Sözcü isimli gazeteden Emin Çölaşan adındaki yazar, yazısının konusuna Kıbrıs'ı kattı. Bu kez 1974'teki milli mücadele dönemlerini, Türkiye'nin şimdiki durumuya karşılaştırdı...
İşte o yazı:
"Şehit sayısı Kıbrıs’ı geçerken
Sevgili okuyucularım, Kıbrıs'ı ve 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı'nı irdeleyen ilginç bir kitabı okuyorum.
Yazarı Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ.
“Unutulan Ada Kıbrıs.” (Kırmızıkedi Yayıncılık.)
İlker Paşa kitabında Kıbrıs harekatında verdiğimiz şehit sayısını da, şehitlerin tek tek isimleriyle birlikte açıklamış.
Kendi adıma söylüyorum, bu rakamları bugüne kadar böylesine net bir biçimde veren ikinci bir belgeye rastlamamıştım.
Sanırım bu bilgi ve belgeleri Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde toparlamış ve çok iyi etmiş.
O halde en doğru kaynak olarak görülmesi gerekir.
* * *
Aşağıdaki rakamları kitaptan aynen veriyorum. Sözü sonra başka bir konuya getireceğim.
Şehit sayısı özellikle harekatın ilk birkaç gününde çok yoğun… Rum direnişini aşmakta epeyce zorlanıyoruz.
Tablo şöyle:
Karacılarda 411 şehit.
Jandarmada 13 şehit.
Deniz piyadelerinde 13 şehit.
Havacılarda 5 şehit.
Kara savaşlarında toplam şehit sayımız 442.
* * *
Ancak iş bu kadarla bitmiyor. Bir de harekatın ilk günü olan 20 Temmuz'da kendi uçaklarımız tarafından Yunan savaş gemisi zannedilip yanlışlıkla bombalanan ve batırılan Kocatepe muhribi var.
Başbuğ bu sayıyı da açıklıyor. Kocatepe'de 55 şehidimiz Akdeniz'in sularına gömülmüş.
Böylece 20 Temmuz 1974 sabahı günün ilk saatlerinde başlayıp 14 Ağustos'ta sona eren savaşta toplam şehit sayımız 497 oluyor.
Şehitler arasında albaylardan erlere kadar her rütbe ve kesimden askerler var.
* * *
Şimdi bir de madalyonun öbür yüzüne bakalım…
Dünya liderimiz sayın ve muhterem Recep Tayyip büyüğümüz geçtiğimiz 28 Mart günü Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmada şöyle demişti:
“PKK'ya karşı operasyonların başlatıldığı geçen yılın temmuz ayından bu yana 215'i asker, 133'ü polis ve 7'si korucu olmak üzere toplam şehit sayısı 355'tir.”
Onun bu sözlerinden sonra da işler durulmadı.
Her gün ülkenin dört bir yanında şehit cenazeleri kaldırılıyor.
* * *
Şimdi bir düşünün:
Kıbrıs Barış Harekatı'nda savaşıyor, Türkiye'nin kanayan bir yarasına neşter vurup Kıbrıs'ın belli bölümlerini ele geçiriyor ve orada kendi devletinizi kuruyorsunuz.
Toplam şehit sayısı 497…
* * *
Öbür yanda ise iktidar olarak şımarttığınız bir terör örgütü ile vuruşuyorsunuz…
Arada nice olaylar olmuş.
Habur rezaleti yaşanmış, örgütle Oslo pazarlıkları yapılmış, Dolmabahçe mutabakatları imzalanmış, MİT Müsteşarı bile İmralı'daki Apo'nun ayağına defalarca gidip ricacı olmuş…
Güneydoğu'da devletin bütün operasyonları Ankara'dan verilen emirler doğrultusunda hükümetin badem bıyıklı valileri tarafından durdurulmuş, asker ve polis köşesine çekilmiş, PKK il ve ilçeleri resmen işgal edip hendekler kazmış, karargâhlar kurmuş…
Kısacası örgüt şımartılmış, hükümet tarafından bilerek güçlendirilmiş.
Bunların hesabı bir gün elbette sorulacaktır.
* * *
Evet, Kıbrıs'ın yarıya yakınını 497 şehit karşılığında ele geçirdik.
Öbür yanda ise geçtiğimiz temmuz ayından bu yana Güneydoğu'da asker, polis ve korucu olarak şehit sayımız dün ve önceki günkü dört şehidi de kattığımızda 482 oldu.
Umarım yanılırım ama eli kulağındadır, bu rakam en geç üç hafta sonra Kıbrıs şehitlerinin sayısını geçmiş olacak.
* * *
Ülkemizi bu duruma getiren iki şahıs şimdi kendi dertlerine düşmüş durumda. Biri görevden alıyor, diğeri tasfiye ediliyor…
Perdenin arkasında hiç bilmediğimiz ve anlamadığımız şeyler olmuş, aralarına kara kedi girmiş falan filan…
Aynen cemaatle olduğu gibi!
Görevden alanın keyfi gıcır. Başkanlık amacına adım adım yaklaşmanın mutluluğunu yaşıyor.
Görevden alınan ise hemen
kapağı Konya'ya atıp cuma namazı kılıyor, Ankara'da taksi duraklarına uğrayıp şirinlik gösterileri yapıyor, derdine oralarda çare arıyor!
Bilanço derseniz vahim…
Bir yanda Temmuz 2015'ten bu yana toprağa verdiğimiz 482 Güneydoğu şehidi! Ana baba kuzuları…
Öbür yanda ise beylerin siyaset kavgası…
Ayıptır be, ayıptır."