Yıllar önceydi.
Lefke Gazi Lisesinde bir olay olmuştu.
Dışardan gelen bir grup genç, okulun içine girmiş, nöbetçi öğretmenler dışarı çıkarmak isterken de kavga çıkmıştı.
Gençlerden birisi öğretmene saldırmış, öğretmen geriye hamle yapınca da dirseği arkadaki çocuğun burnuna çarpmış, burnu kırılmıştı.
Gençler, okula izinsiz girmelerinin yanı sıra bir de kavga çıkarmışlardı ancak “ Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali, “ darp edildik” gerekçesiyle ilk şikayeti de onlar yapmıştı.
Tabi sonrasında öğretmenler de şikayetçi oldu ve davaları bir yıldan fazla sürdü.
O dönem Orta eğitim sendikasında yöneticilik yaptığım için her duruşmaya gitmiştim.
Samimi söylüyorum, her gidişim, içimi yaraladı.
Öğretmenler ve öğrenciler, hem davacı, hem davalı.
Hem sanık sandalyesine oturuyorlar, hem tanık sandalyesine.
Bu durum, toplumda öğretmenin de öğrencinin de itibarını zedelediği gibi, öğretmenleri her hangi bir olaya müdahale etmekten sakınır duruma da getirdi.
Zira siz bir öğretmen olarak çocuklarınızı, okulunuza gelen yabancılardan korumaya kalkıyorsunuz ve bunu yaptığınız için hem darp ediliyorsunuz hem de sanık sandalyesine oturtuluyorsunuz.
Niçin kendinizi riske atasınız ki?
Çoğu öğretmen atmadı da, her hangi bir olay karşısında polis çağırdı.
Peki şimdi ne olacak?
Polisler de darp edilmeye başlandı.
Hem de darp edildikleriyle de kalmayıp, darp edenler tarafından, “darp edildik” gerekçesiyle şikayet de edildiler.
Yani tıpkı Lefke’deki olay gibi “Yavuz hırsız ev sahibini bastırmaya” çalıştı.
Gerçi o dönemin yargıçları da hakimleri de, savcısı da gayet duyarlı davrandı.
Bu olayda, öğretmen ve öğrencilerin itibarlarının zedelenmemesine mümkün mertebe özen gösterdiler.
Sonuçta Ağır cezaya giden olay uzlaşmayla sonuçlandı.
Ama yine de öğretmenlerde tedirginlik, toplumda da itibarsızlaştırma söylemleri devam etti.
Peki şimdi ne olacak?
Eğer polisi dar edip bir de “darp edildiklerini” söyleyenler yarın kefaletle serbest kalırsa ne olacak?
Polis dövmeye kalkanlara ya da toplumda şiddet eğilimi olanlara caydırıcı bir durum olacak mı?
Tabiri caizse “canı sıkılan” polis darp etmeye kalkmayacak mı?
Ya da polisler herhangi bir olaya müdahale ederken tedirgin olmayacak mı?
3 -5 çapulcu bir araya geldiğinde tek başına olan bir polis, müdahale etme cesaretini gösterecek mi?
Hepsinden öte, toplum, polisin kendisini koruyabileceğine inanç gösterip, kendisini güvende hissedebilecek mi?
Polise olan güven kaybolursa, tacizden tecavüze, hırsızlıktan darp etmeye kadar bir çok suçun önüne geçilebilecek mi?
Evet, her ne kadar polis teşkilatının içerisinde yanlış yapılanmaların olduğuna ve bazı çürük elmaların bulunduğuna inansam da, hem adalet hem de bu toplum polisine sahip çıkıp korumalıdır.
Mutlaka ki, hukuk en doğru kararı verecektir ancak umuyorum ki, bu hassasiyeti dikkate alarak , bu zorbaları kefaletle bırakmazlar.
Zira bu dava, hem bir camianın itibarı , hem de halkın kendini güvende hissetmesi bakımından, diğer darp davalarından çok daha önemli.
Verilecek kararın sonucunda ya bu toplum polisine, polis de kendi gücüne güvenecek ve bu bir çok şeyin değişebileceğine örnek olacak, ya da bu halk her şeyden ümidini kesip, kendi başının çaresine bakacak.
Kendi adaletini kendisi sağlamaya kalkarak başka adaletsizlikler yaratacak.