Partimizin Cumhurbaşkanının görev süresinin uzatılmasına yönelik açmış olduğu dava Anayasa Mahkemesi
tarafından görüşülmüş ve oy çokluğu ile “YDP’nin bu davayı açamayacağına” hükmedilerek, dava ret edilmiştir.
Oysa 2004 yılında benzer bir davada aynı Anayasa Mahkemesi, UBP’nin açtığı davayı oy birliği ile kabul etmişti.
Yargı tarihinde ender görülen bu karar değişikliği, elbette ki hukuk camiasında ve kamuoyunda tartışılacaktır.
Partimiz bu davayı açarken, 2004 yılında benzer bir olayda UBP’nin Anayasa Mahkemesine açmış olduğu O
davadan ve o günkü Anayasa Mahkemesinin içtihadından hareket etmişti. O tarihte Anayasa Mahkemesi
Meclis Kararlarının tamamının dava edilebileceğine hükmetmişti.
Karara olumlu oy veren yargıçların gerekçelerinde 2004 yılındaki Anayasa Mahkemesinin o kararı verirken,
Kurucu Meclis ve Anayasa Komitesinin tutanaklarını okumadığını iddia etmesi de çok ilginç, ilginç olduğu kadar
o günkü mahkemeyi de töhmet altında bırakan bir vakıadır. Bu karardan sonra Anayasa Mahkemesinin bundan
önceki içtihadı kararları da tartışılır hale gelmiştir. Artık hiçbir avukat Anayasa Mahkemesinin bundan önceki
içtihadı kararlarına güvenerek yorum yapamayacak ve dava açamayacaktır. Çünkü bundan sonra Anayasa
Mahkemeleri, olgular ve bulgular değişmeden değişik gerekçelerle bir önceki mahkemenin kararını rahatlıkla
iptal edebilecektir.
YDP olarak biz kamuoyunda oluşan; “ Bu karar siyasi bir karardır. Davalı ve davacının kimliği üzerinden karar
verilmiştir” fikrine katılmıyoruz. Anayasa Mahkemesinin saygın üyelerinin böylesi bir tavır içinde bu kararı
verdiklerine de inanmıyoruz. Herkesi bu karara saygılı olmaya, bu kararı daha fazla tartışmamaya,
taraftarlarımızı da 11 Ekim tarihindeki seçimlere odaklanmaya davet ediyoruz.