O günlerde doğan bebekler bu gün elli yaşını aşmış durumda. Gözlerini açtıkları anda, yeni geldikleri dünyada, kendilerini bekleyen badirelerden, kan, ölüm, korku, sıkıntı, yokluklardan bihaberdiler. Aralık ayının NOEL- hristiyanların en büyük dini bayramları- arifesinde, müslüman Kıbrıs Türk halkına kanlı , silahlı saldırıların başlatılacağını nerden bilebilirlerdi. Ama, o , acı, ızdırap, korku, ölüm , göç kokan günleri yaşayan ve şu anda çoğu bu diyarlardan, dünyamızdan göç edenler, canlarını, namus, şeref ve topraklarını korumak için savunmaya geçmişlerdi. Kıbrıs Cumhuriyetini gasbetmek ve Yunanistana ilhak etmek üzere, ada Türklerini yok etmek amaçlı Akritas planı uygulamaya konmuştu. 21 Aralık, 1963 Gecesi TahtElKala mahallesinde Zeki ile Cemaliye ilk kurbanları olmuştu, Rum polislerin ve EOKA mensuplarının. Ürkanlar, Adiller, Vasitler, Aniballer, de arkadan kurşunlananlar arasında.. Makariosun Türklere verdiği 13 maddelik ultimatomdan sonra öldürme, sindirme, ada Türklerini yok etme girişimi resmen başlatılmıştı. 22 Aralık sabahı Lise bahçesinde toplanan öğrencilerimizin üzerine açılan Rum ateşi de ikinci adım olmuştu. Zamanın Cumhurbaşkanmuavini Dr. Fazıl Küçük, Cumhurbaşkanı Makariosun sarayına koşmuş ve saldırıların durdurulması ricasında bulunmuştu. Heyhat !! Makarios, Yorgacis ve Rum liderler onu alaya sarmış, zeflemişi, küçük düşürmüş ve saraydan kovmuştu. Melun ultimatomdan ve esen rüzgardan şüphelenen bir avuç Türk mukavemetci akabinde, savunmaya geçmişti. Allah razı olsun ki , şüphelenen ve teyakkuzda bekleyen elemanlarımız vardı. Küçük Kaymaklıdan, Aspavadan, Arpalıktan, Ayvasıldan başlayan Rum saldırıları karşısında direnişe geçen TMT mensupları ve onlara yardım eden halkımız Rum boyunduruğu altına girmemek, topraklarını ve Kıbrıstaki Türk haklarını korumak için, ellerindeki bütün imkanlarla, inanılmaz bir karşılık vermişti.. Baftada, Limasolda da,Larnakada, Mağusada da... Garantör İngiltere ve Türkiye, Rum saldırılarını durdurmak planları hazırlarken, üçüncü Garantör ülke Yunanistan, ENOSİS peşinde olduklarından Rum saldırılarına destek veriyordu. Birleşmiş Milletler toplandı. Kıbrısa bir barış gücü gönderme kararı aldı. Ama, onlardan önce İngilizler, Kıbrısta Mason Dıxon isimli tel örgütlü barikat kurarak Rum saldırıları ile Türk direnişciler arasına girdi. Daha sonraları bu Mason Dixon Line, Green Line-Yeşil Hat olarak adanın her yanında Rumlarla Türkler arasında tampon bölge yarattı. 1964 de Çok uluslu BM barış Gücü, UNFICYP, adanın çarpışma bölgelerinde konuşlandırıldı. Ve bu,barış gücü dedikleri yarım asırdan fazladır Kıbrısımızdadır. Ne yaptı ? Nerede barışı sağladı? Kıbrıs Türkleri yoğun ateş altında öldürülerek toplu mezarlara gömülürken, köylerinden topraklarından göçe zorlanırken, gettolara esir edilirken, ambargolar altında ezilirken, Adaya Yunan orduları taşınırken, darbe kan, çatışma, Makariosun ve Kıbrıs Cumhuriyetinin canına okunurken..... UNFICYP ne yaptı ? Mansurada, Köfünyede yerli Kıbrıslı Türkler muhasara altına alınıp, katledilirken ne yaptı ? Veee, maalesef, altı aylık periyotlarla bu çok uluslu gücün görev süresi uzaltıldı, uzatılıyor. Turistmidirler ne.... Barışı , güveni mi sağladılar ? Yoksa Kıbrısın güzelliklerinin tadını mı çıkarttılar, çıkartıyorlar? 1974 de Türk silahlı kuvvetleri adaya müdahale etmeseydi, Kıbrıs Türklerini UNFICYP mi koruyacaktı ? Gaçiniz, güldürmeyiniz halkı ? 1963, 21 Aralıktan bu güne bu coğrafyada neler yaşandı neler...buraya sığdıramam. Allaha şükürler olsun ki yanıbaşımızda Türk ulusu, askeri ve hükümetleri vardır. Bir daha bu ülkede 21-23-25 aralıklar, Ayvasıllar, 8-9 Ağustos 1964 ler, 15 kasımlar, Erenköy, Geçitkale, Sonraları Dohni, Atlılar, Muratağa, Sandallar, katliamları yaşamamamız için, adada kalıcı, güvenli, işlerlikli, Türk garantili bir anlaşma oluncaya kadar sağlıklı politikalar üretelim, tedbiri elden bırakmayalım.