[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"] OSHAN SABIRLI[/caption] Nazım Hikmet’in yürümek şiiri tüm hayatım boyunca bana hep ışık tuttu. Geçtiğimiz dönemeçli yollardan, ulaşmak istediğimiz hedefe gitmek için, ihtiyacımız olan azimden ve inançtan vazgeçilmemesini söylüyordu Nazım. Dört bir yanımız dikenli yollarla dolu. Aslında dost bildiklerimizin bile attığı çelmelere gülüp geçmek gerek. Kim söyledi şu an hatırlamıyorum, “İnsan olmanın anlamı, açıldığımız denizde karşılaştığımız fırtınalarla değil, gemiyi kıyıya yaklaştırıp yaklaştıramayacağımızla alakalı”. Bu küçük ülkede içine kapana kapılmış gibiyiz. Ama Nazım gibi yürümek gerek. Herkese her şeye inat tırnaklarımız sağlam bir şekilde toprağa geçirmeli. Sınırlarımız bizi, her geçen gün daha da zorluyor. İnançsızlık baş gösterdi mi bir hayat çok daha tehlikeli olmaya başlar. İşte böyle bir dönemeçteyiz. İnançsızlık her yerde… Bu ülkenin en önemli sorunu ne? Şeklinde anketler yapıldığı zaman sıralama hiç değişmiyor. İlk sırada hep “Kıbrıs Sorunu” var. Kıbrıs sorunu hayatımızın her aşamasında, mülkiyet alımından tutun ekonomiye, göçten tutun spora kadar adeta bir karabasan gibi üzerimize çöküyor. Sıralamada ekonomi ve siyasilere güvensizlik yine başı çekiyor. Ortak nokta yine ayni. İnançsızlık… Biz ne ülkenin yaşam koşullarında, ne vergi sisteminde, ne iş gücünde sisteme güvenmeyince ve inanmayınca ilerleyemeyeceğiz. Rant sistemi, torpil sistemi, kayırmacılık sistemi var oldukça, hayat daha iyiye gitmeyecek benim ülkemde. Lisans ve yüksek lisans eğitimi almış yüzlerce, başarı potansiyeli olan genç kendi enerjilerini bu ülkeye yansıtamıyor. Kıbrıs’ın güneyinde çalışan, Türkiye’de çalışan, ABD, İngiltere hatta Arap ülkelerinde çalışan birçok dostum var. Tümünün ortak paydası ayni bu toprakların kendilerine gereken değeri verememesi nedeniyle “uzaklardayız” diyorlar. Göç kaderken, siyasiler seçim arifesindeyken hayat yeniden kendi yüzünü zoluklarla gösterirken daha sert adımlarla yürümeli **** YÜRÜMEK Yürümek; yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak, havaları boydan boya yarıp ikiye bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak yürümek!.. Yürümek; dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup, kelleni orta yere yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek!.. Yürümek; yolunda pusuya yattıklarını, arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek... Yürümek; yürekten gülerekten yürümek... Nazım Hikmet Ran