• BIST 10025.47
  • Altın 2956.432
  • Dolar 35.1368
  • Euro 36.5946
  • Lefkoşa 12 °C
  • Mağusa 13 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 11 °C
  • İskele 13 °C
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 5 °C

Sessiz Katil: Hipertansiyon

Fazla tuz tüketimi, aşırı alkol ve stresli yaşam en önemli hipertansiyon nedenleri arasında yer alıyor.
Sessiz Katil: Hipertansiyon

Fazla tuz tüketimi, aşırı alkol ve stresli yaşam en önemli hipertansiyon nedenleri arasında yer alıyor. Dünyadaki erişkin nüfusun yüzde 26’sının hipertansiyon hastası olduğunu ifade eden Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, 2025 yılında bu oranın yüzde 29’lara ulaşacağını belirtiyor.

Yüksek tansiyon veya tıptaki adıyla hipertansiyon, atar damarların içindeki kanın damar duvarına uygulamış olduğu anormal yüksek basınç durumudur. Özellikle birinci derece yakınlarında yüksek tansiyon bulunan aşırı kilolu, fiziksel olarak hareketsiz yaşam tarzına sahip, fazla tuz tüketen, aşırı alkol alan, stresli yaşam şekli olan kişiler ile şeker ya da böbrek hastalarında hipertansiyon görülme riski artıyor. Prof. Dr. Hamza Duygu, “Hipertansiyon tüm dünyadaki önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sırada geliyor. Hipertansiyon felç, görme kaybı, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği ve tüm diğer atardamarlarda damar sertliğine yol açabilir. T.C Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen çalışması, Türkiye’de her dört ölümden birinin nedeninin hipertansiyon olduğunu ortaya koymuştur” diyor.

Hipertansiyon, felç, kalp yetersizliği ve kalp damarlarında sertliğe neden oluyor

Yapılan çalışmaların, yüksek tansiyonun felç gelişimini yedi kat, kalp yetersizliğinin gelişimini altı kat, kalp damarlarındaki damar sertliğinin gelişimini ise dört kat artırdığını gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, yüksek tansiyonun tüm hastalıklar için değiştirilebilir risk faktörlerinin başında geldiğini belirtti. Prof. Dr. Duygu, “Yüksek tansiyonlu hastalarda kan basıncını 1 - 2 mmHg düşürmek bile kalp damar hastalıklarından ölümlerde önemli azalma sağlamaktadır.  Bir örnek vermek gerekirse, 5 yıllık tedavi ile küçük tansiyonun 5 - 6 mmHg’lık düşürülmesi felçleri yüzde 42, kalp damarlarındaki tıkanıklıklara bağlı olay gelişme olasılığını da yüzde 16 oranında azaltmıştır”

Toplumun yaklaşık yüzde 32’si hipertansiyon hastası

Dünyadaki erişkin nüfusun yüzde 26’sının hipertansiyonu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, bu oranın 2025 yılında yüzde 29’lara kadar ulaşacağına dair öngörü bulunduğunu ifade ediyor.

Türkiye'de gerçekleştirilen çalışmalar, toplumun yaklaşık yüzde 32’sinde hipertansiyon hastalığı olduğunu gösteriyor. Bu oran kadınlarda yüzde 36 erkeklerde ise yüzde 27.5 dolaylarında. Hipertansiyon sıklığında yaşla birlikte artış eğilimi de görülüyor. Prof. Dr. Hamza Duygu konuyla ilgili: “35 – 64 yaş arasındaki kişilerde hipertansiyon görülme oranı yüzde 42, cinsiyet dağılımında ise erkeklerde yüzde 35 kadınlarda ise yüzde 50 oranında görülmektedir.  65 yaş üstü kişilerde ise hipertansiyon yüzde 75 oranında görülürken, cinsiyet dağılımına göre ise bu oranlar, 65 yaş üstü erkeklerde yüzde 67.2, kadınlarda ise yüzde 81.7’dir” ifadelerini kullanıyor.

