmuş sistemin kendileri de farkında olan mevcut siyasiler, artık bu durumu daha fazla idare edemeyeceklerini anlayarak, 6 Eylül 2013 tarihli son hükümet programlarında, saydığım yasaların değiştirileceğine dair zaten söz vermişlerdi. Hoş bu kaçıncı söz diyeceksiniz! Olsun. Biz hep hatırlatalım. Hep yüzlerine vuralım. Siyasetçinin tek beslem kaynağı halktır. Halksız onlar var olamaz. Mademki öyle, halk için var olacakların orada olmalarını sağlamalıyız. Seçip unutmayacağız. Sürekli takip ve kontrol edeceğiz. Hepimiz bir Sayıştay, bir Yüksek Yönetim Denetçisi(Ombudsman) olmalıyız ki “gımıldayacak” yer bulamasınlar. Değişim çok mu zor? Hayır! Aksine çok basit. Erken genel seçimlerde ve yerel seçimlerde değişim %55 seviyelerinde seyretmiştir. Yeter mi? Hayır! Sloganımız: “Her seçim topyekûn değişim!” olacaktır. Peki, seçme kriterlerimiz ne olmalı? En önemlisi şu olmalı; kendini halka adayan, başka da bir iş ile meşgul olmayan, gecesini gündüzüne katarak görevi yasama ise; sadece yasa yapma ve denetim faaliyeti ileuğraşan, görevi yürütme ise; sadece halk hizmetkârlığı ile uğraşanlar/uğraşacaklar seçilmeli.Bu standartlarda insanımız yok mu? Çok. Cumhuriyet Meclisi kürsüsüne yemin dışında çıkmayan beyzadeler hala mevcutken, 7 tane yasa önerisi verip bunların yasalaşmasını sağlayan(lar)da var. Testiyi dolu getirenle “boş götüren” bir olur mu? Çürüyen sistemin daha hızlı çökmesini kolaylaştırıcı katkı koymak için;“haydi safları sıklaştırmaya!” Demokratik hakkımızı kullanarak, yanmaya başlayan kurtuluş ateşini körüklemek için, fikirler demetinden oluşan bir avuç “barut” da biz atalım içine… Yansın cayır cayır!
SENTEZ TEZ: LTB Başkanı Harmancı, Dereboyu’nda izinli 57 işletmenin 26’sında imara aykırılık var dedi. ANTİTEZ: Bu oran yaklaşık oradaki inşaatların %46’sının yasal olmadığını vurguluyor. Bunun gereği yapılmalı. Testiyi dolu götürenle boş götüren ayrılmalı. TEZ: KKTC, Almanya’da düzenlenen “Tour Natur 2014” Turizm Fuarı’nda tanıtılıyormuş. ANTİTEZ: Tam da bu aşamada, İngiltere’den KKTC’ye turist yollayan “Green İsland Holidays” iflas etmiş. TEZ: Turizm Örgütleri: “2015 yılı felaket yılı olacak” dedi. ANTİTEZ: Ayni Turizm Örgütleri (Ayni haberde ve haberde rakam yanlış yazılmadıysa): “Turizm gelirlerini 400 Bin Dolar’dan 480 Milyon Dolar’a yükselttik” demişler. İşler kötü ise bu nasıl oldu? TEZ: Turizm Müsteşarı: “Turizm bütçesi giderek azalıyor” derken, ANTİTEZ: Turizm Örgütleri: “Turizm Fonu gelirleri amaç dışı kullanılıyor. Nereye kullanıldığı açıklanmalı” diyor. TEZ: Gazeteciler, Kutlay Erk’in gelecek olan suyun nerede ve nasıl kullanılacağını bilmemesini “samimi itiraf” olarak değerlendirmeleri pek bir hoş oldu. ANTİTEZ: Peki, bildiğini söylese “samimiyetsiz” olarak mı nitelendirilecekti? TEZ: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Aziz Gürpınar, ölümlü iş kazası için “denetim kapasitemiz yetersiz” diye buyurmuş. ANTİTEZ: Peki, bu samimiyet mi? Aciziyet mi?
İlginç Ya Da Tuhaf Bakanlar Kurulu Kararları: