Yöneticilik yaptığım yıllar sonrasında eğitim ve danışmanlık işine girince yönetimde doğru bildiğim birçok yanlış yaptığımı fark ettim ve kendime gerçekten şimdiki aklım olsaydı dedim. Sizi bilmem ama ben terfi ettiğimde yöneticilik için herhangi bir Yönetici Yetiştirme Programı’na dahil edilmemiş ve bir anda kendimi yönetici koltuğunda buluvermiştim. Bu da havuza atılan balık gibi kendi kendime yüzmeyi öğrenmeme neden oldu elbette. Bu tarz durumlarda çoğunlukla ilk yöneticimizi ya da hayranlık duyduğumuz yöneticimizi model olarak görür ve doğrunun o olduğunu var sayarız.
Oysa yöneticilik gerçekten bir meslektir ve pekâlâ öğrenilebilir becerilere ve bakış açısına sahip olmamızı gerektirir.
İnternette yöneticilerin sıkça yaptığı hatalar nelerdir şeklinde bir arama yaptığımda aslında hangi milletten olursa olsun yapılan birtakım ortak hatalar olduğunu fark ettim. Kendi tecrübelerimle araştırmalarımı sentezleyerek maddelemek istiyorum:
Performansı değil, insanları yönetmeye çalışmak
Yöneticinin asli görevlerinden biri yapılan işin performansını yönetmek ve ekibin performansını maksimize edecek yol haritasını çizmektir. Yönetici sözünü geçirmek için yasal veya zorlayıcı güç kaynaklarını kullanır ve ekibinin yaşam biçiminden, nasıl davranacağına ve ne düşüneceğine dahi karışır. Kendisini bir nevi kral ilan eder ve sürekli olarak tek başına kararlar alarak ekibine söz hakkı tanımaz. Bu tutum, özellikle hiyerarşik kurum kültürlerinde sıklıkla rastlanan ve maalesef hâlâ kabul görebilen bir yönetim tarzıdır. Oysa orta ve uzun vadede kurumun işgücü devir oranının artmasına ve firmanın rekabette geri kalmasına neden olur.
Aşırı kontrol ve denetleme
Mikro yönetim anlayışında olan yöneticiler, ekiplerinin yaptığı her işi bilmenin, takip ve kontrol etmenin iyi bir yönetici olmanın baş kuralı olduğunu savunurlar. Oysa bu tarz kişiler ağaca bakmaktan ormanı göremez ve büyük resmi kaçırırlar. Sürekli ve yoğun bir şekilde çalışarak detaylar içinde boğuldukları gibi aşırı hakimiyetçi tavırlarıyla da ekibin motivasyonunu ve yaratıcılığını düşürürler.
Delegasyonda zorlanan bu tarz yöneticiler her işi kendi başlarına yapmaya çalışırlar.
Ekiple iletişim için vakit ayırmamak
Birçok kurumda çalışan memnuniyeti anketinde sıklıkla çıkan gelişim alanlarından biri de yöneticiyle çalışan arasındaki iletişim eksikliğidir. Oysa Gallup’un Araştırması’na göre özellikle Milenyum kuşağı, yöneticileriyle iş dışındaki konular hakkında da konuşmak ve gelişimleri hakkında her ay düzenli olarak geribildirim almak istiyor. Yöneticisiyle verimli ilişki kurabilen çalışanların duygusal bağlılıkları ve performansları artıyor. İletişim için yeterince zaman ayırmayan yöneticilerde takım çalışması ve aidiyette sıkıntılar yaşanıyor.
Ekibin gelişimi için plan yapmamak
Organizasyonel gelişimde kritik pozisyonda olan yöneticilerin maalesef birçoğunun ekipleri için somut bir gelişim planı yok ve gelişimi düzenli olarak takip ederek, geribildirim vermek gibi bir alışkanlığa da sahip değiller. Hatta eğitimleri, işin bir parçası ve işe yapılan katkı olarak görmek yerine işten çalınan bir zaman ve iş kaybı olarak görmekteler.
