Yaşlılık Depresyonu Nedir? Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Psikiyatri Uzmanı Dr. Tuba Erdoğan konu hakkında bilgiler verdi

Üzüntü, keder, elem ve  mutsuzluk gibi duygular çoğu insan için kabul edilmesi zor yaşantı halleridir. Ancak yaşamın doğasında olan ve hatta normal olan olumlu duygular gibi olumsuz duyguların da yaşanması gerektiğidir. 

Bu gibi duygular uzun süreli, yoğun şiddetli ve kişinin yaşamını sosyal ilişkiler ve iş yaşamında bozulmalar ile etkilediğinde depresyon tanısı olabileceği akılda tutulmalıdır.  

Depresyon her yaşta görülebilmesine karşın, en sık 25-45 yaş aralığında görülmektedir. Yaşlılık dediğimiz kavramı Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş üzeri olarak tanımlamış olsa da 65-74 yaş arası ‘geç yetişkinlik’, 75-84 yaş arası ‘yaşlılık’, 84 yaş ve üzeri ‘ileri yaşlılık’ olarak belirtilmektedir. 

Gelişim ve insan yaşamının sürelerinin günümüzde uzadığı da göz önüne alındığında, özellikle bu dönemin insan psikolojisinde önemli bir yere sahip olduğunu görmekteyiz. 

Emeklilik, yeni bir yaşamsal düzene ayak uydurma ve belli bir değişim sürecine giren kişilerin ise bu süreçte zorlanmaları durumunda zaman zaman depresyon ortaya çıkmaktadır.  

Kişinin o zamana kadarki yaşamını muhakeme edip, geriye dönüp baktığı bu süreçte pişmanlık, suçluluk veya diğer olumsuz düşüncelerle yüzleşmesi bu belirtilerin oluşmasında etken olabileceğini söyleyebiliriz. Benzer şekilde ölümle yüzleşme korkuları veya buna yönelik kaygılar da önemli bir unsurdur. 

Bilinmesi gereken bunun yaşlılık hali olmadığı ve aslında belki de yaşamın en kendine yönelik ve doyumla yaşanabileceği bir dönem olduğudur.  

Bizler yaşamın her döneminde sürekli değişim ve gelişme potansiyeline sahip varlıklar olduğumuzu ve olan veya olmakta olan yaşamsal olayları ne kadar kabul edersek daha verimli ve kaliteli bir hayat yaşarız.  

Unutulmaması gereken ise bazı durumların tek başına çözülüp geçmeyeceği ve bununla ilgili yardım almanın da güçsüzlük veya yetersizlik olmadığıdır.