Hükümetin iki bakanı aynı saatlerde açıklamada bulunuyor.
Sağlık Bakanı Ali Pilli , “Hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın aldığı yerinde kararlarla ve halkın uyumu neticesinde salgını kontrol altında, aynı seviyede tutmayı başarmış bulunuyoruz.
Bilim adamlarının önerisi testten çok insanların temasını kesme gereğidir. Unutmayalım ki, virüs kendi kendine değil, insanların birbirine taşıması ile bulaşıyor.
Vakalarda artış olmaması nedeniyle rehavete kapılmadan kurallara uyulmalıdır.” Diyor.
İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars ise “Tapu Dairesi,Motorlu Araç Kayıt Dairesi ve Posta Dairesi’nin Çarşamba günü açılacak” diyor.
En basit deyimle bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Sağlık Bakanı gayet aklı başında ve gayet yerinde bir açıklama yapıyor.
Her ne kadar hükümetin aldığı önlemler neticesinde olmasa da, halkın büyük duyarlılığı sayesinde olsa da gerçekten şimdiye kadar salgın yaşanmadı ve büyük ölçüde virüs etki altında.
Bu salgının yayılmamasının en büyük sebebi de insanların evde kalıp virüsü taşımaması.
Çok doğru sokakta insan olmazsa bu virüs yayılmaz.
Dolayısıyla Sağlık bakanı ,rehavete kapılmamak gerektiğini ve evde kalarak bu süreci kontrol altında götürmek gerektiğini söylüyor.
Peki ya İç işleri Bakanı?
Halkı sokağa dökecek kararlar açıklıyor.
Bu iki bakanın bir birinden haberi yok mu?
Hükümet bu kadar kişiyi sokağa dökeceğine on-line sistem ile bu sorunu çözemez miydi?
Bankalarla anlaşıp halkın ödemeleri internet üzerinden yapması sağlanamaz mıydı?
Amaç araç muayenelerinin yaptırılması yani halkın güvenliği ise, halk zaten sokağa çıkıp araba kullanmıyor, bu muayeneler ertelenebilirdi. Kaldı ki şu anki risk trafikteki riskten çok daha fazla.
Yok eğer sadece maliyeye gelir sağlamaksa bunu bankalar aracılığıyla internet üzerinden de yapabilirlerdi.
İnternet üzerinden eğitim verebilecek seviyede olan bir hükümet (!)
Paraları internet üzerinden toplayamaz mıydı?
Elbette ki yapabilirdiler.
Ancak burada niyet farklı.
Hem para toplayıp hem de yavaş yavaş piyasayı açmak.
Zaten Başbakan bunun sinyallerini vermemiş miydi?
Paket ile yemek servisi yapacak yerlerin, sonra da inşaatların, kahve ve lokantaların açılacağını söylememiş miydi?
Şimdi buna zemin hazırlanıyor.
Ancak sağlık malzemesinden, hastaneye kadar hiçbir sağlık koşullarının yeterli olmadığı ülkemizde bu tam anlamıyla cinayet olur.
Başka yol mu yok?
Çok elbet.
Misal bunca yıl alım garantisi verilen ve KIB-TEK’i bilinçli batırma noktasına getiren AKSA var.
Yıllarca teşvik verilip, vergi, elektrik, su parası dahi alamadıkları kumarhane ve oteller var.
Yıllarca bu ülkeye katma değeri olmayan ve tüm gelirlerini yurt dışına transfer eden işletmeler var.
Bu halkın sırtından para kazanıp, bankalarda faizlere yatıranlar var.
Bunların da bedel ödeme zamanı gelmedi mi?
Bunca zaman halkın sırtından geçinenlerden de bu sürece katkı koyması neden sağlanmıyor?
Neden hala daha maaşı, ekmeği kesilenlerden fedakarlık beklenip, medet umuluyor?
Bu halktan daha fazlasını beklemek sinekten yağ çıkarma isteğinden öte bir şey olamaz.
Halkın büyük bir çoğunluğu evine ekmek götüremezken, halkın neredeyse bütünü borçluyken hala daha halktan para çıkacağını beklemek hangi aklın ürünüdür?
Hepsinden önemlisi neden bu hükümet bir araya gelip, hatta toplumun diğer kesimlerini de dahil ederek aklı başında çözüm üretmiyor?
Halkta ne kaldı ki neyi alacaksınız?
Neden Ali yazarken Veli bozuyor?
Hükümetin bu süreçte yaptıklarına en hafif şekliyle ne denir biliyor musunuz?
Koyun CAN derdinde, kasap ET derdinde ….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.