Gerektiğinde sınır koyamamak
Ekiple arkadaş gibi olmak iyidir ancak bu arkadaşlık sizin gerektiğinde sınırlar koymanıza ve/veya objektif kararlar almanıza engel teşkil ediyorsa tehlike sinyalleri yanıyor demektir. İşle arkadaşlığı ayırmak gerçekten zor bir iştir. Bu nedenle bir yönetici olarak prensip ve beklentilerinizi ve taviz verilmeyecek değerlerinizi ilişkinizin en başında belirlemekte fayda var.
Sorumluluk bilinci yerine suçlama kültürü yaratmak
Yapılan hatalara karşı hoşgörüsüz yaklaşım göstermek, ekip üyelerini suçlamak, azarlamak, cezai yaptırımlar uygulamak takım içinde suçlu arama refleksi geliştirir ve takım içi güvenin kaybolmasına neden olur. Oysa sorun yerine hızla çözüme odaklanmak ve problemlerin ardından bir dahaki sefere neyi farklı yaparsın/yaparız mantığıyla olaya yaklaşmak takım içinde sorumluluk bilincinin gelişmesini sağlar.
Azınlığın bilgeliğini duymamak
“Herkes aynı şeyi düşündüğü yerde kimse yeterince düşünmüyor” demektir cümlesini duymuşsunuzdur. Yöneticilerin sıklıkla yaptıkları hatalardan biri de alınan karar ve uygulamalara karşı çıkan takım üyelerinin sesini duymak için yeterince çaba sarf etmemek ve karşıt görüşleri ve/veya çatışmaları yok saymaktır. Oysa herkesten farklı düşünen kişiler bazen herkesin fark edemediği kritik noktaları yakalayabilirler. Ve itirazları yok sayarak ilerlemek çoğunlukla ileride daha büyük problemlerin çıkmasına veya kişilerin fikirlerine değer verilmemesinden kaynaklı değersizlik hissine sebep olacaktır.
Duyguları görmezden gelmek
İş hayatında duygulara yer yok deme hatasına düşen bazı yöneticiler İtiraz edilen şeyin tatmin edilmemiş duygular olduğunun maalesef farkında değiller. İnsanlarda olumsuz duygular yaratarak onları yönetemezsiniz. Korkutursunuz, manipüle edersiniz. Ancak onları bir lider olarak peşinizden sürükleyemezsiniz, ortak hedeflere koşmalarını sağlayamazsınız. İşte tam da bu nedenle duygusal zekası yetersiz yöneticiler uzun vadede başarısız olmaya mahkumdur.
Motivasyonun doğasını anlamamak
İnsanların iç motivasyon kaynaklarını bilmemek ve motivasyonu ödül ve ceza mantığında düşünmek yöneticilerin bir başka önemli yanılgılarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Motivasyon kendimize neden sorusunun yanıtını verebilmekte gizli aslında. “Neden bu raporu hazırlayayım?”, “Neden bu projeye ben dahil olmadım?”, “Neden terfi eden ben değilim?” gibi birçok sorunun yanıtını veremeyen çalışan zamanla işe ve kuruma olan inancını kaybetmeye başlayacaktır. Daniel Pink, Drive isimli kitabında Motivasyona bambaşka bir boyut kazandırıyor. Kişinin kendini gerçekleştirmesine destek olmak, takdir etmek, gelişimi için yeni fırsatlar sunmak, adil davranmak, değerlerine uygun bir çalışma ortamı vb faktörler motivasyonda kritik rol oynuyor.
Kendini geliştirmemek
İş dünyası hızla değişiyor ve işgücünün beklentileri de eskisinden çok farklı. Değişime kapalı olmak, kendi gelişimi için çaba göstermemek ve çağın gerisinde kalmış yönetim anlayışında ısrar etmek de yine sıkça yapılan hatalardan biri olarak göze çarpıyor.
Liderlik yeteneğini ve kapasitesini geliştirmek isteyen yöneticilerin bu maddeleri dikkate alması son derece faydalı olacaktır. (HBR TÜRKİYE)