Yaşamın diyalektiğinde öyle olaylar vardır ki; İsteseniz de meydana gelişini ve sonuçlarını değiştirmeniz olası değildir! Hiçbir bilim adamı horozdan tavuk elde edemez örneğin… Veya hiç kimse bu güne kadar, kimlerin çocuğu olarak doğmak isteyebileceğini seçememiştir. Durduk yerde şöyle bir düşünceye kapılabilirsiniz: Örneğin, “- Ben niye Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu veya kızı olarak dünyaya gelmedim?”diye üzülebilirsiniz! Yaratan Yüce Tanrı, sizi de yaratırken niye çok zengin ve muteber bir şahsiyetin çocuğu olarak yaratmadı? Niçin sizi de paraya pula, mala mülke boğmadı? Sizi ekenler günahkar mıydılar ki; yaşamınız bir maden ocağının çöküntüleri arasında son bulur! Düşen asansörün içinde parçalanıp ölen niye bir başkası değil de sizsiniz? Düşen uçağı kaçıran birisi, neden uçağa geç kalmıştır? Tesadüfler diyalektiğin mi, yoksa kaderin bir tezahürü mü? Bütün bunları düşünmeniz ve “ niçin, neden, nasıl olur” sorularını sormanız ve onlara mantıklı yanıt aramanız kadar doğal olan bir şey yoktur da… … beyninizi meşgul eden bunca soruya yanıt bulunduğu zaman; dünyanın mı, uzayın mı yoksa tümden Tanrıya mal edilen “ takdiri ilahilerin, fıtratların, kaderciliğin” sonu mu gelir, bilemiyorum! Şu tespit; bana göre geçerli olandır. Siz nasıl yorumlarsınız, bilemem: “- Her türlü kadercilik, fıtrat, batıl inanç bilimsel gerçeğin bittiği yerde başlar!” Dünyanın düz değil de yuvarlak olduğu, güneşin ve kendi ekseni etrafında döndüğü ispatlanınca, o güne kadarki yanlış ve yanlış olduğu kadar yıkıcı, yok edici olan batıl inanış son buldu. Gülünç hale geldi! Amerika’yı Müslümanların keşfettiği söylenebilir! “- Türkçe o kadar fakir bir dildir ki, felsefe yapmak, mantık yürütmek mümkün değildir “ denebilir! Veya; “- O uçağın düşmesi Yüce Allah’ın takdiridir “ derseniz, sizi kınamam! Türk klasik musikisinin o tatlı nağmeleri arasında; çalgılı, rakılı felekten bir gece için bir araya gelen üniformaları tozlu, uykusuz ve savaş yorgunu iki asker için “ iki ayyaş “ dediyseniz, aslında siz de ne kadar yanlış konuştuğunuzu anlamış olmalısınız… “- Dünya yuvarlak değil “ diyebilir misiniz? Birileri çıkıp “- Ağaçtaki elmayı havaya doğru değil de yere doğru çeken gücün, yer çekimi değil şeytanın gücüdür” derse… … bilime inanan insanlar olarak, bunu söyleyenin tımarhane kaçkını olduğu yorumunu yaparsınız! Soru şu? Dilimizin söylediğini kulağımız ne zaman duymaz?