Çok değerli siyaset adamı, cesur, ilerici ve dürüst kişilik Özker Özgür Hocam, Kitabına da ismini verdiği ayni adlı “Yanılmayı Çok İsterdim” makalesinde, aslında yanılmayacağını çok iyi bilmekteydi. Ama mütevazi kişiliğinin verdiği alçak gönüllülükle yazı muhataplarına bir şans daha diliyordu. Hoca, yazısını şu cümlelerle bitiriyordu: “Zaman içinde düzelir sanıyordum. Partide bunca değerli insan vardır. Yapılan hataların farkındadırlar. Partinin tipik bir burjuva partisine dönüştürülmesine izin vermemelerini beklerdim. Olmadı. “Hizip” denmesinden mi korkmaktadırlar? STATÜKOYA karşı olan işçinin-emekçinin partisi CTP götürülmekte yerine STATÜKOYU çözüm için esas alan Serbest Piyasacı CTP getirilmektedir. Yanılmayı çok isterdim…”Yazının devamını okumak isterseniz, Özker Özgür’ün Işık Kitabevi Yayınları arasında çıkan Yanılmayı Çok İsterdim adlı kitabının 152nci sayfasına ya da kişisel web sayfam olan www.cenkdiler.com sitesine bakabilirsiniz. Günümüze bakacak olursak, Hoca yanıldı mı? Asla. Bunu neden hatırlatma gereği duyduğumu, yazımı okuyunca anlayacaksınız. Şöyle bir iddiam var. Hükümetin 3 değil tüm bakanları da değişse yine de başarısızlık kaçınılmaz. Bu fikre sahip olmamın birçok nedeni var. En önemlisi YOZLAŞAN siyaset kurumu ve içinde boğulan siyasetçiler. Kendi atadığı müsteşarı, müdürü, bürokratı nasıl bir mantıktır güdülen ki hiç acımadan kıyıma uğratabiliyor. Dün sosyal medya ortamında paylaşmış olduğum yeni Eğitim Bakanı Özdemir Berova’nın da başarısız olacağını iddia etmeme çoğu insan katılmış, sadece birkaç yandaş itiraz etmiştir. Onların da bunu duygusal ve haklı nedenlerden dolayı yapmış olduğunu düşünüyorum. Şunu da hemen belirtmeliyim ki, Sevgili Özdemir Berova’yı tanıyor ve seviyorum da. Olay kişi değil, sistem meselesidir. Yanılmayı ister miyim? Kesinlikle. Ama neden yanılmayacağımı izah edeyim. Geçenlerde 365 gününü dolduran ve bunu, cicili bicili 1’nci Kuşe kâğıt kullanarak, basılıp dağıtan hükümet icraatlarına ve önceden verdikleri sözlere bakarsanız, siz de emin olabilirsiniz. Yine duygusal davranıp, yok oluşu izlemekle yetinecek ve buna cıbbana çalarak destek verecekseniz o sadece sizi bağlar. Sonuca katlanacak ve çocuklarınız size hesap sorarken içine düştüğünüz bu acı duruma üzülmeyeceksiniz. İktidara gelirken dünya parası harcayarak, beylik sloganlar satın almıştınız. Bunlardan bazıları şöyleydi: “Yeni Bir Dönem, Yeni Bir Gelecek, Yeni Seçenek”. “Biz Geleceğiz”. “Sorun Ortada, Çözüm Ortada”. “Ayağınıza Geliyoruz”. E işte geldiniz! Sanki da uzaydan geliyordunuz. Ya da bakir doğumla yeniden ortaya çıkacaktınız. 1990 yılından itibaren 24 yıllık sürede, bu ülkenin yönetiminde tamı tamına 190 ay veya 15 yıldan fazla bir süre sanki de bulunmamıştınız,yıllarca HÜKÜM sürdüğünüzü nasıl da unutmuş ve başkalarını da “enayi” yerine koyarak bu durumu unutturmaya çalıştırmıştınız. İktidara nasıl ve neden geldiniz? Tabii ki bunda verdiğiniz süslü vaatlerin büyük payı var. Bunu Milli Eğitim Sistemi’nde gerçekleştireceğiniz vaatlerinize bakarak yapalım mı? Kaynağımız da güçlü olmalı ki saptıramayasınız. Gelin sizi kendi silahınızla vuralım ki sonuçta utanç da duyasınız. DP-UG resmi web sayfasına uzanalım (http://www.dp-ug.com/wp-content/uploads/2013/07/DPUG-Milli-E%C4%9Fitimde-Reform-Program%C4%B1.pdf ). Kaynağı hatırladınız mı? Hatırlatalım. Geleceğin Yol Haritası ana başlığı altında, DP-UG Milli Eğitim Politikamız diye kulağa çok hoş çalınan bir başlık kullanmışsınız. 14 başlıkta sıraladığınız vaatlerinizi üşenmeyip sayarsak 157 rakamına ulaşırsınız. Evet, tam 157 vaat. 6 Eylül 2013 tarihinde Cumhuriyet Meclisi’nde ortaklaşa okuduğunuz Hükümet Programı ise eğitim alanında 22 vaat içeriyor. Neler söz vermişsiniz bir bakalım;
- Eğitim sisteminin yapboz tahtası olmadığı, liyakat esaslı bir bürokratik yapılanmayla, bilgi yönetimi temelinde, analitik düşünce yapısı ve ortak akıl yaklaşımı ile sürekli innovasyonu bünyesinde barındıran bir yapıya bürünmesinde son derece kararlıyız.
