• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Lefkoşa 16 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 18 °C
  • Güzelyurt 14 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 13 °C

Siber: “Arkasına sığındığınız popülizm getirdiği gibi götürür”

Eski Başbakan ve Meclis Başkanı Sibel Siber, “tüm yaşananlar bugüne kadar kurumsal yapıyı oluşturamamış olmamızdan kaynaklanıyor” dedi.
Siber: “Arkasına sığındığınız popülizm getirdiği gibi götürür”

Eski Başbakan ve Meclis Başkanı Sibel Siber, “tüm yaşananlar bugüne kadar kurumsal yapıyı oluşturamamış olmamızdan kaynaklanıyor” dedi.

Siber, Kıbrıs TV’de “Ayrıntı” programında gazeteci Emin Akkor’un ülke gündemiyle ilgili sorularını yanıtladı. 

Son günlerde yaşanan sel felaketleri ve halkın öfke duyduğu daha birçok sorunla ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine Sibel Siber, tüm yaşananların bugüne kadar kurumsal yapının oluşturulamamış olmasından kaynaklandığını söyledi. 

“Kurumlarımız var ama Kurumsallaşma yok” diyen Siber, devletin denetim yapmakta yetersiz kaldığını kaydetti. 

Siber, “Denetim, devletin en önemli görevidir ve maalesef bunu gerektiği gibi yerine getiremiyor. Her geçen gün yüzleştiğimiz olumsuzluklar, bizi kedere boğan olayların esas nedeni budur. Devlet otoritesinin 3 önemli bacağı olan yasa yapma, yasayı uygulama ve denetlemenin tam olmadığı durumlarda, kim iktidara gelirse gelsin başarılı bir yönetimden söz edilemez. Bu konulardaki devlet zaafiyeti; popülizm, siyasi rant, nepotizm, eş dost, partili ricasını yerine getirmekten kaynaklanıyor. Bunun önüne geçmek için irade ve kararlılık önemlidir” dedi. 

İktidarın muhalefeti, muhalefetin iktidarı suçlaması ile bir yere varılamayacağını, aksine bunların halkın mevcut güvensizliği derinleştireceğini belirten Siber, “Devlet-birey arasındaki güvensizlik çok tehlikelidir. Devlet yetkililerinin söylediklerine güvenmemek, samimiyetsiz bulmak, saygı duymamak aidiyeti zedeler” dedi. 

“ARKASINA SIĞINDIĞINIZ POPÜLİZM GETİRDİĞİ GİBİ GÖTÜRÜR”

Siber, “Muhalefette iken eleştirdiklerinizi, iktidara gelince ‘daha önce de yapıldıydı’ diyerek haklı çıkarmaya çalışmak, ya da daha önceki yanlışların arkasına sığınmak, yapının devamına hizmet eder. Bozuk yapı ile mücadele etme çabası yerine, kendinizi haklı çıkarma çabasında olursanız, bu davranış popülizmden öteye gitmez ve kimseye faydası yoktur. Arkasına sığındığınız popülizm getirdiği gibi götürür de” ifadelerini kullandı.

Yasa hazırlamanın ciddiyet istediğini ifade eden Siber, bir yasa tasarısı sunmadan önce enine boyuna tartışılması, gerekli görüşlerin alınması gerektiğini belirtti. 

“YASA HAZIRLARKEN POPÜLİZM DEĞİL, ANAYASA REHBER OLMALI”

Yasa yapmaktaki amacın kişiye, zümreye çıkarlar sağlamak değil, toplumun hak ve menfaatlerini gözetmek olması gerektiğini dile getiren Siber, “yasa hazırlarken popülizm değil, Anayasa rehber olmalı” dedi.

Anayasa ve yürürlükteki mevzuata uygun yasa yapma konusunda uzmanlardan oluşan bir Hukuk Komisyonu oluşturulması için Meclis’e geçen dönem öneri yaptığını hatırlatarak, tüm partilerce olumlu karşılanmasına rağmen bugüne kadar bir adım atılmamasını da eleştiren Siber, Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylığı konusundaki bir soruya, henüz erken olduğunu ve halkın gündeminde Cumhurbaşkanlığı seçimi olmadığını söyledi. 

