YETMEZ…

Arif Alasya

Genç bir yargıcımızın istifası ile ilgili paylaşımlarını dikkatle okudum.
Çeşitli yayın organlarında bu istifa ile ilgili yapılan yorumları da ilgi ile izlemekteyim.
Basında yer alan ifadelere da bakılırsa bu istifanın altında Afrika gazetesi ve Meclis çatısına çıkanlar aleyhine açılan davaların yargıcı olması.
İlginç olan bu yargıcımızın facebook sayfasında yaptığı açıklamaların içeriği.
Birinci açıklaması;
"Her son yeni bir başlangıçtır.sadece zamanında nokta koymayı bilmek gerek.bu gün itibariyle yargıçlık görevimden istifa etmiş bulunuyorum.şahsım adına içinde yaşadığımız mrvcut kurulu düzende be göreve devam etmenin hiçbir anlam ve önemi yok.yazcak,konuşacak,paylaşacak çok şey birikti.yeni başlangıçlarda görüşmek dileğiyle…’’
İkinci açıklaması:
"Tüm yaşanan olaylardan önce geçtiğimiz yıl Kasım ayında almış olduğum karar gereği bugün meslekte son günüm.
Bu sürede güzel dileklerde bulunan tüm arkadaşlara çok teşekkürler.
Kurulu düzen dediğimiz şeyi sadece Yargı erki olarak algılamaya çalışanlar yanılıyorlar.
Açık açık söyleyelim anlamayanlar anlasın:
Kıbrıs’ın kuzeyindeki tüm kurulu düzen!
Yazacağız...’’
İlk açıklamasında ‘’ Şahsım adına içinde yaşadığımız mrvcut kurulu düzende be göreve devam etmenin hiçbir anlam ve önemi yok.’’derken kendisinin da bu düzenin bir parçası olduğunu önceleri kabul ettiğini göstermektedir.
İstifa tek taraflı bir uygulamadır gerekçesini da çoğucu olarak değil bireysel yaşanmışlardan hareketle gerekçelendirmesi gerekir. Yani gerekçeleri net olmalıdır. Sıradan görev yapan birisi değildir .Onu oraya atayan kuruma karşı sorumlulukları vardır.
İstifa etmeden önce bu kuruma yaptığı şikayet veya şikayetler var mıdır? Yaptığı bu şikayetlere ne cevap almıştır. Kurulu bu düzen eğer bir baskı düzeni ise bu baskıyı bu kurum mu yoksa başkaları mı yapmaktadır? Maalesef istifasında bunları gündeme getirmeden bir yargıca yakıştırmayacağım içi boş bir karar üretmiştir. Sonradan içini doldurmak başlangış noktasındaki etkiyi yaratamaz çünkü sıradan birinin yaptığı açıklamalar olur.
İkinci paylaşımı daha da enteresan:
"Tüm yaşanan olaylardan önce geçtiğimiz yıl Kasım ayında almış olduğum karar gereği bugün meslekte son günüm."
Yedi ay önce zaten istifa kararı almış. O zaman niye istifa etmedi? Kariyerine yurt dışında devam kararı almış zaten. Yedi ay önce istifasına karar aldıracak kadar ters giden neler olmuştur. İstifa dilekçesinde bunlara yer vermiş midir?
Bu yargıcımızın yegane söylediği yıllardır ben ve benim gibilerin söyleyip yazdığı ‘’Kıbrıs’ın Kuzeyindeki tüm kurulu düzen!’’
Kurulu bu düzeni bilmeyen mi var.
Anayasamızda bile açık ve net ifadesi var.
Anayasamızın geçici 10.ncu maddesi açık ve nettir. Savaş hali devam ettiğ sürece ülkenin yöntimi GKK’na bağlıdır.
Bunu bırakın değiştirmek bunun değişimini Meclise bile sunamayız. Sadece değiştireceğiz diye dilimizle söyleriz o kadar.
Yargıcımızın iddiaları net değildir. Kendisi şikayetci olduğu bu düzenin yargı noktasında bekçiliğini yapmıştır. Toplumda onun bahsettiği bu düzenden memnun olanlar hep çoğunlukta olmuşlardır.
Bu güne kadar yapılan seçimlerde düzenin bekçilerinin aldıkları oylar hep %90’ın üzerinde olmuştur.
Düzeni değiştireceğiz söylemi hep Anayasanın geçici 10’nuncu maddesini kaldıracağız söylemi gibi havada kalmıştır. Yargının da bu düzenin bir parçası olduğu yatsınamaz.Bu güne kadar Sayıştay ve Ombudsman raporları ile yargılanan kaç dosya vardır. Doğrudan yargılanmanın önünü kimler tıkamaktadır.Kendime ait bir davada Leyhime hazırlanan bir Sayıştay raporunu Meclisten onayı olmadığı için kullanamadım gerçeği da zamanında yüzüme atılan en büyük şamardı.
Bu istifa eden yargıcımız bu benim yazdıklarımın dışında açıklama yapacaksa derhal yapsın. Şimdiki noktada hem kurumunu hem de meslektaşlarını büyük töhmet altında bırakmaktadır.
Bizler bizim yazdıklarımız ve söylediklerimizin dışında açıklamalar yapmanı bekliyoruz.Bu kadarı yetmez…