Kıbrıs Türk Seyahat Acenteleri Başkanı Orhan Tolun diyor ki; Türkiye’den KKTC’ye yapılacak uçuşların iç hatlar terminallerinden değil, dış hatlar terminallerinden iç hat muamelesi görerek yapılmasını hükümetten biz talep ettik.
Peki gerekçe?
Dış hatlardan gidiş, gelişlerde biletlere 100 TL’ye yakın vergi yansıtılıyormuş, oysa iç hat terminallerinden bu sadece 20 TL ile sınırlı kalıyormuş.
Dolayısı ile KTSAB Başkanı Tolun uçak şirketleri ile de görüşüp böyle bir uygulamaya geçilebilirse eğer, bunun biletlere yansıtılacağını ve biletlerin ucuzlayabileceğini söylüyor.
Ve bunun için de hükümete bir talepte bulunmuşlar.
Dış hat terminallerinden uçalım fakat iç hat muamelesi görelim demişler.
Kuvvetle muhtemel bu isteklerini Turizm Bakanı aracılığı ile hükümete iletmişler.
Ve/fakat öyle anlaşılıyor ki, bunu ya tam izah edememişler, ya da ilettikleri makam konuyu idrak edememiş ki, Ankara’ya gidip KKTC’ye uçuşların iç hat terminallerine alınmasını istemişler.
Tabi sonuç olarak bir çuval incirin içine etmişler.
Şimdi de diyor ki Sayın Tolun; “E ama biz böyle olsun istemedik.
Böyle olacaksa daha çok olumsuzlukla karşılaşacağız.
Transit gidiş, gelişlerde sıkıntılar yaşayacağız.
Transit yolculuk yapan yolcular Türkiye’ye giriş yapmak zorunda kalacak, bu da vize uygulamasını gerektirecek vs.”
Tabi böyle olunca 3. Dünya ülkelerinden Kıbrıs’a seyahat amaçlı gelmek isteyen insanların önüne farklı prosedürler çıkmış olacak.
Ve haliyle Kıbrıs’a gelişler gidişlerde sıkıntı yaratacak.
E peki ne olacak?
Kim böyle sıkıntılı formalitelerin çok olduğu bir yolculuğu tercih eder ki?
Kimse etmez!
En azından mecbur olmadıktan sonra kimse çıkıp da bu şartlarda Kıbrıs’a gelmez.
Alternatif seçeneklere yönelirler.
Bu durumda da seyahat edebilecekleri ülkeler arasından ya Kıbrıs seçeneğini kaldırırlar, ya da Güney Kıbrıs’taki hava limanlarını kullanırlar.
Bu kadar da net bir sonuç ortaya çıkar.
Dolayısıyle bu istekle Ankara’ya talep ileten bizler de kaş yapayım derken göz çıkartmış olacağız.
Şu çok açık ki bu talep ile hükümete giden KTSAB’nin öngörüsü bu değildi.
Belli ki hükümete bu taleplerini iletirlerken yanlış bir anlatım, ya da algılama var ortada ki birbirlerini anlayamamışlar.
Bir çuval incirin mahvolmasını sağlamışlar birlikte.
Kaş yapayım derken göz çıkartmışlar.
Bari iş işten geçmeden bu yanlışı düzeltebilseler.
Hoş Bakanı Fikri Ataoğlu, henüz net birşey olmadığını, bu konuyu öyle ayak üstü konuştuklarını falan söyledi.
Belli ki ciddi bir şey yok, öylece konuşulmuş, üstelik ayaküstü.
Ammavelakin bizim devlet erkanı ayak üstü konuştukları ve bir karara bağlamadıkları konuyu gelip de bize icraat yaptık diye göstermeye kalkınca konunun yaratacağı sıkıntılar ortaya çıktı.
O zaman bu işi ayaküstü hemen düzeltsinler..