Yazar emirzade UKÜ’de Kıbrıs Türk Tiyatrosu’nu anlattı

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi “Kıbrıs Türk Tiyatrosu’nda Tarihsellik ve Geleneksellik” konulu bir konferans düzenledi. Konferansa konuşmacı olarak araştırmacı-yazar Sevil Emirzade katıldı. Emirzade konferansta Kıbrıslı Türkler’in arşivlere girip, tarihsel gerçekleri araştırıp, oyunlaştırması gerektiğini ifade etti.

Kendi hayatında tiyatro ve şiirin çok ayrı bir yeri olduğunu kaydeden Kıbrıslı Türk araştırmacı yazar Sevil Emirzade,  her zaman bir alışkanlığı olduğunu ve çalıştığı alanlarda hep en iyiyi yapmak için çaba sarfettiğini aktardı. Babasının bir Türkçe sevdalısı olduğuna vurgu yapan Emirzade, “Öğretmen babam Türkçe’yi o kadar çok seviyordu ki, beni hep güzel ve düzgün Türkçe konuşmaya teşvik ederdi. En ufak hatamda bile beni düzeltir, bana doğrusunu söylerdi.”diye konuştu. Sürekli kendisini geliştirmeyi sevdiğini aktaran Sevil Emirzade, Kıbrıslı Türkler’in birçoğunun 1974 olayları öncesini bilmediğini fark ettiğini ve kendisini bu alanda bir şeyler yapmak zorunda hissettiğini söyledi. Sevil Emirzade öğrenmenin yaşı olmadığını ve kendisinin 58 yaşında üniversiteye girerek, yükseköğrenimini tamamladığını kaydetti.

“Türkiye ve Kıbrıs’ta tiyatro çok geç başladı”

Daha sonra konu başlığı olan Kıbrıs Türk tiyatrosundan söz eden Emirzade, “Tiyatro eserleri insan odaklıdır. İnsanların yaşamını yansıtır, seyircilere iyiyi-kötüyü yansıtır ve mesaj verir.” dedi. Dünya tiyatrosunun geçmişten bugüne olan gelişim sürecinden söz eden Emirzade, “Dünyada tiyatro bu kadar gelişirken ne yazdık ki tiyatro Türkiye’de 2 bin 350 yıl, Kıbrıs’ta da 2 bin 400 yıl sonra başladı.” dedi. Türkler’in tarih boyunca göçebe hayatı yaşadıklarını ifade eden Sevil Emirzade, Türkler’in daha çok geleneksel Türk oyunlarıyla daha çok ilgilendiğini ve bu sebeple tiyatronun geç başladığını kaydetti.

İngilizlerin ‘Sıkı Yönetim’ ilan ettiği dönem

Kurtuluş Savaşı ile birlikte Kıbrıs’ta, Türkiye’de yazılmış oyunların oynanmaya başladığına vurgu yapan Sevil Emirzade, temel konuların Kemalizm ve Türkçülük olduğunun altını çizdi. Bu dönemin ardından Kıbrıs’ı o dönem elinde bulunduran İngilizlerin ‘Sıkı Yönetim’ ilan ettiklerini anımsatan Emirzade, “İngilizler bu dönemde yazılı herşeye sansür uyguladı. Bu baskıdan dolayı özgürce oyun yazmak çok zordu.”dedi. 1950’li yıllarda İngilizler ile Rumlar’ın çatıştığını ve bu sıcak çatışmaların adada tiyatroyu ve sanatı kötü yönde etkilediğini belirten Sevil Emirzade, oyunların az da olsa moral ve eğlence amacıyla oynandığını ve halk arasında büyük coşku yarattığını vurguladı.

“Kıbrıslı Türkler adadaki zenginliğin bilincinde olmalı”

Kıbrıs’ın 9 bin yıllık bir mazisi olduğunu belirten Sevil Emirzade, “Bu ada birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Bu medeniyetlerin her birinin bıraktığı kültürel kalıntılar buradaki mevcut kültürü oluşturmaktadır.”dedi. Kıbrıs’ta sinema, tiyatro ve kitaplara konu olacak çok fazla yaşanmış olayın olduğunu belirten Emirzade, Kıbrıslı Türkler’in bu zenginliğin bilincinde olması gerektiğini ve herkesin sanatın tüm dallarına sahip çıkmakla mükellef olduğunu vurguladı.

“En büyük sorun yaşanan olayları yazmamak ve belgelememek”

Sevil Emirzade, tarihsel bir oyun yazmanın sorumluluğunun çok büyük olduğunu ifade ederek, amacın sadece tarihi bilmek olmadığını, milli bünyenin canlandırılmasının da düşünülmesi gerektiğini söyledi. Kıbrıslı Türkler’in arşivlere girip tarihsel gerçekleri oyunlaştırması gerektiğinin de altını çizen Emirzade, “Kıbrıslı Türkler’in en büyük sorunu yaşanan olayları yazmamak ve belgelememektir.”diye konuştu.

Kıbrıs’taki kültürel ve geleneksel zenginliğin unutulmaması için tiyatro sahnesinin mutlaka kullanılması gerektiğini vurgulayan araştırmacı yazar Sevil Emirzade, “Geleneklerimizin yaşatılması gerek. Halkın ruhunun derinliklerine dalmak bir sorumluluktur. Bugün yaşanan sıkıntılar ancak geçmişte yaşadıklarımızı bilerek çözülebilir.”dedi.