YKP; yeni bir dünya, yeni bir Kıbrıs, başka türlü bir siyasi anlayışın mümkün olduğuna inananları, sokakta olan biz “ötekilerin” yanına çağırıyor!
Bütün algıların karıştığı, söylenenlerin anlamsızlaştığı, kelimelerin pratiğe dökülmediği, reklamın iyisinin kötüsünün fark etmediği ve bu anlayışın örgütlere de yansıdığı bir dönemden geçmekteyiz. Dışımızdaki siyasi partiler seçim için tavırlarını belirlediler. Şimdi YKP’nin seçimlerdeki duruşunu bir kez daha anlatma zamanı…
Söylemeye devam ediyoruz: YKP, her seçimi kendi koşulları içinde değerlendirerek kararlar üretir.
İçinde yaşadığı toplumun ve dünya üstündeki bütün yaşamların daha eşite, daha özgüre, daha adaletliye doğru evrilmesini temel amaç olarak gören YKP, siyasi çalışmayı ve örgütlenmeyi yeni bir dünyaya ve yeni bir Kıbrıs’a ulaşabilmek için bir araç olarak görür. YKP seçimlere girer veya girmez, temel söylemi bu karara bağlı olarak değişmez. YKP, herhangi bir seçime aday göstererek katılmayı da boykotu da rejimi deşifre etmek ve alternatifler üretmek için birer araç olarak kullanır. Partinin ve toplumsal muhalefetin örgütlenme ve mücadele kapasitesi, halkın beklentileri, yerel ve genel siyasi gelişmeler gibi somut faktörler YKP’nin seçimlerde aday gösterip göstermeme, seçim ittifaklarına dâhil olup olmama kararlarını şekillendirir.
YKP, deniz aşırı sömürge mantığıyla TC’den dayatılan, siyasal İslam ve neoliberalizm ile şekillendirilmiş sosyo-ekonominin temel konularında birbirlerinin benzeri bir konuma gelmiş/getirilmiş siyasal partilerin geçmiş pratikleri de göz önüne aldığında, önemli kısmının isteseler de yapısal bir fark yaratamayacağı, bunun yanında gönüllü veya gönülsüz TC’nin yerel alt yönetiminin dayatmalarını büyük oranda hayata geçirecekleri tespitini yapmaktadır.
Bize sıkça “seçimlerde aday göstererek katılmak için neden işbirliği yapmadınız?” diye sorulmaktadır. Yeniden konunun altını net olarak çizmek isteriz eylem ve söylem birlikteliği olmayan, tabandan destek bulmayan birlikteliklerin istenen hedeflere varması mümkün değildir.
Ersin Tatar’ın kayyum atanması sürecine her ne kadar seçim denmiş olsa da, bu süreç bugün itibarı ile genel bir durumu anlatmaktadır. AKP ve MHP militanları nasıl ki köy köy gezip oy topladılarsa, şimdi de, an itibariyle “seçim” çalışması yapmaktadırlar, sahadaki MHP’lileri görmez misiniz? Bir önceki “seçimin” üzerinden daha bir yıl geçmedi ama vatandaşlık yazımı hızla devam etti, seçim sonucunu etkileyecek oranda son bir yılda bile ciddi sayıda seçmen yazıldı. Bir önceki seçimde MHP milletvekili tarafından ziyaret edilen, söz dinleyen belediyelere son bir yılda Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi yani eski yardım heyeti tarafından ne kadar mali katkı sağlandı farkında mıyız? TİKA kimlere yardımlar yapıyor? Dini kurumlar, cemaatler, vakıflar kimler için çalışıyor farkında mıyız? Geçen seçim bittiği günden beri denizaşırı merkezlerde yapılanların farkında mıyız? Evet 1974’ten bugüne TC her seçim sürecinde taraf oldu ama bu kez yalnız taraf değil, AKP, MHP olarak seçimlerin içindedirler, yoksa siz seçilmediği halde atanan UBP Parti Meclisi üyesi AKP kadın kolları başkanını hala duymadınız mı? Yoksa otel önünde fotoğraflanan Tatar’ın seçim ekibi ile çalışan AKP’lileri de mi unuttunuz? Gerçekten seçim mi olacak yoksa hazırlananı onaya mı sunacaklar?
Bu şartlar altında YKP, 23 Ocak’taki erken seçime aday göstererek katılma sebebi bulamamıştır. İçinde olduğumuz işgal koşullarında, sistem içi alternatifler üreten, fetih ve asimilasyon politikalarını mutlak değiştirilmesi gereken temel sorunlar olarak görmeyen karizmatik liderlerin, ve de eylem ve değiştirme kabiliyeti sıfıra yaklaştırılmış siyasi yapıların çare olacağına inancımız yoktur. YKP, seçim telaşında olanların kalabalıkta seslerinin bastırılacağı bir ortamda dışarda durmanın, sesini duyurmada daha faydalı olacağı düşüncesindedir.
YKP, bugünkü mevcut durumda, kimseye hayırlı olmayacak bu seçimlere “hayır” denmesini, böylesi bir alternatif-sizlikte sistem içi alternatiflerden bir kopuş olarak düşünmektedir. Sınırlandırılmış, etki alanı daraltılmış böylesi bir temsili sistemin reddinin örgütlenmesi ve ”bu kişiler beni temsil etmiyorlar” çağrısı yapılması, ilk etapta yalnızca bir karşı duruştur. YKP, bu karşı duruşun, taban inisiyatifleri yaratılarak, emek, toplumsal cinsiyet eşitliği, ekoloji, anti-militarizm gibi alanlarda toplumsal muhalefet hareketlerini güçlendirilerek alternatif üreten bir sürece dönüştürülmesi gerektiği bilincindedir.
YKP, pratiğiyle emek, barış, ekoloji, toplumsal cinsiyet eşitliği, anti-militarist ilkeler temelinde yaşamı savunmak için diğer siyasi partiler tarafından atılacak adımları destekleyeceğinin, onlarla yan yana gelmeye devam edeceğinin garantisini verir ve tam da bu sebeple umudun adresinin bu anlayış olduğunun altını çizer. YKP, umudu kırılanları ve alternatif arayanları bu anlayışta birleşmeye çağırır. “Her cephede direniş” ilkesiyle bu düşüncede olanları boykot cephesinde direnmeye çağırır.
Yeni Kıbrıs Partisi olarak, yeni bir dünya, yeni bir Kıbrıs, başka türlü bir siyasi anlayışın mümkün olduğuna inananları, her zaman sokakta olan biz “ötekilerin” yanına çağırırız!!!