Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi, toplum sağlığıyla ilgili konularda büyük bir duyarlılıkla toplumu bilgilendirmeye ve çok merak edilen soruların cevaplanmasında aracılık etmeye devam ediyor. Son olarak Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi ve Genel Cerrah Prof. Dr. Ender Dulundu, DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Op. Dr. Didem Rıfkı’nın transplant haftası sebebiyle hazırlamış olduğu soruları yanıtladı. Karaciğer naklinde 10 yıllık sağ kalım oranının %70’lere, böbrekte ise canlı nakillerde beş yıl için %85, on yıl için ise %80 olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Dulundu, organ bağışı için herhangi bir yaş sınırının bulunmadığını kaydetti.
“Yaşayan Birinin Organını Almak Yanlış”
Hepatit B ve C’nin şeker ve tansiyon hastaları için verici olup olamayacağı üzerine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Dulundu, “Bu hasta grubuna marjinal donörler diyoruz. Eğer mevcut hastalıkları organı kullanılmayacak kadar hasara uğratmamış ise verici olabilirler. Buna genellikle kan tahlilleri veya ilgili organın biyopsi sonucuna göre karar verebilmekteyiz. Çok mecbur kalındığında kan veya doku uyumsuzluğu olan durumlarda da organ nakli yapılıyor. Ancak bu hastalarda başarı oranı normal hastalara göre anlamlı derecede daha düşük oluyor” dedi. Böbreğinin birini veren canlı donörde, diğer böbreğin vücudun tüm ihtiyaçlarına devam vermek durumunda olduğunu kaydeden Prof. Dr. Dulundu, “Burada en önemli risk mevcut tek böbreğin herhangi bir nedenle hastalanması durumunda kişinin bizzat kendisinin bir böbrek yetmezliğine girebilecek olmasıdır. Bu nedenle organ bağışının önemi daha çok ortaya çıkmaktadır. Zaten toprak olacak organları bağışlayıp, 8 cana katmak varken yaşayan birinin organını alıp onu riske sokmak normal koşullarda kabul edilebilir bir durum değildir” diye konuştu.
“Tüm İnsanlar Eşit Haklara Sahiptir”
Şeker hastalığının tıpkı kireçlenmiş bir su borusunda olduğu gibi damarlarda da darlığa neden olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Dulundu, “Bu nedenle şeker hastalarında nakil başarısı daha risklidir. Ancak şeker hastalarına nakil faydasız diyemeyiz. Tüm insanlar ırk, cinsiyet ve yaşa bakılmaksızın eşit haklara sahiptirler ve kadavra çıktığında koşulları uygun olan hasta bu haktan faydalanır” dedi. Karaciğer naklinde kullanılan organın nereden geldiği konusunda bilgi veren Prof. Dr. Dulundu, “Nakilde kullanılan karaciğerin iki kaynağı vardır. Birincisi beyin ölümü olup organları bağışlanmış kadavra, ikincisi ise hastanın dördüncü dereceye kadar akrabalarından gönüllü olmaları halinde karaciğerlerinin bir kısmının alınması ile sağlanır. Her hasta bireysel olarak değerlendirilir ve ona göre karar verilir. Genelleme yapmak bu nedenle doğru olmamakla beraber, şu durumlardan bir ya da birkaçına sahip olan hastalar, genellikle uygun bir karaciğer nakil adayı olarak kabul görmez: HIV enfeksiyonu, sistemik enfeksiyonun varlığı, hayatı tehdit eden ve sınırlayan hastalıkların mevcudiyeti (ileri derecede kalp, akciğer veya nörolojik hastalıklar), aktif alkol kullanımı veya madde bağımlılığı, kontrol altına alınamayacak kadar ileri psikiyatrik hastalıklar, nakil öncesi ve sonrası dönemde yapılması ve uyulması gereken kurallara uymasında sıkıntı olan hastalar ile yeterli aile ve sosyal desteğin olmaması” diye konuştu.
“6 Ay İçerisinde Normal Hayata Geri Dönülür”
Hastaların büyük çoğunluğunun, başarılı bir nakilden sonra altı ay ile bir yıl içerisinde normal düzenli hayatlarına geri döndüklerini vurgulayan Prof. Dr. Dulundu, “Sağlıklı kalmak için sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve verilen ilaçların düzenli ve eksiksiz kullanılması çok önemlidir. Karaciğer nakli yapılan hastaların %75’i nakilden sonra ortalama beş yıl yaşarlar. Bazı hastalarda nakil olmadan önce sahip oldukları karaciğer hastalığı tekrarlayabilir ve tekrar bir karaciğer nakli yapılmasına ihtiyaç duyabilirler. Karaciğer bağışı için canlı donör olma kriteri: Öncelikle aday kişi; hasta veya hastanın eşinin dördüncü dereceye kadar yakınlarından biri olmalıdır, sair kişiler etik kurul onayıyla verici olabilir.Karaciğerin bir kısmını vermek kişinin bundan sonraki yaşam süresini değiştirmez veya karaciğerde bir hastalık gelişmesi ihtimalini arttırmaz. Karaciğer kendini yenileme özelliğine sahiptir ve büyük bir kısım donörde 3-6 hafta arasında eski normal hacmine döner. Her türlü cerrahi enfeksiyon, kanama hatta ölüm de dahil risklere sahiptir. Canlı greft (canlıdan canlıya nakilde donör adayının bağışladığı karaciğer parçası) kullanılarak yapılan karaciğer nakillerinde rejeksiyon oranı kadavra nakillerine göre daha azdır. Sağ kalım oranları canlıdan canlıya yapılan nakillerde daha uzundur” şeklinde konuştu.