KKTC diye isimlendirdiğimiz coğrafyada yapılanlar ile yaşananlara baktığımız zaman uuu banayiyamu demeyiz. Aman Allah’ım diyerek bir hayret nidasını büyük harfler ile de sarf etmeyiz. Ama keşke elim kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim demeyi ihmal etmeyiz.
Bu ülkede yasama ve yürütmeden sorumlu kim diye sorarsanız yalnız ben değil herhangi bir vatandaş size Meclisi Mebusan der. Yasaya uyup uyulmadığı Başsavcılık ve polis tarafından denetlenir. Uymayanlar Mahkeme önünde hesap vermeye davet edilir.
KKTC’nin çıkardığı yasalara uymaması ile büyük bir ün sahibi olan Meclis, bir yasa çıkartarak partisinden istifa eden vekillere efendiler başka bir partiye üye olamazsınız. Başkanlık yapamazsınız dedi. Demesine dedi de önce devletten gelmesi beklenen Adalet hayata geçirildi mi? Ha ha ha güldürmeyin.
Bunun cevabını zaten Başsavcılık verdi. Başsavcılık vermiş olduğu görüşte, 49/2015 Sayılı yasanın aksine, Meclis Kürsüsünden Bağımsız Milletvekili olmalarına rağmen, bir parti adına konuşan. Bir başka partinin MYK toplantılarına katılıp görüş verip icraatta bulunan. Parti kurma teşebbüsünde bulunan, Milletvekillerinin yasanın aksine icraatta bulunduklarını, bunun da yasaya aykırı olduğunu ve yapılmaması gerektiğini zaten belirtti.
Peki bu görüşü veren Başsavcılığın görüşüne bir süre Başbakanlık yapan ve şuanda Meclis Başkanı olan Sibel Siber ne yaptı? Bence bizim gibi andilla koyarak seyretti. Pardon bir şey yapmak için 27 Ocak, 2017 tarihli, MGS 0.00 14/01/ 17-121 sayılı yazı ile Başsavcılıktan görüş istedi. Başsavcılıkta verdiği görüşte yasama dönemi tamamlanıncaya kadar üzgünüm hiçbir partiye üye olamaz, yeni bir partinin kuruluşunda yer alamaz hele hele başkanlık hiç yapamaz Hatta hatta Meclis Kürsüsünden o parti adına bulunup konuşamaz dedi.
Bu görüşten sonra Meclisi Mebusan’ın başkanı Sibel Hanım ne yaptı derseniz söyleyelim. Teşbihte hata olmaz. Sibel Hanım camdaki ciğere bakıp kasabın bir parça ciğer kesip atmasını bekleyen ve teşekkür etmek için ayaklara sürünen ciğercinin kedisi gibi camdaki ciğere bakıp durdu. Sessiz kaldığı için teşekkür edilmesini bile bekledi
Peki, Mahkeme Başkanı ve Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Narin Şefik Hanım yasaların ırzına geçildiğini savcılığın bildirmesine karşı ne yaptı? O da artık Mecliste bu yasaların ırzına geçilmesi ile ilgili olarak herhalde, Mecliste fırtına çıksa, beni incitmeyen yılan bin yaşasın modunda bende yaprak oynamaz kanaati ile seyretmeyi tercih etti.
Peki, bu güne kadar takdir ile izlediğimiz ve avuçlarımız patlayıncaya kadar alkışladığımız değerli bir hukukçu olan bir başka kadın başkanımız Ombudsman Emine Dizdarlı yasaların ırzına geçilmesi sonrasında ne yaptı? Bence o da Adaletin küçüldüğü ülkelerde, büyük olanın artık suçlular olduğunu görmezden geldi. Adaletin hedef ve gayesinin eşitliği sağlamak olduğunu bir hukukçu olarak sanırım unuttu.
KKTC’nin 3 değerli kadın başkanı ile bizler daha düne kadar övünürken, bu yaşananlar sonrasında sanırım övünme limitlerimiz artık erozyona uğrayacak. Adalet olmadan düzenin olmayacağını, Adaletin kutup yıldızı gibi yerinde durduğunu ve geri kalan herşeyin onun etrafında dönmesi gerektiğini sanırım 3 değerli başkanımızın artık hatırlamaları gerektiği kanaatindeyim.
Bizlerin, birileri ile uğraştığımız yok. Mehmet Çakıcı benim akrabamdır. Hasan Taçoy değerli bir dostumdur. Partilerinden istifa eden diğer vekiller ile de herhangi bir sorun yaşamış değilim. Hatta Çakıcı’nın konuşmaları ve girişimleri ile siyasette ayrı bir renk olduğu düşüncesindeyim. Siyasette vizyonunun geniş olduğu kanaatindeyim de. Ancak partisinden istifa eden bir vekil olarak bir partiye başkan olması yasalara aykırı ise, bir diğer vekil bir başka partinin yetkili organlarında cirit atıyorsa, kimse kusura bakmasın ve bu noktadan sonra benden yasalar saygılı olmamı da beklemesin.