ZİYAMET ve GÖNÜL GÖZÜ…..

Ayşegül Garabli

Bugün size, dünyalar tatlısı bir genç kızdan bahsetmek istiyorum.
Adı gibi, kendisi de bir inci adeta.
Sevimli, cana yakın ve müthiş bir iletişim yeteneğine sahip.

2 yıl önce Türkiye’den gelen arkadaşlarımı gezdirirken tanıştık ve kısa bir sürede tüm grubun gözbebeği oldu adeta.

Bir gün boyunca Karpaz bölgesini gezdik ve ben gezi bitiminde dinlenmek için verdiğimiz bir kahve molasında öğrendim İnci’nin hayat hikâyesini.
İnci görme engelli, ancak hayat ile o kadar güzel anlaşıyor ki, bunu fark etmeniz çok zor.

Hayat dolu.

Resimler çekiyor.
Resim çekiminde harika pozlar veriyor ve bunu telefonundan, Facebook aracılığı ile arkadaşlarıyla paylaşıyor.

Yardım teklifinizi tüm kibarlığıyla reddedip, her işini kendisi hallediyor.

Annesi Serpil Hanım, İnci’yi toplumdan kopararak değil, tam aksine mükemmel bir bilinçle toplum içerisinde yetiştirmiş.

Serpil Hanım, İnci’nin hayatına müdahale etmediği gibi, önündeki engelleri kaldırarak, kendi hayatını kendisinin yönlendirmesini sağlamış.

Öyle ki; İnci ilkokuldayken, kaynaştırma programı çerçevesinde, normal bir ilkokula kaydettirmek istemiş.

Okulun müdürü, okuldaki çocukların bir birleri ile itişip kalkıştıklarını, dolayısıyla İnci’ye zarar verebileceklerini söyleyerek kaydetmek istememiş.

Ancak, Serpil Hanım, pes etmeyip, gerekli mercilere başvurmuş.

Sonuçta İnci okula alınmış.

Tabi ki İnci, kaynaştırma programından önce kendisine uygun bir özel eğitim almış.
Eğitim süreci sonunda okul müdürü, öğrencilerin, İnci’ye zarar vermemek için dikkatli oldukları için itişip kakışma huyundan vazgeçtiklerini, hatta bir birlerine karşı daha saygılı olduklarını söylemiş.

Diğer bir yandan İnci, arkadaşlarıyla öylesine bir bütünleşmiş ki, çocuklar, bir birlerinin eksikleri ya da birinin engeli ile alay etmekten bile vazgeçmişler.
İnci’nin o okula katılmış olması, diğer çocuklara da birçok konuda eğitim şansı olmuş.
“Zaten diğer çocuklarla bir farkı yoktu, çünkü evde, bez parçaları ile kenarlarını kabarttığım şekillerle boyama dahi yapıyorduk” diyor.

Kızının diğer çocuklardan eksik kalan bilgi ve becerilerini, hem okuldaki özel eğitim programlarında, hem de özel eğitim öğretmenlerinin yönlendirmeleri sonucu, özel çaba ile evde kendisi tamamlamış.
Çocukların ilk öğretmeninin aslında anneleri olduğuna ve annelerin de bu konularda bilinçlendirilerek, okullardaki özel eğitime destek vermeleri gerektiğine  çok güzel bir örnek aslında Serpil Hanım.

Görme engellilerle ilgili her gelişmeyi takip edip, kızının hayatındaki tüm engelleri kaldırıp, İnci’nin kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamış.

İnci de gelişime ve öğrenmeye o denli açık ve öyle azimli bir genç ki, DAÜ Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümünden , başarı ile mezun olduğu gibi şu anda da İzmir’de konservatuar öğrencisi olarak ikinci bir üniversite eğitimine devam ediyor.

İnci’nin başarıyla üniversite mezunu olmasında elbette ki en büyük etken ilkokuldan beri aldığı özel eğitim ve bilinçli bir annenin katkılarıyla önündeki engellerin kaldırılması ancak Serpil Hanım’ın bağlantı kurduğu bir şirketin DAÜ’ye gelerek konferans vermesi üzerine, okul yönetiminin, okulda tek görme engelli öğrenci İnci olmasına rağmen, okula çok detaylı bir görme engelli laboratuvarı kurmuş olmasının da büyük önemi var.
Bu sayede İnci, derslerini rahatlıkla takip edip, çok sevdiği kitap okuma hobisini rahatlıkla yapabilmiş.
Tabi ki her şeyden önce, İnci’yi kendine güvenen ve hayatı olduğu gibi yaşamayı başaran bir birey olarak yetiştirdiği için sevgili Serpil Hanım’ı kutlamak lazım.

Ancak, Serpil Hanımı bilinçlendirip yön veren ve Sevgili İnci’yi hayata hazırlayan Özel eğitim öğretmenlerini de ayrıca kutlamak lazım.

Ancak ne yazık ki herkes İnci kadar şanslı değil ne yazık ki.

Hele ki, KKTC’de yaşıyorsa.

Örneğin  Ziyamet İlkokulu’nda 35 öğrencisi bulunan özel eğitim biriminde en az 4 öğretmen olması gerekirken sadece  bir öğretmenin var.

Bir tek öğretmenin olması, var olan öğrencilerin eğitimine yetmediği gibi, talep olmasına rağmen okula yeni öğrenci kaydı da yapılamıyor.

Yani Ziyamet’te kayıtlı 35 çocuk, kayıt yaptıramayan onlarca çocuk, özel eğitime ihtiyaç duyuyor ancak Bakanlık bu konuda gereğini yapmadığı için eğitim alamıyor.

Çok özel olan  İnci tanesi, bir günde hayatıma çok şey kattı.

Gönül gözlerinin açılmasını sağlayarak, bizim koyduğumuz her engele rağmen, özel eğitimin önemini anlamamı sağladı.

Umuyorum Milli Eğitim Bakanı da ,Ziyamet’teki özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların velilerinin sesini duyar ve gönül gözü açılarak okula gerekli öğretmen atamalarını yapar.

Bu eğitim almak ,bu çocukların Anayasal hakkı olduğu gibi, eğitim almaya toplumdaki her bireyden daha fazla ihtiyaçları var.

Çünkü onların önünde, bizim koyduğumuz bir çok engel var!!!