Arap Yarımadası'nın en fakir ülkesi Yemen, 2015'e büyük bir siyasi krizle girdi. Ülkenin kuzeyindeki Şii Husi hareketi Eylül 2014'te başlayan ayaklanmasının sonucunda Ocak ayında başkent Sana'yı ele geçirdi.
Ev hapsine alınan Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi ise 21 Şubat'ta ülkenin güneyindeki Aden kentine kaçarak daha önce verdiği istifasını geri çekti ve "Görevimin başındayım" dedi.
Şimdi ülkede rakip Sana ve Aden yönetimlerinin yanı sıra oldukça güçlü bir El Kaide varlığı var. Ancak son olarak başkent Sana'da iki camiye gerçekleştirilen ve 100'e yakın kişinin ölümüne neden olan saldırıları da Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) üstlendi.
Husiler kim?
Yemen'de yaşanan son krizi anlamaya çalışmak için öncelikle krizi tetikleyen Şii Husi hareketinin ne istediğine bakmak gerekiyor.
Şii mezhebinin Zeydi kolundan olan Husi aşireti, ismini 2004'te ilk isyanı başlatan Hüseyin Bedrettin El Husi'den alıyor.
25 milyonluk Yemen nüfusunun yaklaşık yüzde 30'unu oluşturan Husilerin lideri, 2004 yılında dönemin lideri Ali Abdullah Salih'e karşı ayaklanmıştı.
Aynı yıl Yemen askeri birliklerinin operasyonunda öldürülen Hüseyin Bedrettin El Husi'nin yerini kardeşi Abdül Malik El Husi aldı.
Husi hareketi, 2011'de Arap Baharı ayaklanmaları ile devrilen Salih'in yerini alan Abdurabbu Mansur Hadi'ye de karşı çıktı.
Ülke yönetiminde daha fazla söz sahibi olmak isteyen Husiler, Yemen'i 6 bölgeye ayırmayı öngören anayasa tasarısını reddederek, kendilerine daha fazla söz hakkı doğruacak olan iki bölgeli yapıya geçiş çağrısı yapıyordu.
2014'ün son aylarında Husilerin ayaklanması hızla büyüdü ve başkent Sana'ya kadar ulaştı.
Devlet Başkanı Hadi'yi 'Batı yanlısı Amerikan piyonu' olmakla suçlayarak görevden aldıklarını ilan eden Husiler, parlamentoyu da feshedip bir 'Devrim Komitesi' kurdu.
Husiler başkent Sana'nın kontrolünü tamamen ele geçirmiş durumda.
Ancak şu ana kadar uluslararası anlamda Husi hükümeti tanınmış değil.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ülkenin meşru hükümetinin Abdurabbu Mansur Hadi yönetimi olduğunu söylüyor.
Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği üyeleri dahil çok sayıda ülke Yemen'in başkenti Sana'daki büyükelçiliklerini kapattı.
Halk desteği var mı?
Husilerin temsil ettiği kesim nüfusun yarısından az. Ülkedeki Sünni çoğunluk, Şii Husi hareketine kuşkuyla yaklaşıyor.
Husilerin başkenti ele geçirmesini protesto etmek isteyenlere ise Husi milisleri izin vermiyor.
Geçtiğimiz hafta Pazar günü ülkenin batısındaki Ibb kentinde düzenlenen Husi karşıtı protestoyu milisler göstericilerin üzerine ateş açarak dağıttı.
Olay sırasında bazı protestocuların Husi milisler tarafından alıkonulduğu da belirtildi.
Husi karşıtı gösteriler, milisler tarafından şiddet kullanılarak bastırılıyor.
Aden'deki Devlet Başkanı Hadi ne yapacak?
Ülkenin güneyindeki liman şehri Aden'e kaçan Devlet Başkanı Abdurabbu Mansur Hadi, Sana'da ev hapsinde tutulurken, Ocak ayında açıkladığı istifasını bir ay sonra geri çekti.
Hadi, Husilerle müzakereye hazır olduğunu, ancak öncelikle hâlâ Sana'da ev hapsinde tutulan başbakan ile diğer bakanların serbest bırakılması gerektiğini söylüyor.
Aden'deki Devlet Başkanı Abdurrabu Mansur Hadi, Husilerle görüşmeler için önce Sana'da ev hapsinde tutulan hükümet üyelerinin serbest bıorakılmasını istiyor.
Şu ana kadar Husilerden gelen sinyaller ise müzakerelerin başlayabileceği izlenimini vermiyor.
Geçtiğimiz hafta Husi hareketinin lideri Abdül Malik El Husi, ülkenin güneyinde yeni bir harekât başlatma kararı aldı.