prof.-dr.-hamza-duygu-007.jpg

Hipertansiyon tanısı

Büyük tansiyonun 140 mmHg (14 cmHg) ve/veya küçük tansiyonun 90 mmHg (9 cmHg)’nın üzerinde olması hipertansiyon olarak tanımlanıyor. Tansiyon ölçümü yapılırken yarım saat öncesinde sigara, çay veya kahve içilmemesi, ölçümün sessiz sakin bir odada beş-on dakika kadar dinlenildikten sonra yapılması, uygun genişlik ve uzunluktaki bir tansiyon aleti ile (standart koşullarda kol çevresinin en az yüzde 80’ini saracak şekilde, 35 cm uzunluğunda ve 12-13 cm genişliğinde) ölçüm yapılması, kolun tamamıyla çıplak olması, tansiyon aletinin kalp seviyesinde tutulması, iki ölçüm arasında 1-2 dakika kadar süre bırakılması, ilk ölçümlerde her iki koldan alınması (hangisi daha yüksekse o ölçüm kabul edilir) ve yaşlı ile şeker hastalarında oturarak ve ayakta tansiyonun ölçülmesi gerekiyor. Ayrıca doğru tanı için en az iki kez ölçüm yapılması önem taşıyor.

Belirtileri

Yüksek tansiyonlu hastaların yaklaşık yüzde 90-95’inde bir neden bulunamıyor. Hastaların ancak yüzde 5-10’unda böbrek rahatsızlığı, hormon hastalıkları, aort damarının doğuştan darlığı, ilaçlar ve uykuda solunum durması gibi birtakım hastalıklara bağlı olarak yüksek tansiyon gelişebiliyor. Prof. Dr. Hamza Duygu, “Bu tip yüksek tansiyon, klasik ilaç tedavisine daha az yanıt verdiğinden, esas olan altta yatan hastalığın teşhis ve tedavisidir. Altta yatan hastalık tedavi edildiğinde yüksek tansiyon gerileyebilmekte veya yüksek tansiyonun kontrol altına alınması kolaylaşabilmektedir. Komplikasyonsuz yüksek tansiyon çoğu kez belirti vermez. Belirti vermeden sinsi ilerlediği ve bazen ancak komplikasyona yol açtığında tanı konabildiğinden, yüksek tansiyona “sessiz katil” de denilmektedir.  Yüksek tansiyonun belirtilerini; özellikle sabahları ense ve başın arka bölümünde hissedilen baş ağrısı, kulak çınlaması, baş dönmesi, sersemlik hissi, burun kanaması, konsantrasyon kaybı şeklinde özetleyebiliriz.” ifadelerini kullanıyor.

Tedavi yöntemleri

Yüksek tansiyon tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi şeklinde iki ana gruba ayrılıyor. Hipertansiyondan korunmak için yaşam tarzının değiştirilmesi gerekiyor. Sigara içmemek, ideal kiloyu korumak, fiziksel egzersiz, aşırı alkol ve tuz tüketiminden kaçınmak, meyve ve sebzeden zengin, kırmızı et ve doymuş yağlardan fakir yiyecekler tüketmek önem taşıyor.

Prof. Dr. Hamza Duygu yaşam tarzı değişiklikleri ile ilgili şöyle devam ediyor: “Burada vurgulanması gereken en önemli faktörlerden biri olan aşırı tuz tüketimi, kan basıncını artıran önemli bir faktördür ve her on erişkinin üçünde hipertansiyon nedenidir. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği tarafından 2008 yılında yapılan bir çalışmada, Türkiye'de günlük tuz tüketiminin diğer ülkelere oranla daha fazla olduğu saptanmıştır. Önerilen ortalama günlük tuz miktarı yaklaşık 6 gram iken, Türkiye’deki günlük tuz alımı ortalaması kişi başı 18 gramdır.  Bir örnek vermek gerekirse tuz alımı yarıya indirilirse, tüm dünyada bir yıl içinde inme ve kalp krizinden yaklaşık 2.5 milyon insanın hayatı kurtarılabilecektir.”

Etiketler: , , ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler