Yunan halkı pazar günü kreditörlerin talep ettiği reform programı konusunda görüş bildirmek üzere sandık başına gidecek. Peki Yunanistan’ın kaderini belirleyecek olan referandum anayasa hukuku açısından meşru mu?
Yunanistan'ın yakın siyasi tarihinde hiç yaşanmamış bir olay: Bir hafta içerisinde ülkede kapsamlı sonuçları olabilecek bir oylamanın organize edilmesi gerekiyor. Anayasa hukukçusu ve siyasetçi Evangelos Venizelos'a göre, seçim kampanyası için sadece sekiz günlük bir sürenin olması sadece tuhaf bir durum olmakla kalmıyor, aynı zamanda bir anayasa ihlali anlamına da geliyor. Sosyalistlerin eski Meclis Grup Başkanı Venizelos, seçmenlerin bilgi edinmek ve kendi fikirlerini oluşturmak için yeterli zamanı olmadığı eleştirisinde bulunuyor.
Syriza ise yıllardır ülkede bu konular hakkında tartışmalar yürütüldüğünü, seçmenlerin de bu konular hakkında bilgilendirilmiş olduğunu savunuyor. Alexis Tsipras başbakanlığındaki koalisyon hükümeti, sosyalistlerin referandumun anayasa ihlali teşkil edip etmediğinin araştırılması konusundaki soru önergesini reddetti.
Atina'da bulunan düşünce kuruluşu ELİAMEP'in başkanı Lucas Tsoukalis, “Bu referandum ciddiyetle hazırlanmadı” diyor. Tsoukalis, “Salt seçim kampanyası süresinin bu kadar kısa olması bile anayasa hukuku açısından soru işaretleri oluşmasına neden oluyor” değerlendirmesini yapıyor.
İçişleri Bakanı Nikos Vutsis ise ortada herhangi bir sorun olmadığını belirterek, “Bu referandum büyük bir şeffaflık içerisinde ve zamanında organize edildi” diyor.
Yunan devletinin işi kolay değil. Kısa bir süre içinde 10 milyon oy pusulasının basılması ve pusulaların ülke genelindeki 19 binden fazla seçim bölgesine dağıtılması gerekiyor. Bakan Voutsis pusulaların adalardaki en ücra seçim bölgelerine kadar ulaştırılabilmesi için ilk sevkiyatların çarşamba günü başlayacağını açıkladı.
Referandum sorusu analaşılıyor mu?
Kısa hazırlık süresi dışında tepki çeken bir diğer nokta da referanduma sunulan karmaşık soru. Yunan halkına bu oylamada, kreditörlerin son önerilerinin kabul edilip edilmemesi gerektiği soruluyor. Bu öneriler ise 34 sayfalık iki ayrı araştırmaya dayanıyor. Konu başlıkları ise “Mevcut programın sona erdirilmesi ve bundan sonraki dönem için reformlar” ile “Borçların sürdürülebilirliğine ilişkin geçici analiz”.
Anayasa hukuku uzmanı Nikos Alivizatos, sorunun bu denli anlaşılmaz bir biçimde formüle edilmesinin arkasında başka bir niyet olduğu görüşünde. Avilizatos, Skai kanalına açıklamasında, “Hükümet şunu çok iyi biliyor: Doğrudan ülkenin Euro Bölgesi'nde kalıp kalmaması gerektiğini sorarlarsa referandumu kaybedecekleri kesin. Ancak mevcut referandum sorusunda konu Euro Bölgesi'nde kalıp kalmama meselesini aşıyor” şeklinde konuşuyor.
Alman Meclisi Yunanistan krizini görüşüyor
İçişleri Bakanı Vutsis, tarafsız olduğunu söylese de partisini savunmaktan imtina etmiyor. Vutsis, mevcut konumunda çekimser kalmasının daha uygun olduğunu söylüyor. Bakan, Yunan basınına açıklamasında, Syriza'yı destekleyen ve referandumda ‘hayır' oyu kullanılması için parlamento önünde gösteri yapan protestoculara katılmamasının nedeninin de tarafsız tavrı olduğunu öne sürüyor. Vutsis, bütün Yunan seçmenleri sandık başına gitmeye çağırıyor. Yunanistan anayasası, referandumun geçerli sayılabilmesi için yüzde 40'lık bir katılımı şart koşuyor.
Referandumun maliyeti
Pazar günü yapılması planlanan referandumun maliyeti konusunda ise farklı görüşler var. Yunanistan Sayıştayı'na göre, referandumun maliyeti 110 milyon euroyu bulacak; İçişleri Bakanı Vutsis ise 20 milyon euroluk bir maliyet hesabı yapıyor. Ancak maliyet hesapları konusunda gerçeğe yakın bir tahmin yapabilmek oldukça güç, zira Yunanistan'da son referandum 1974 yılında yapıldı. Bu referandumda halka 1967-1974 yılları arasındaki cunta yönetiminin devrilmesinden sonra monarşinin kaldırılmasını destekleyip desteklemedikleri sorulmuştu.
Reform programı referandumuna ilişkin bir diğer çelişkili nokta da oy pusulasında "hayır" seçeneğinin, "evet" seçeneğinin üzerinde yer alması. Ayrıca yurtdışına yaşayan 2 milyon seçmen de referandumda oy kullanamayacak. Öte yandan yasalara göre toplanması gereken, "hayır" diyen partilerin oluşturduğu "destek komisyonu" da toplanmayacak. “Hayır” seçeneğini savunan sol radikal birlik Syriza ile aşırı sağcı Altın Şafak partilerinin aynı masa etrafında bir araya gelmeyi kabul etmemesi buna gerekçe olarak gösteriliyor.