Başkent Sana'da da çatışmalar devam ediyor. Husi milisleri geçtiğimiz hafta Sana'daki özel harekat ve sahil güvenlik üslerine saldırarak ele geçirdi.
Reuters haber ajansı çıkan çatışmalarda en az 10 kişinin öldüğü bilgisini geçti.
El Kaide ne kadar büyük bir tehdit?
Washington, El Kaide örgütünün en tehlikeli yapılanmasının Yemen'de olduğunu düşünüyor.
Husilerin son ayaklanmasından önce de Arap Yarımadası'ndaki El Kaide olarak bilinen Yemen El Kaide'si bölgede çok sayıda kişinin ölümüne neden olan saldırılar düzenliyordu.
Ancak ülkenin büyük bir siyasi karmaşanın içine düşmesi ve devlet sisteminin çökme noktasına gelmesiyle El Kaide'nin Yemen'de daha da güçlenebileceği endişeleri var.
Washington Post gazetesinde geçtiğimiz hafta yer alan bir analizde Husilere karşı olan Sünnilerin de El Kaide'ye destek vermeye başladığı belirtildi.
Yemen'deki El Kaide yapılanması son karışıklıktan önce de Husi hareketine karşı eylemler düzenliyordu. Örgüt militanları geçen yıl 14 askeri Husi olduğu iddiasıyla başlarını keserek öldürmüştü.
El Kaide, Husilerin Devlet Başkanı Hadi karşıtı protestoları sırasında da başkent Sana’da intihar saldırısı düzenlenmiş ve 47 Husi'yi öldürmüştü.
Gruplar dış güçlerden destek alıyor mu?
Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz, Birleşmiş Milletleri Husilere karşı harekete geçmeye çağırdı.
Husi hareketi her ne kadar kendisini Şii mezhebi üzerinden tanımlamaktan kaçınsa da, oluşumun İran'ın desteğini aldığı iddiaları oldukça yaygın.
Yemen'in komşusu Suudi Arabistan'ın ise ülkedeki Sünni hareketi desteklediği iddia ediliyor.
İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'tan Peter Salisbury, Yemen'i ele aldığı bir makalede "Bölgesel etkisini artırmak için birbiriyle rekabet eden İran ile Suudi Arabistan'ın bu yarışı, iki ülkenin çatışan karşıt grupları desteklemesine yol açıyor. Buna Yemen'deki durum da dahil" yorumunu yapıyor.
Hem İran, hem de Suudi Arabistan ise Yemen'deki gelişmelere doğrudan müdahale ettikleri iddialarını reddediyor.
Yemen'in geleceği ne olacak?
Husilerin başkent Sana'yı ele geçirmesiyle birlikte 2011'de Körfez İşbirliği Komitesi tarafından hazırlanan altı bölgeli Yemen planı neredeyse tamamen çökmüş oldu.
Şimdiyse ülkenin ikiye bölünebileceği endişeleri var.
Avrupa Parlamentosu geçen hafta yayınladığı bir Yemen raporunda, tarafların bir an önce görüşmelere başlayarak bir geçiş hükümeti kurmaları çağrısı yaptı.
Washington Post gazetesine bir makale kaleme alan 'Yemen'de bölgesel politikalar ve isyanlar' kitabının yazarı Stephen Day, ülkenin geleceğini görebilmek için geçmişine odaklanılması gerektiği belirtiliyor:
"Binlerce yıllık Yemen tarihi, çok sayıda yerel gücün ülkenin farklı farklı bölgelerini yönettiğini gösteriyor. Devlet Başkanı Hadi bugüne kadar 6 bölgeli Yemen önerisini benimsemişti. Ancak güneydeki siyasi liderler bu plandan desteğini çekince, işler çıkmaza girdi. Ülkedeki çok seslilik yüzünden Husilerin de bir noktada federal yapıyı benimsemeleri gerekecek."
BBC için bir makale kaleme alan Richmond Üniversitesi Profesörü Sheila Carapico ise "Yemen krizinin aktörlerinin hiçbirisi ülkeyi tek başlarına kontrol edemeyeceklerini biliyor. Hâlâ ufak da olsa bir Ulusal Diyalog Hükümeti için umut ışığı var" diyor.
Ancak tüm bu iktidar mücadelesine şimdi de Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) dahil olmuş gibi gözüküyor. Başkent Sana'da Husilerin gittiği iki camiye düzenlenen ve 100'e yakın kişinin ölümüne yol açan saldırıları IŞİD üstlendi.
Bu saldırı IŞİD'in Yemen'de gerçekleştirdiği ilk büyük çaplı eylem olarak da kayda geçmiş durumda.