Demokrasi ile yönetilen ve etik kuralları içselleştirmiş ülkelerde politika yapmanın belli bedelleri vardır.
Örneğin ABD’de bir başkan adayının aday olabilmesi için, küçüklüğünden itibaren bütün hayatı sorgulanır ve en küçük bir şaibeye rastlanırsa aday olması mümkün olmaz.
Avrupa ülkelerinde en küçük şaibe, makamı ne olursa olsun savcılıkça araştırılır ve suçlu bulunursa mahkûm edilir, yani dokunulmazlıkları kürsü ile sınırlıdır,
Uzakdoğu ülkelerinin en gelişmiş demokrasisine sahip Japonya’da bir bakan, vekil veya başbakan, en küçük bir yolsuzluğa karışsa harakiri yapar (intihar eder, kendi kendini öldürür).
KKTC’de demokrasi ile yönetildiği söylenen bir ülke olmasına rağmen, bu geleneklerin ne kadar uygulandığına bakmak gerekir
Yolsuzluklar konusunda her gün haberler okuyoruz ve dillendiriyoruz. Hatta seçimlerde “hükümet olursak bunlardan hesap soracağımızı” dillendiriyoruz. Fakat seçimden sonra hükümete gelenler KKTC Meclisinde ellerinin altında, raflarda bekleyen Sayıştay raporlarının bir tekini ele alıp sonlandırmıyoruz.
KKTC’yi tanıtma fonunda her makama bütçe imkânı ile sağlanan paraları 40 yıldır kendi bireysel propagandalarını yapmak için kullanmaktadırlar. Bu paralarla KKTC’nin nesini tanıtmışlardır. Bizi tanıdığını söyleyen bir ülke var mıdır veya tanıdığını iddia edip bizimle futbol müsabakası yapan ülke var mıdır?
Üst makamların örtülü ödenekleri vardır, miktarlarını burada yazarsam vatandaşa ayıp olur. Bu makamların herhangi biri Sayıştay denetiminden muaf bu ödenekleri 40 yıldır nasıl harcadıklarını açıkladılar mı?
Yolsuzluktan yargılanan politikacılarımız (bir kişi var, fakat ismini ve nedenini açıklamak istemiyorum) var mı?
Tüm politikacılarımıza hırsızlık, yolsuzluk gibi yakıştırmalar yapmak istemiyorum,
Fakat ortada da kendilerinin söylediği bir gerçek var. Her seçim dönemi ağızlarında ciklet edip çiğnerler’’Bizi seçin hesap soracağız’’Hatta bir ara Ferdi bey kürsüden‘’Gara mercedeslerde dolaşanlardan hesap soracağız’’diye söylerken yer gök inlerdi.
Bu cevval hatibimiz iktidara geldi hatta Başbakan oldu.Bir tek gara mercedes’liye dokundu mu? Hiçbir yolsuzluk dosyasını meclise getirip yargıya intikal ettirdi mi?Sadece Gara Mercedes’ler gitti beyaz walksvagen’ler geldi herkes aklandı.Varsın ellerinin altında yüzlerce Sayıştay dosyası olsun.
Her gün basınımızda birçok imalı yolsuzluklar açıklanmaktadır. Ancak bunlar hiçbir muhatap tarafından cevaplamamaktadır.
Üstüne üstlük bir de siyasiler meydan okumaktadırlar.
Örneğin Serdar bey Mercedes alımları ile ilgili ara emri duruşmasında ‘’ İster ihaleyle, ister Bakanlar Kurulu kararı ile, ister Maliye Bakanı olarak bu kararı alabilirdik’’Yani özet şu:.
Nasılsa siz seçtiniz. Bir söz var elinizle ettiniz boynunuzla çekeceksiniz. Biz yaparız olur.
Yıllar sonra meclisimizden geçen en önemli yasa ‘’İyi idare yasası’’dır.Ne yazık ki bu yasa çıktıktan sonra da ne o zamanki hükümetler ve onlara bağlı daire ve kuruluşlar bu yasaya uymuş ne de halk.Halk aman benim yüzümden ailemin de düşmanı olurlar diye sineye çekmiş,ve ya hukuka gidecek boyuttan çekinmiştir(maddi nedenlerle)Sakın bunu abartıyor diye düşünmeyim benim bu konuda yeterince mağduriyetim vardır.
Kıbrıs görüşmelerinin devam ettiği ve çözüme yaklaşıldığı ifade edilmektedir. Çözüm içimizde ciddi sıkıntılar yaratacaktır.
Kesinlikle iç sorunlarımızı çözebilmenin en ciddi hamlesi ‘’Nereden buldun yasası’’nın çıkartılması ile mümkün olacaktır.Haksız alınan her şeyin sorgulanması ve yalan beyan verenlerin yargılanması gerekecektir.İTEM yasası ile tapu verilen kişilerin bu malları 3.ncü ülke vatandaşlarına satışlarına onay verenlerin da bu malların tazmininden sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Yani içimizde yılların biriktirdiği olumsuzluklar su yüzüne çıkacaktır hazırlıklı olun.
Bu hesap vermek zorunda kalacaklar ve en büyük çözüm karşıtı olacaklar ve perde gerisinden halkı milliyetçilik üzerinden kışkırtacaklar dır.
Deveye sormuşlar boynun neden eğri o da cevap vermiş nerem doğru.