CTP içerisindeki keşmekeş devam ederken bu kez Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK) ile ilgili önemli bir gelişmenin haberi geldi. Benimde 8.5 yılımın geçtiği ve çok şeye tanık olduğum bu kurum içerisinde yaşanan kaos, anlaşılan yeni bir aşamaya taşınıyor. Üstelik akıl sır erdiremediğim, yangından mal kaçırırcasına, giderayak diyebileceğimiz şekilde kurumun müdürünün işine son verilmeye çalışılması kabul edilir bir şey değil. Hükümetin 1 aydan daha kısa ömrü kaldı. Başbakan ve ayni zamanda CTP’nin Genel Başkanı için yol göründü. Aslında “Takke düştü kel göründü” demek bu aşamada çok daha doğru olacak. Yani kin, öfke ve rant düşüncesi, yandaş zihniyeti işte böyle zamanlarda ortaya çıkıyor. İsmet Akim’in görevden alınabileceği ifade edilmişti ilk. Üstelik Akim’e yakın kaynaklardan gelmişti bu haberler. Ardından benzer bir operasyonun Mete Tümerkan için devreye sokulduğunu gördük. BRT’de bu görevden alma girişimi için neden hükümetin son ayı beklendi? Tümerkan’ın yerine kim getirilecek acaba? Sırada hangi müsteşar var? Başbakanlık bünyesinde yeni atama veya görevden almalar olacak mı? Maaşına zam yapılacak veya müşavir yapılacak birileri var mı? Elbette var… Peki, “Emek en yüce değerdir” diyenlerin ne farkı kaldı UBP’den? *** Dün, en koyusundan CTP’li bir arkadaşımla bir araya geldim. BRT’de neler oluyor diye sorduğumda “Özkan yapamadıklarını, değiştiremediklerini, cesaret edemediği şeyleri giderken yapıyor” dedi gülerek. Üstelik başbakanın, maçın uzatmalarını kendince en verimli şekilde kullanmaya çalıştığını ve kaybedeceği her şeyi kaybettiği için, partililerin, halkın veya diğer güçlerin yargılamalarından endişe duymayacağını belirtti dostum. Özkan Yorgancıoğlu’nun her türlü kararı verebileceğini de söyledi. BRT’de bu güne kadar birçok müdür ile beraber çalıştım. Hatta çok başarısız müdürleri de gördüm. Kurumu, yayıncılığı, insan ilişkilerini hiç bilmeyen yöneticiler de atandı BRT müdürü olarak. Ortak kaygı tümünde ayniydi “siyaseti en iyi şekilde devlet yayın kurumunda kullanmak” gayesi güdülüyordu atamalarda. Ancak Tümerkan’ın gelişinde bu kurumda artık değişimin yaşanabileceğini düşündüm. Mete ile birlikte, kurumu, tembellikleri, kişisel çıkarları ve hassasiyetleri bilen bir kişinin, yürütebileceği savaşların da daha kolay bertaraf edilebileceğini düşündüm. Oysa kavgalar yaşandı yine. Hatta arkadaşım dediğim bir çok kişi bizzat yürüttü bu savaşı. Son dönemde teknolojiyi daha iyi kullanabilen, altyapısı gelişmiş bir BRT var karşımızda. Ancak kurum içerisindeki iktidar kavgaları maalesef kurumun gelişmesine olanak sağlamadı. Sağlayamayacakta. İnanın yeni gelecek olan hükümet bu değişikliği yapacak olsa yadırgamayacağım yaşananları. “Böyle gelmiş, böyle gider” deyip siyasi karar şeklinde yorumlayacaktım. Ancak bu durumda ortada duran manzaranın daha net görülmesi, yaklaşımın tamamen abesle iştigal olduğunu görmemiz gerek.