Maliye Eski Bakanı Zeren Mungan, Ekonomik Program imzalanmadığı sürece, Türkiye’nin KKTC’ye para aktarmasının mümkün olmadığını söyledi.
KKTC’de gerekli ekonomik reformların yapılmaması durumunda olası bir çözümde tüm toplumun büyük bir hüsran yaşayacağını belirten Mungan, “Hükümet kurulurken 6 sektör ile ilgili detaylı bilgi yazıldı. Yani, reçetemiz vardır. Mühim olan yasalarımızı vaktinde yapmak ve büyüme oranını yakalamak için katkılarımızı almalıyız. Bunları yapmadığımız takdirde bir anlaşma olursa Kıbrıs Türk Halkı ciddi bir şok içine girecektir. Bu yüzden Kıbrıs Türkü’nün yoluna devam edebilmesi, Rum ile eş düzeyde olabilmesi için mutlaka bu hazırlıkları yapmak zorundayız” dedi.
13’üncü maaş küçük bir detay
Maliye Eski Bakanı Zeren Mungan’ın açıklamaları özetle şöyle: “KKTC ekonomisi içinde 13. maaş sadece küçük bir detay. KKTC ekonomisinin büyümesi için devletin yerine getirmesi gereken ciddi sorumlulukları var.
İlk olarak kamuda idari, teknik düzenleme ve mevzuat düzenlemelerinin süratle yapılması lazım. Bu düzenlemelerin Dünya ve AB ile uyumlu olması lazım. Üzülerek şunu söylemek durumundayım ki, meclisimiz yeterli performansı gösteremiyor. Çok sayıda yasa, benim de görevde olduğum dönemde, meclisin gündeminde idi ama yapılan bir takım hazırlıklar istenilen şekilde sonuçlandırılamadı.
Yasalar mecliste bekliyor
Anlaşmadan sonra daha iyi ayakta durabilmek ve Güney ekonomisi ile mücadele edebilmek için, özellikle mevzuat, idari, teknik yönden, personelimizin eğitimi yönünden çok daha iyi noktalarda olmak durumundayız.
Çok önemli ve acil bir kaç yasa vardır ki, bu yasalar bir yıldır meclisin gündemindedir. Örneğin devlet ihale yasası, şu anda merkezi ihale tarafından yürütülen işlemlerin tümünün, kamudaki tüm ihalelerin bir elden tarafsız ve bağımsız bir şekilde yürütülmesi gerekir. Maalesef yasa mecliste bekliyor. Faiz yasası dediğimiz yasamız var, mecliste bekliyor.
Eğer kendi giderlerinizi kendiniz karşılayacak düzeye geldiyseniz önemli fakat yeterli değildir. Ülkedeki refah seviyenizi yükseltmek için ekonomiyi büyütmesiniz lazım. Kamuda bir takım tasarruflarda bulunarak ülkedeki refah düzeyini yükseltmemiz gerekiyor.
Türkiye’den kaynak kullanmak durumundasınız
Ekonomik protokoller geçmiş yıllarda da imzalanıyordu. KKTC kurulduğundan itibaren ve öncesinde de katkılar yapılıyordu fakat, bunun bir kalıbı yoktu ve değişikliğe de uğrayabiliyordu ama yakın tarihten itibaren bu durumu, uluslararası kuruluşların da yaptığı gibi, batılı ülkelerin kendi aralarında yaptığı gibi, KKTC ve TC arasında 3 yıllık ekonomik programlar şeklinde
imzalandı. Bu programların hayat bulması için gerekli maddeler bazında takvimlendirilerek, nelerin kimler tarafından gerçekleştirilmesi gerektiği dahi yazılarak şekillendirildi.
KKTC bütçesinin çok önemli bir kısmı cari hesaplara gidiyor. Bu anlamda kamu yatırımlarının birçoğu Türkiye tarafından karşılanıyor. Demek ki siz, ekonomiyi büyütmek, kamuda yatırım yapabilmek için, Türkiye’den belirli bir kaynak kullanmak durumundasınız.
“Eğer yapmayacaksanız imzalamazsınız”
2013-2015 ekonomik programında gördük ki kamu bütçesinde ciddi zafiyet vardır ve buna yönelik çalışma yapıldı. Birinci öncelik problemi, mali disiplinin sağlanması konusunda maliye başarı gösterdi diye düşünüyorum.
Yerel giderlerimizi kendimiz karşılar duruma geldik, en azından çok yaklaştık. 2016-2018 programında daha ağırlıklı olarak ekonominin büyümesine yoğunlaştırılma gerektiriyor. Devlet Planlama Örgütü de bu kapsamda bir çalışma yaptı, ekonominin büyümesi için gereklilikler saptandı ve bunun üzerinden ekonomik program çalışmaları yapıldı ve ardından Türkiye ile görüşülerek iki ülke arasında imzalanması kaldı geriye. Program hazır fakat inandığınız şeyi imzalamalısınız, eğer yapmayacaksanız imzalamazsınız, inanmazsanız imza atmazsınız fakat daha sonraki yıllardaki gelişmelere bakılarak değiştirilebilecek unsurlar ortaya çıkarsa değerlendirirsiniz.
Çok “ahhh” çekeceğiz
Protokollerde yer alan ve taahhüt ettiklerinizi, yani altına imzanızı attıklarınızı yerine getirmez ve “Türkiye parayı aktarmaya devam etsin” derseniz, bu mümkün değil. Avrupa Birliğine girdiğiniz zaman bu esnekliği bulamayacaksınız.
Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkiler çok şanslıyız ki IMF ile yabancı ülkelerin ilişkileri gibi değildir. Avrupa Birliğine girersek Dünya Bankası ile ilişkilerimizde çok “ahhh” çekeceğiz ve bunu tecrübe edeceğiz ama çok “ah” çekeceğiz.