Yüz yüze geldiğim zaman bir çok kez CTP’de farklı düşünen ve karşılıklı sorun yaşayan bireylere sordum.
Anlaşamadığınız ya da mutabık kalmadığınız sorunlarınız nelerdir, hangi düşüncelerinizde farklılıklar var diye!
Aldığım cevap hep CTP’de sorun yok oldu.
Ya da bu konularda konuşmak istemiyorum yanıtı..
Ama CTP’de sorunlar vardı ve hep devam etti kişisel bazda.
Bu tabi ki zamanla gruplar oluşmasını da sağladı.
Taraflar ortaya çıktı parti içerisinde.
Bu sorunlar konuşulmadığı ve halının altına süpürüldüğü için de bugün durum daha da karmaşık hale geldi.
Öteleye öteleye CTP’yi içten içe yiyip bitiren bir virüse dönüştü.
Geçtiğimiz hafta Mağusa’da CTP ilçe kongresi yapıldı.
Bu kongre öncesi sıkıntılar olduğu basına zaten yansımıştı.
Taraflar bir birlerine karşı gardlarını almışlardı.
Çeşitli iddialar da ortaya atılmıştı.
Parti üst yönetimi bir ara yol bulmaya yönelik çabalar ortaya koysa da bunda pek başarılı olamamıştı.
Velhasıl sonrası adaylardan birisi olan eski milletvekili Ali Gulle bu yarıştan çekilmiş ve tek aday olarak eski Mağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp ilçe başkanı olmuştu.
Bu kongreyi protesto etmek amacıyla toplantıya katılmayan milletvekilleri olduğu haberlerini ertesi günkü gazetelerden okuduk.
Niye katılmadılar?
Neden katılmadılar?
Bu soruların bana göre bu saatten sonra cevap bulup bulmaması çok da önemli değil.
Önemli olan Oktay Kayalp’a karşı cephe oluşturan bu siyasetçilerin bundan sonra ne yapacaklarıdır?
Zira bunun akabinde CTP geçmiş dönemlerde olduğu gibi zararlar görebilir.
Yani konu kişisel kulvardan çıkıp partisel bir zemine taşınır.
Zarar gören CTP’nin kurumsal kimliği olur.
Kişisel hesaplaşmaların faturası en ağır şekilde CTP’ye çıkar.
Nitekim bu konuda önceden yaşanmışlıklar var.
O halde bu sorunun sürdürülmesi mümkün değil.
Zira kişisel bir hesaplaşmanın tarafları birbirlerine karşı tavır alırken bu CTP’ye büyük zararlar veriyor.
Bu çok açık bir tespit.
İşte tam da bu noktada CTP Genel Başkanlığına tek aday olarak üzerinde mutabık kalınan Tufan Erhürman’a büyük bir sorumluluk düşüyor.
Zira bu şekilde kaptanlığını üstleneceği bir gemiyi idare etmesi çok kolay olmayacaktır.
Taraflar kamuoyu önünde didişmek zorunda değil elbet.
Fakat CTP kendi içinde sorunlarını tartışıp belli bir noktaya taşıyabilecek siyasi kültürü içinde barındıran bir partidir.
Bu zeminde kimin ne sorunu varsa ortaya koymalı.
Konuşmalı, tartışmalı.
Hesaplar kesilmelidir.
Ve bir noktada karar kılınmalıdır.
Katti ve kesin olarak.
Ha CTP için bu süreç sancılı geçebilir.
Belki kopmalar da yaşanabilir.
Ve/fakat ne olursa olsun ortaya çıkacak sonuçta CTP koyduğu hedeflere doğru yol alırken ve siyaset üretirken sadece önüne bakacak.
Durup da arkasını toplayarak zaman kaybedip hedefinden uzaklaşmayacak.
Rotası net olacak.
Sonuç olarak en basit anlatımla, CTP şu anki mevcut parti içi kişisel çatışmalardan kurtulmak zorundadır.
Bunun için de öncelikle parti içinde böylesi bir sorunun varlığını kabul etmek durumundadır.
Ötelemeden, geçiştirmeden, sorun yok kandırmacasına düşmeden.
Aksi takdirde bu şekilde yeni bir yola çıkılmayacağını herkesin idrak etmesi gerekir.
Zira yine yeniden CTP diyebilmenin başka da bir yolu yoktur.