Sıcak hava akımının etkisinde eriyip gidiyoruz. Üstelik gündem de oldukça sıcak bir hale büründü. Bir yandan hükümet programı ve CTP ile UBP’nin aşkı, diğer yandan Kıbrıs Müzakere sürecindeki hareketlilik “ne oluyoruz? ” dedirtircesine bizimle buluşuyor. Havada çözüm kokusu mu var? Heyecanlanmamız için çok mu erken? Biz yine cesur, inançlı, umutlu olmalı mıyız? Diye düşünüyorum. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Temsilcisi Eide Jetlag yaşıyor mu diye de kendime soruyorum. 8-10 saatlik uçuşlar, coğrafik farklar First Class uçuş olsa da yine Jetlag etkisi hiç kuşkusuz bir realite. Oysa Eide’nin açıklamalarını yansıta Rum Basını havada referandum kokusu olduğunu gayet güçlü şekilde zikretmeye başladı. Kıbrıslı Türkler biraz daha temkinli yaklaşıyor açıklamalara. Galiba yavaş yavaş CTP-UBP hükümetine ben bile inanmaya başlıyorum. Üstelik yılsonuna varmayacağını düşündüğüm bu hükümetin ana çıkış noktası “müzakere sürecindeki ivme” ifade ediliyor. 2 sınır kapısını dahi açmakta zorlanan bu iki toplum çözüme ulaşmada ciddi yol kat edebilir mi? Galiba istikrar, inanç, dış dünyanın desteği ile siyasi irade ile olabilir. 2003 yılı ile 2015 yılını karşılaştırdığımda artık çok daha olabilitesi yüksek bir barış atmosferi var. Güven yaratıcı önlemlerin ilerleyen günlerde farklı aktiviteler ile kendisini göstereceğine de inanıyorum. Kısa bir süre sonra hayat duracak. Kimi arasanız ulaşamayacaksınız. Devlet daireleri daha da yavaşlayacak. Meclis’te 1-2 komite dışında ses kesilecek. Ne iktidar, ne de muhalefet ortada olacak. Hatta Kıbrıs müzakere süreci bile 40 derece yaz güneşinde mola diyecek. *** Hafta sonu tatili başladı. Kendinize bu yaz mevsiminde fırsat verin. Karpuzun, babutsanın, ayranın tadına varın. Hatta rakı balık için tam zamanı denilebilecek bir dönemdeyiz. Ülkenin dört bir yanında kültür sanat aktiviteleri var. Konserlerin davetleri sürekli ofise gelirken, katılamadığım bu etkinlikler için kendimi hayıflıyorum. Oysa bu yazın, tadına varmak gerek. Serin Lefkoşa akşamlarında bu sene nedense sinekler benimle barışık değil. Oysa geçtiğimiz yılları düşündüğümde, sokağa çıkmaya korktuğum, gerek sinek, gerekse pis kokulardan tiksindiğim o yaz akşamları yaşanmıyor bu yaz günlerinde. Ben evimin balkonuna çıkmak, Kitaplarımı okumak özleminde, kendime ve aileme daha fazla imkan tanımam gerektiğini düşünerek, imdaaat diyorum. Siz de “dünyayı kurtaramayacağınızı” fark edin. Mola zamanı geldi. İzne çıkamasanız da yaz gecelerini daha keyifli geçirin. ***** ÖDÜLLÜ FOTOĞRAFLAR