Yükseköğretim, Planlama, Denetleme, Akreditasyon, Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Akile Büke, KKTC yükseköğretiminin ambargoları yıktığını ve KKTC’nin tanıtımında yıllarca ulaşılamayan bir tanınırlık sağladığını belirterek, yükseköğretim alanı ve YÖDAK’ın “bilinçli veya bilinçsizce” yıpratılmaya çalışıldığını belirtti.
Hakkında mesaisiyle ilgili ortaya atılan iddiaları yanıtlayan Büke, yasal olan izin süresini doldurmadığı gibi fazla mesaileri da sayıldığında vereceği değil alacağı izin bulunduğunu, bunun küçük bir hesaplamayla ortaya çıkabileceğini kaydetti.
Büke şöyle dedi: “KKTC’de bir devlet memuruna 30 gün yıllık izin 15 gün mazeret izni, 21 gün rapor, 21 gün kurul raporu olmak üzere 87 gün izin hakkı verilmiştir. 2017 yılı için 113.5, 2018 yılı için ise 118 gün hafta sonu ve tatil olduğu göz önüne alındığında 2017 yılında tüm haklarını kullanan bir devlet memuru 200.5, 2018 yılında ise 205 gün izin kullanabilirdi. Ben yasal olan bu izin süresini doldurmadığım gibi fazla mesailerim sayıldığında iki yıldır vereceğim değil alacağım izin bulunduğu küçük bir hesaplama ile ortaya çıkabilir. Bu suçlamaların ve saldırıların ne amaçla yapıldığı aslında çok iyi bilinmekte olup bu konuda desteklerini esirgemeyen herkese teşekkürlerimi sunarım” dedi.
Prof. Dr. Akile Büke, KKTC yükseköğretiminin 140’a yakın ülkeden 100 binin üzerinde öğrenci ve 40’a yakın ülkeden öğretim üyesi ile uluslararası ortak programları ile 138’in üzerinde akreditasyonu ile dünya sıralamasına giren ve girmeye çalışan üniversiteleri ile uluslararası rekabet ettiği bir alan konumunda olduğunu kaydetti.
Büke, “KKTC yükseköğretim alanı içten ve dıştan, bilinçli veya bilinçsizce sürekli olarak yıpratılmaya çalışılmaktadır. Yükseköğretim büyük bir rant alanı haline geldiğinden benzer ve farklı nedenler ile aynı zamanda YÖDAK yıpratılmaya ve iş yapamaz duruma getirilmeye çalışılmaktadır” dedi.
YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Akile Büke yazılı açıklama yaparak, göreve geldiği 2017 yılından bu yana yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi, hakkındaki iddiaları yanıtladı.
Büke, göreve geldiğinde aylardır toplantı yapamamış olan YÖDAK’ın bünyesinde bugüne kadar bizzat kendisinin başkanlığında 242 toplantı (düzenli gruplar ile yapılmayan toplantılar ve resmi görüşmeler bu sayıya dahil değil) gerçekleştirildiğini ve belirtilen görevlerin tamamlandığını kaydetti.
“BAKAN OLMAK İSTEDİĞİM İFADELERİ ASILSIZ”
Yoğun çalışmaları devam ederken, şahsı ile ilişkilendirilerek gerçek dışı ve anlamsız senaryolar yazıldığını ve yazılmakta olduğunu anlatan Büke şöyle devam etti:
“Bakan olmak istediğim gibi asılsız ifadelerden, benim (kurul ile birlikte) hazırladığım YÖDAK Faaliyet Raporu’nun beni yalanladığı ve web sayfasından kaldırıldığı (ki hiç kaldırılmamıştır) gibi basit suçlamalardan, soyadı benzerliği olan ağır suçluların eşimin akrabası olarak lanse edilmesine kadar şahsıma ve aileme atılmamış iftira kalmamıştır.
