Yeşilçam Sinemaları…

Kıvanç BUHARA

Bir yerde; Karmaşa, Kargaşa, Kavga, itişme, kakışma ve kalkışma varsa… Kaos yani; Bakın, araştırın, inceleyin göreceksiniz ki, öyle bir yerde… … adaletten, eşitlikten, insan haklarından eser yok! Ne var peki? İşsizlik, fakirlik, rezillik! Sonuç… Hırsızlık, şaklabanlık, üçkâğıtçılık, kolay köşe dönmecilik, uyuşturucu batağı ve daha bir sürü bu toplumun alışık olmadığı, görmediği, bilmediği Yeşil Çam sinemaları… İşte size çok kolay bir soru: “ -Ne zaman başladı bütün bu açık hava tiyatroları!!?” *** Bu toplum,1974’ten önce zulmü gördü, aşağılandı, dayak yedi, öldürüldü; toplu mezarlara gömüldü… Rumlarla birlikte yaşadığı köylerden sürüldü! Kendi yurdunda göçmen oldu! Bütün bunlara rağmen, hırsız olmadı, soysuz olmadı, namussuz olmadı! Konuştuğu Kıbrıs Türkçesinde taciz, tecavüz, üç kağıt, kırışma, kırıştırma, voli vurma, malı götürme ve buna benzer bir sürü sözcük yoktu… Ya o dilimize giren ve günlük konuşmalarımızda kullandığımız sövgü dolu küfürler! Her iki cümlesinden biri; Anamızın, bacımızın, avradımızın tüm deliklerine koyan, ondan çıkarıp ötekine sokan, nereden gelip nereye gittiği belli olmayan, terbiyeden nasibini almamışların bu toplumda yarattıkları ahlaki yıkım… *** Ve en acı, en dayanılmaz, en kahredici olan nedir, bilir misiniz? Kıbrıs Türklerini bu yıkımdan, bu kültür erozyonundan koruması gereken makamlar, bu gericiliğe çanak tutmakta… Ve üzülerek belirtmeliyim ki; “ – Beni sokmayan yılan, bir melektir!” anlayışı, tüm kurumlarımıza yerleşmiştir, ne yazık ki… *** Yaşamı boyu asalak olan, başkalarının kanını emerek geçinen… Yediği ekmeğin, içtiği suyun, yaktığı elektriğin parasını ödemeyen, sağda solda bedava otlanan, yaşadığı yerin esnaflarını dolandıran… Kısacası, bu ülkeye zararından başka hiçbir katma değeri olmayan bu tipler, eylemlerinden dolayı haklı görüldükleri sürece, bu erozyon katlanarak devam edecek! Bu dönüşümün sonuçlarına itiraz etmez, katlanırsak eğer… Sonuçta, zaten giderek sayıları azalmakta olan Kıbrıslı Türklerin kökü kuruyacak, bir toplum tarihten silinip gidecek! İstenen bu mudur? 1974’ten sonra, Kıbrıs’ın kuzeyinde planlanan bu mu? Toplu olarak, Suriyeli göçmenler gibi, AB’nin kapılarına dayanacağımız günler yakındır… AB, Kıbrıs Rum tarafını ayrı olarak üyeliğe kabul etmesinin ceremesini çekecektir elbet!