Buna göre Avrupa’daki gelişmiş ülkelerde çalışanların ekonomik yükleri, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere göre çok daha fazla.
Eğitim hayatımız boyunca hepimiz coğrafya dersimizde nüfus piramitlerini gördük. Ülkelerde vatandaşların yaş dağılımına göre şekillenen bu piramitler, gelişmiş ve gelişmemiş ülkeleri birbirinden ayırt eden önemli özelliklere sahipti. Örneğin “arı kovanı” olarak tanımlanan nüfus piramidi, nüfusun orta yaşlara yoğunlaştığını gösteriyordu ve bu grafik, gelişmiş ülkeleri betimliyordu.
Nüfus piramitlerinde de ayrıldığını gördüğümüz, 0 – 14 yaş arası ve 65 + yaş arası kişiler, toplumlarda ‘bağımlı nüfus’ olarak adlandırılıyor. Üretken olmayan bu kişilerin oranının azlığı, ülkedeki genel bağımlılık oranını da azaltarak çalışma çağı nüfusundaki yükü kaldırıyor. Peki, Avrupa ülkelerinde çalışma çağındaki kişilere en az yük binen, yaşlı (65 yaş üzeri) bağımlılık oranının en az olduğu ülkeler hangileri? Bu sorunun cevabı, Landgeist tarafından aşağıdaki grafikle verildi:
Avrupa İstatistik Kurumu’ndan alınan bilgilerle hazırlanan yukarıdaki grafik, Avrupa ülkelerindeki yaşlı bağımlılık oranını gösteriyor. Grafiğe göre bağımlılık oranının en yüksek olduğu ülkelerin başında İtalya yer alıyor. İtalya, 15-64 yaş aralığındaki yetişkin nüfusta her kişi 100 için %36,4 oranında yaşlı bağımlılık oranına sahip. İtalya’nın ardından bu oranın en yüksek olduğu ülkelerse şu şekilde:
- İtalya - %36,4
- Finlandiya - %36
- Yunanistan - %35,1
Yaşlı bağımlılık oranının en düşük olduğu ilk üç ülke arasındaysa Türkiye yer alıyor. Bu oranın en düşük olduğu ülkeler şu şekilde:
- Kosova - %13,2
- Türkiye - %13,4
- Moldova - %17,4
Yaşlı bağımlılık oranı, üretken nüfus üzerindeki ekonomik yükü tanımlamakta kullanılıyor. Düşük bağımlılık oranı, bağımlı nüfusu destekleyebilecek yeterli sayıda çalışan olduğu anlamına geliyor. Yüksek oransa çalışan insanlar üzerinde daha fazla finansal stres ve olası siyasi istikrarsızlığı gösteriyor. Yüksek oran, aynı zamanda sağlık hizmetleri üzerindeki yükün de fazla olduğu anlamına geliyor.
Doğurganlığı artırma ve özellikle genç çalışma çağındaki insanların göç etmesine izin verme stratejileri, bağımlılık oranlarını düşürmenin formülleri arasında yer alıyor. Öte yandan otomasyon yoluyla gelecekte yaşanacak iş azalmaları, bu stratejinin ne kadar etkin olabileceğini de değiştirebilme potansiyeline sahip.
Yaşlı bağımlılık oranının fazla olduğu ülkeler, yukarıdaki verilerde de görülebildiği üzere doğum oranının düşük, orta yaşlı insanların yoğun olduğu gelişmiş ülkelerden oluşuyor.
Avrupa İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye’de yaşlı bağımlılık oranı, 2009 yılında %10,2’ydi. Fakat ölüm ve doğum hızındaki azalmalar, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 0-14 yaş grubunun azalmasına, 65+ yaş grubunun çoğalmasına neden oldu.
webtekno.