YÖDAK ve diğer kurumlara ait belgeler çarpıtılarak olumsuz algı yaratacak şekilde yorumlanmaktadır. Kurul kararını tebliğ ettiğim resmi yazılar (üzerinde toplantı karar numarası bulunmasına rağmen) benim şahsi ve keyfi aldığım kararlar olarak lanse edilmiştir. Benim yurt dışı görevlendirmelerim ve ailemin yanında geçirdiğim tüm günler sayılarak sanki görevimi ihmal ediyorum algısı yaratılmaya çalışılmıştır. Çocuklarım, ailem İstanbul’dadır. Cumhurbaşkanımız bana YÖDAK Başkanlığı görevini tevdi ettiği sırada yaşamımı ailemle birlikte Türkiye’de sürdürmekteydim. Bir Kıbrıslı Türk olarak, YÖDAK Başkanlığı gibi akademik yaşamımla ve kariyerimle doğrudan ilişkili ve onurlu bir görevle, ülkeme olan borcumu ödeme ve hizmet etme şansı doğduğunda ailemin bölünmesi pahasına bunu kabul ettim. Eşim ve çocuklarım iş ve eğitim yaşamlarını halen Türkiye’de sürdürmektedirler. Benimse göreve başlamadan önce Sayın Cumhurbaşkanımızdan da aldığım müsaade çerçevesinde aile bütünlüğüm açısından her hafta Türkiye’ye gidiş gelişim olmaktadır. Bu gidiş gelişlerimin masrafları (uçak biletleri ve Türkiye’de havaalanı gidiş gelişleri) tarafımdan karşılanmaktadır”
Yapılan mesnetsiz saldırılar içerisinde muhaceret giriş çıkışları ile ilgili spekülasyonun ısrarcı bir şekilde devam ettirildiğini kaydeden Büke, 12 Şubat’ta yaptığı açıklama ve açılan davalara rağmen saldırıların devam etmesi üzerine bu konuda yeniden açıklama yapma gereği hissettiğini ifade etti.
Büke, 2017 yılı fazla mesailerinin 64 güne, 2018 yılı fazla mesailerinin ise 86 güne denk geldiğini belirterek, gidiş gelişlerinin Cumhurbaşkanı’nın bilgisinde olduğunu, yasanın kendisine verdiği izin hakkı dışında kullandığı iznin olmadığını ifade etti.
Büke, “ KKTC’de bir devlet memuruna 30 gün yıllık izin 15 gün mazeret izni, 21 gün rapor, 21 gün kurul raporu olmak üzere 87 gün izin hakkı verilmiştir. 2017 yılı için 113.5, 2018 yılı için ise 118 gün hafta sonu ve tatil olduğu göz önüne alındığında 2017 yılında tüm haklarını kullanan bir devlet memuru 200.5, 2018 yılında ise 205 gün izin kullanabilirdi. Ben yasal olan bu izin süresini doldurmadığım gibi fazla mesailerim sayıldığında iki yıldır vereceğim değil alacağım izin bulunduğu küçük bir hesaplama ile ortaya çıkabilir. Bu suçlamaların ve saldırıların ne amaçla yapıldığı aslında çok iyi bilinmekte olup bu konuda desteklerini esirgemeyen herkese teşekkürlerimi sunarım” dedi.
“242 toplantının tamamına benim başkanlık ettiğim göz önüne alındığında toplantıların hazırlıkları ve tamamlanan ve sürmekte olan işler değerlendirildiğinde aşırı mesainin de ötesinde, gece gündüz çalışma yapmadan yukarıda sıralanan ve faaliyet raporunda açıklanan işlerin tamamlanmasının mümkün olamayacağı açıktır” diyen Büke, yıllar sonra ülkesine hizmet etmek amacı ile kabul etmiş olduğu bu görevi ailesinden ve çocuklarından uzak, maddi manevi fedakârlık ve insan üstü bir gayretle yerine getirmeye çalışırken, teşekkür beklememekle birlikte muhatap bırakıldığı olayların kendisini üzdüğünü kaydetti.