Cumhurbaşkanı’nın kim olacağından ziyade, nasıl bir Cumhurbaşkanlığı görevi yürütüleceğinin daha önemli olduğunu söyleyen Siber, Cumhurbaşkanı’nın iç sorunlara daha çok eğilen, daha çok üreten, daha aktif, Anayasal görev ve yetkilerini kullanan bir Cumhurbaşkanı olması gerektiğini belirtti. 

Siber, Cumhurbaşkanlığı görevinin Kıbrıs müzakereleri ile özdeşleştiğini ama bununla sınırlı olmadığını, Anayasal görev ve yetkilerinin çok daha fazla olduğunu kaydetti.

“Cumhurbaşkanlığının görevi, Kıbrıs Müzakereleri ile sınırlanmamalı” diyen Siber, Müzakerelerin konunun uzmanlarından oluşacak bir ekiple yönetilebileceğini, bunun yanında halkın refahını ve mutluluğunu sağlayacak, projeler üreten bir görev üstlenilmesi gerektiğini belirtti. 

Siber, ülke sorunlarına ve hükümet icraatlarına uzaktan bakıp, eleştiren bir yapıdan ziyade, sorunlarının bir ucundan tutarak sorumluluk alan, hükümet, parlamento ile diyalog içinde bir Cumhurbaşkanlığı’na ihtiyaç duyulduğunu belirtti. 

“FEDERASYON BİR ORTAKLIKTIR…. ORTAK OLMAK İSTEMEYEN TARAFLA ZORLA ORTAK OLUNAMAZ”

Kıbrıs Müzakereleri ile ilgili olarak ise Siber, federasyonun bir ortaklık olduğunu, ortak olmak istemeyen tarafla zorla ortak olunamayacağının altını çizdi. 

Siber, “Şimdi beklenen uluslararası baskı ile bir federasyon anlaşması ise bunun yürümeyeceğini gayet net söyleyebilirim. Baskıyla kurulan fonksiyonel bir federasyon olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ne kadar sürdüğü hafızalardadır. Federasyonlarda birinci şart, tarafların birbirini eşit görmesi, azınlık çoğunluk söyleminin olmaması, ortak değerlerin olması, kurulacak ortaklıktan birlikte fayda sağlayacaklarına inanılması. Bu değerleri içselleştirmiş, olgun toplumların kurduğu federasyonların başarılı olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı. 

1968’de başlayan müzakerelerde Makarios’un, “Yüde 18 nüfusa sahip toplum bize hükmedemez” dediğini anımsatan Siber, ondan tam yarım asır sonra Rum Lider Anastasiadis’in, “Yüzde nüfusa sahip toplum bize hükmedemez” ifadelerini kullandığını söyledi.

Birleşmiş Milletler parametrelerinin dışına çıkmanın mümkün olup olmayacağı sorusuna ise Siber, süreçlerin BM gözetiminde yaşandığını, BM’nin tüm olup bitenlere şahit olduğunu ama objektif davranmadığını söyledi. 

BM’nin bir taraf ile devlet düzeyinde ilişki kurarken, Kıbrıslı Türklerle toplum düzeyinde ilişki kurmaktan bile kaçındığını söyleyen Siber, son olarak Lute’un Kıbrıs’a yapacağı ziyaretle ilgili BM tarafından yapılan resmi açıklamada, Lute’un Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Kıbrıs Türk Toplumu lideri ile görüşeceği ifadesinin yer aldığını, halbuki özellikle Kıbrıs müzakereleri söz konusu olduğunda “iki lider” tanımlaması yapılması gerektiğini kaydetti. 

BM’nin, iki toplumlu bir çözümden bahsederken demokratik yolla seçilmiş bir parlamentonun başkanı ile görüşmekten kaçınmasını da eleştiren Siber, “Olası bir çözümü onaylayacak olan bu parlamentodur. Hal böyle iken Rum tarafı rahatsız olmasın diye en ufak bir temastan, görüşmeden kaçınılması, BM’nin objektifliğini tartışılır duruma getirmektedir. Bir devlet tanınsın veya tanınmasın demokrasi yoluyla seçtiği temsilcilerinin oluşturduğu parlamentoya saygı duyulur” dedi.

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler