TMMOB'a bağlı Çevre Mühendisleri Odası, Musul'un güneyinde bulunan kükürt üretim tesislerinin, IŞID tarafından ateşe verilmesi sonucu oluşan zehirli gazların Türkiye`de felakete yol açmayacağını ancak bebek, yaşlı ve hastaların kirli havaya maruz kalmaması gerektiğini belirtti.
Kükürt Yangını olayı Musul'un 50 km kadar güneyinde gerçekleşti ve ilk defa NASA tarafından 22 Ekim'de duyuruldu.
Gelinen süreçte, yangının sona erip ermediği konusunda herhangi bir bilgi mevcut olmayıp, haber kaynaklarında yangının söndürülmesinin 2-3 gün alabileceği belirtiliyor.
Musul'un güneyinde bulunan kükürt üretim tesislerinin, IŞID tarafından ateşe verilmesi sonucu oluşan zehirli gazların Türkiye'yi etkileyeceğine ve asit yağmurlarına neden olacağına dair tartışmalar yürüyor.
Meteoroloji: Asit yağmuru riski zayıf
Meteroloji Genel Müdürlüğü dün yaptığı açıklamada "Bu gece saatlerinden sonra ve yarın (Cuma günü) bölgenin tekrar yağışlı bir havanın etkisine gireceği tahmin edilmektedir. Yağışla birlikte bölgedeki rüzgâr akışlarının zamanla kuzey yönlere dönmesi beklendiğinden asit yağmuru riskinin zayıf olduğu değerlendirilmektedir" demişti.
"Bebek, yaşlı, hasta kirli havaya maruz kalmasın"
Oda açıklamasında, bilimsel kaynaklarda, Kükürt Dioksitin (Sülfür Dioksit, SO2) temiz bir atmosferde yaklaşık 4 güne kadar havada kaldığını, atmosferde başka kirleticilerin bulunması durumunda daha çabuk dönüşüme uğradığı belirtti.
Oda, bugün Güneydoğu bölgesinde yağışın beklendiğini hatırlatarak halkı şöyle uyardı:
“Bu yağışlar belirli oranda kirlilik içermekle birlikte, kamuoyunda belirtildiği şekilde kuvvetli asit yağmurları (kezzap) etkisinin oluşması söz konusu değildir. İlk yağan yağış, havayı kirleticilerden yıkayarak yere düşmektedir. Bu nedenle yağışın başladığı ilk 10-15 dakika içinde kapalı alanlarda bulunmakta fayda vardır. Ayrıca, bebekler, hamileler, yaşlılar, çocuklar ve kronik rahatsızlığı olanların mümkün olduğunca kirli havaya maruz kalmamaları halk sağlığı uzmanları tarafından önerilmektedir.”
Oda, “savaşların kendisi en büyük çevre felaketleridir” diyerek şu anda önemli bir hava kirliliği olayı yaşanmakla birlikte, halkı endişeye sevk edecek şekilde bir felaketin oluşmasının söz konusu olmadığını belirtti.
Oda, kurumların kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğini belirtti.
"Yaşanan çevre kirliliğinin etkilerinin gözlemlenmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın hava kalitesi izleme istasyonlarının çalışır halde olması ve verilerin paylaşılmasının oldukça önemli.
“Tartışmanın olduğu sırada ise ölçüm istasyonlarından veri alınamadığı görülmüştür. Ek olarak, yüzey sularından ve topraktan numune alınarak acilen analiz yapılmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalı."
Sınır Mardin'de aşıldı
Açıklamada şöyle dendi:
“20 Ekim tarihinde başlayan ve ne kadar süre devam ettiği bilinmeyen Kükürt Yangını sonucu oluşan Kükürt Dioksit (SO2) emisyonlarının, 26 Ekim`den itibaren İran ve Türkmenistan üzerinden Rusya üzerine hareket ettiği ve Türkiye`yi etkilemediği OMI ölçümlerinde (Şekil-2) görülmektedir.
"Çevre ve Şehircilik Bakanlığı istasyonlarında 25 Ekim tarihinde ölçülen SO2 değerleri incelendiğinde, Günlük Ortalama Sınır Değer olan 200 µg/m3`ün sadece Mardin`de (252 µg/m3) aşıldığı, Siirt`te ise 166 µg/m3SO2konsantrasyonu ile sınır değere yaklaşıldığı görülmektedir. Yine saatlik ortalamalara göre Mardin`de "Sağlıksız" koşullar (948 µg/m3) gerçekleşmiştir.”
Toraks Derneği: Ölçüm ve risk analizi yapılmalı
Türk Toraks Derneği de kükürt dumanı ve oluşturacağı bulutun, insan sağlığı için tehlike arz ettiğini belirterek acilen bölgeden sağlıklı bilgi akışı sağlayacak ölçümlerin ve risk analizi yapılması gerektiğini ifade etti.
Dernek, bölgede bulunan illerde İl Hıfzısıhha Kurulları toplanması, beklenen SO2, NOx, PM ve ozon kirliliği limitleri aşıldığında, yönetmenliklerde belirlenen uyarı önlemlerinin acilen hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Ayrıca bölge halkının anlık olarak etkili bir şekilde bilgilendirilmesi ve sürekli duyurular yapılması gerektiği ifade edildi.
Doç. Dr. Yağan: Metal eşyaları da bol suyla yıkayın
Dicle Üniversitesi Kimya Bölümünden Doç. Dr. Aziz Yağan, oluşabilecek asit yağmurunun özellikle temas ettiği başta metal yüzeylerde, tarihi eserlerde de korozif yani aşındırıcı etki yapacağını belirterek “Bu tür yağmurlardan sonra arabalar başta olmak üzere bu yağmurlara maruz kalan tüm metalik eşyaları bol su ile yıkamaları ve ardından kurutmaları korozyonu yani daha bilinir bir deyimle paslanmayı önlemek açısından çok önemli. Normalde korozyon giderleri ülkelerin yıllık ortalama GSMH’nin ortalama %5’ini kapsar. Yağmurun asit yüzdesinin fazla olması durumunda, vereceği zarar daha da artacak” dedi. (bianet)