Yargı ve güven mi dediniz?

Taner ULUTAŞ

KKTC diye isimlendirdiğimiz coğrafyada zaman zaman en güvenilir kurum hangisi olduğunun tespiti yönünde anketler yapılır. Anketlerde ilk sırayı asker, mahkemeler yani yargı alırken, hafızam beni yanıltmıyorsa ‘Guyrukcu’ da siyaset gelirdi..

Kuskusuz yargının güven erozyonuna uğramasının nedeni ve niçini biliniyor. Eskilerde güven bakımından ilk sıraları işgal eden ‘Yargı’ sanırım şimdilerde siyaset ile işa işa giderek ‘Guyrukçu’ sıralardaki yerini almış durumda.

Yargı ile ilgili intiba, Afrika Gazetesine ve Meclise yapılan saldırı ve Kıdemli Yargıç Tacan Reynar’ın istifası sonrasında değişti.  Özellikle Tacan Reynar’ın imaları ve üstü kapalı da olsa yaptığı açıklamalar halkı ‘Be gavollem’ ama nasıl olur da karşımızda duran ‘Eyvel Kulesini bu güne kadar göremedik noktasına taşıdı.

Yaramızı saracağımızı zannettiğimiz ‘Yargı’da, meğer tuzu kapanın başımıza dikildiği bir yer olduğu imajı doğdu. Tacan Yargıcımızın imalarından da siyasetin yanısıra  ‘Anamızın ‘ bile kepçe olarak ‘Yargı’ kazanını karıştırdığı kanaati doğdu.

Kısaca Evkafın su meselesine gelirsek, ‘Yargı’nın kararlarının eleştirilemeyeceği, verdiği kararların asla tartışılamayacağı bir ‘Cumhuriyet’ olduğu gerçeği ortaya çıktı. Nevvar Nolan devrinden sonra yargı hızla değişime uğrarken, Güney’deki yargıçların güler yüzle yargılanana bakmasının aksine,burada, cevap için bile olsa ağzınızı açtığınız zaman ‘Seni içeri atarım’ haa diyen asık yüzlü yargıçlara sıklıkla rastlanır oldu.

Geçtiğimiz günlerde bir alacak verecek davasında, bir iş yerine çıkartılan haciz işlemine tanık olduk. Bu işlem KKTC For Ever’de hukukun artık guguk olmakta olduğunun bir göstergesi oldu. Fiii tarihinde kiralanan ancak daha sonra sahibine devredilip başka yere giden bir şirketin alacağı ile ilgili olarak ‘Yargıç’ başka bir tüzel kişiliğe sahip iş yerine haciz çıkarttı. Efendim orası şimdi başka birisine ait denilmesine karşın, Hazreti Musa’nın bastonunu vurarak suyu yardığı gibi tokmağını vurarak, iş yerinin mallarına haciz konması için emir veren ve ben anlamam ‘Gidin hangi ….kimin isterse olsun haciz işlemini yapın demesi hukukun geldiği noktayı gösterir kanaatindeyim..

Şimdi burada duralım. Eğri oturduktan sonra doğru konuşalım. Yarın siz birisine evinizi kiraladınız. Bir veya iki sene sonra kiraladığınız şahıs evden çıktı. 3 sene 5 sene sonra kiracının borcu için yargıç, sizin evinize haciz getirebilir mi? Getirirse bundan sonra o ipin ucunu kim nasıl tutar söylermisiniz? Ve o yargıca o yetkiyi hangi yasanın verdiğini bana bir Avukat veya hukuk adamı söyleyebilir mi?

Konu ile ilgili İcra Dairesine gidiyorsunuz ve bu nasıl olur diye sorarsınız. Vallahi haklısınız ama emir yüksek yerden geldi. Yargıç emir verince bizde doğru olmamasına karşın mecburen haciz işlemi başlattık demez mi? Ört ki ölem.

Yani yargıç yarın size gidin filanın evini başına yıkın adamı da bıçaklayın derse emir yüksek yerden geldi mecburen uygulayacağız sorusunu sorsam diyeceğim ama sormayacağım.

Detay Gazetesine geçtiğimiz gün eskiden kalma, yanlışlıkla tekrarlanan bir dava için celpname geldi. Detay Gazetesinin yeri K.Kaymaklı’da anayolun üstünde bir yerdir. Tebliğ Memuru celpnameyi Haspolat Sanayi adresinde bir iş yerine götürdü. İş yeri sahibi yahu burası Detay Gazetesi değil diye diretirken, tebliğ memuru biliyorum  ama Avukat adresi burası diye yazdı. Buraya bırakacağım diye diretmez mi?Alırsın almazsın tartışmasından sonra ben oraya atar bırakır giderim demez mi? Atarsan ve bu celpname adamın eline geçmez ve aleyhine karar çıkarsa ne olur sorusuna ise al sana ‘Paşam beni alakadar etmez cevabı. Ört ki ölem.

Bir yakınım İstanbul’a gitti. Cep telefonu ile ilgili kendisine tebliğ kağıdı geldi. Burada olmadığı için tebliğ kâğıdını alamadı ve mahkemeye de bilmediği için gidemedi. Derdest falan derken yargıç neden gelmedin diye sordu. Burada değildim efendimden sonra polisten giriş çıkış kağıdı alındı ve İstanbul’da olduğu ortaya çıktı. Yargıç tebliğdeki imza benim değil diyen yakınıma olsun mahkemeye gelecektin derken yakınımın yerine imzayı atanın kim olduğunu araştırmaya bile gerek duymadı. Eh buna da ört ki ölem.

Polisin 25 yılda ve 50 yaşında emeklilik hakkı ile ilgili çalışmalarına Savcılık olarak iki ayrı görüş vermesine ve birisine verilmesi gerekir, diğerine hayır yasaya aykırıdır verilmemesi gerekir demesine ne demeli. Müsaade buyurun da buna da örtk ki ölem diyeyim.

Alacak verecek davalarında bazı hakimlerin geç kutuya şu kadar ödeyeceksin yoksa atarım içeri demesini es geçtim.

Eeeeee Tacan Reynar’ın sanırım ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorsunuz. Birde kızacağına, Narin Şefik’in ne demek istediğimizi anlasa ve güven bunalımı sonrasında tumba olan tomofili düzeltse diyorum.