Lefkoşa Sanayi bölgesinde 12 Şubat tarihinde Limasol Türk Kooperatif Bankasında meydana gelen silahlı soygun ile ilgili tutuklu bulunan zanlı Hasan Demiri dün teminat talebi ile Lefkoşa Kaza Mahkemesi’ne çıkarıldı.
Mesele ile ilgili olguları aktaran Polis Çavuşu Cemali Çiftçi, zanlının Lefkoşa Sanayi bölgesinde 12 Şubat tarihinde Limasol Türk Kooperatif Bankasında meydana gelen silahlı soygun suçundan methaldar olduğunu söyledi. Çiftçi,olay mahalinin 400 metre uzağında bulunan kazağın zanlıya ait olduğuna dair kız arkadaşının ifadesi olduğunu belirtti. Çiftçi, zanlının suç ortakları olan Baran Sağıroğlu ve Mustafa Yumuşak’ın yurt dışında olduğunu, zanlının ise yurt dışına kaçmaya teşebbüs ettiğini ifade etti. Baran Sağıroğlu’na ait beyaz renk Hyundai aracın zaman zaman zanlı tarafından kullanıldığını belirten Çifti, olay günü aracın olay mahalline gidip geldiğine dair kamera görüntüleri olduğunu söyledi. Banka müdürü, soygun esnasında parayı veren veznedar ve olay esnasında bankada olan bir müşteriden zanlıyı tanıtma merasimi yapıldığını ve bu üç şahsın zanlıyı tanıdığını belirten Çiftçi, ayrıca zanlıya ait telefon dökümlerini incelediklerini ve zanlının olay yerinde arama yaptığını tespit ettiklerini açıkladı. Zanlının 2012 yılında sahte Tuz Ot meselesinden dolayı teminat altında olduğunu kaydeden polis, soruşturmanın devam ettiğini ancak zanlının geri kalan kısmına etki edemeyeceğini belirterek, TC vatandaşı zanlının teminata bağlanmasını talep etti.
Polisin aktardığı iddialara itiraz eden savunma, zanlının suçla bağlantısı olduğuna dair yeterli kanıt sunulamadığını, olay yerinde bulunan kazağın zanlıya ait olmadığını öne sürdü. Avukat Hasan Yücelen, zanlıyı daha sonra tanık kürsüsüne çıkardı. Tanık kürsüne çıkan zanlı, hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, sahte sipariş verilen telefonun kendisine ait olmadığını, olay mahallinde bulunan kazağın da kendisinin olmadığını ifade etti. Zanlı, aranan şahıslardan biri olan zanlı Baran Sağıroğlu ve tutuklandıktan sonra serbest bırakılan Halil Saraç ile birlikte aynı evde kaldığını belirtirken kazağın evdeki başka bir şahsa ait olduğunu öne sürdü. Zanlı, teminatla serbest kalması halinde kaçmayacağını söyledi.
Zanlı avukatı, müvekkilinin ardından zanlıya kefil olacak olan Rıfat Güner’i tanık kürsüsüne çıkardı. Tanık, mahkemede zanlıya kefil olabileceğini ifade ederek, mal varlığı ile ilgili bilgi verdi.
İddia makamı ise silahlı soygun gibi ciddi bir meselede zanlının kaçma ihtimalinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, Türkiye’ye kaçan zanlıların geri iade edilmediğini belirterek, mahkemeden bu hususların göz önünde bulundurularak zanlının teminata bağlanmasını talep etti.
Yargıç Meltem Dündar, savunma ve iddia makamının aktardığı olguları değerlendirdikten sonra, zanlının itham edildiği suçun ağır ve son zamanlarda yaygınlaşan bir suç haline geldiğini belirtti. Dündar, zanlının TC uyruklu olduğunu, başka bir suçtan teminat altında olduğunu ifade ederek, zanlının ailesinin KKTC dışında yaşadığını söyledi. Dündar, zanlının ilk etapta suçla bağlantılı olduğuna dair yeterli kanıt olduğuna inandığını belirterek, zanlının soygundan sonra yurtdışına kaçma girişiminde bulunduğunu dikkate alarak, 30 günü geçmeyecek süre ile cezaevine gönderilmesine emir verdi.