- Milli Eğitimin temelini oluşturan Talim ve Terbiye Dairesi bünyesinde bulunan kurul, Akademik Kurul düzeyine yükseltilerek, milli eğitimde çok önemli addettiğimiz aşağıdaki görevleri yerine getirmesisağlanacaktır (Kurmadınız ki görevlerine değinelim).
- Sınav haftasını kaldırılacaktır.
- Engellilere yönelik mesleki eğitim programları hazırlanacaktır.
- Özel eğitim gereksinimli çocuklarda ölçme değerlendirme çocukların bireysel özelliklerine uygun olarak yapılacaktır.
- Denetmen sisteminde seçilen denetmenlerin vasıflarının uygunluğu gözden geçirilecektir.
- Liyakat esaslı yapılanma sağlanacak.
- Siyasi atamalar ortadan kaldırılacak.
- Bakan ve siyası danışmanı dışında geriye kalan tüm kadro liyakat esaslı hak edentarafından doldurulacak.
- Velilere, gerekli duyulduğu hallerde, ev ziyaretlerine gidilecek.
- Kampüslerde oluşturulacak ve psikologlar tarafından yürütülecek bireyseldanışmanlık sistematiği kurulmalı. Bu merkezlerin yönlendirmeleri ile sorunlara etkinçözümler üretilecek.
- Öğretmen ve öğretmen davranışları ile ilgili etik kurallar muhakkak kaleme alınmalı ve
öğretmenlerde davranış düzenlemede kullanılması sağlanacak.
- İlkokullar altı yıla çıkarılacak.
- (6+3+3+1) sistemi uygulamaya konulacak.
- Yerel okullar yeniden hayata geçirilecek.
- Kendi kitaplarımızın yazımı sağlanacak.
- Ortaöğretimden itibaren belli bir oranda talep olması halinde kuran eğitimi aleviöğretisi ve diğer inançlardâhil seçmeli ders olarak müfredatta yer alacaktır.
- 0-35 yaş dilimi sınırları içerisinde tüm farklı gelişen bireyler milli eğitim bakanlığısorumluluğunda özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinden etkili yönlendirme ilefaydalanacaktır.
- Teşhisten itibaren ailenin kucaklanması ve sorunu tek başına yaşamasının önüne geçilecektir.
- Atatürk Öğretmen Akademisi yönetim kurulu siyasi kurul olmaktan çıkarılacak.
- Sonuç bölümünde ise şöyle demektesiniz: Demokrat Parti - Ulusal Güçler, Kıbrıs Türk Eğitiminin daha ileriye gidebilmesi için yapılmasıgerekenleri çözüm önerileriyle birlikte ortaya koymuştur.
Seçilirken söz verdikleriniz. 157 adetti. Seçildikten sonra bunu 22 sayısına düşürdünüz. Aradan 365 gün geçmesine rağmen, cicili biçili parlak kâğıttan oluşan “İcraatlarımız ve Çalışmalarımız” adlı ŞOV kitapçığında Eğitim alanında TEK BİR TANE icraatınızdan bahsedemediniz. Yapılması gerekenleri madem çözüm önerileri ile birlikte biliyordunuz, bu 365 günü neden bir arpa boyu yol yürüyemeden geçirdiniz? Türk Dil Kurumu; “Doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz” karşılığını, YALAN olarak vermektedir. Neden bu tanıma girmek için olağanüstü bir çaba harcadığınızı anlamak mümkün değil. Ha! TEK BİR icraatınız var. Üstü kapalı biraz değindiniz güya. Ama bu “ İlkokul Eğitim Programlarının Yeniden Gözden Geçirilip Hazırlanması” projesi için İHALESİZ olarak Devlet İhale Tüzüğü’nün 3(2) maddesini İSTİSMAR ederek bir üniversiteye ödediğiniz 2 milyon 450 bin TL.’den nedense hiç bahsetmediniz. Neden acaba? Bu parayı boş yere ödememek için diğer üniversiteler ile hiç irtibata geçtiniz mi? Türkiye’deki üniversitelerden yardım, destek, görüş istediniz mi? Tüm yukarıdaki vaatlerinizi gerçekleştirmek yerine, yaratıcısı olduğunuz ve kokuşmasına bizzat 15 yıl katkı koyduğunuz sisteme “TIKANDI” diyerek havlu attınız. Şimdi başka sistem mi kuracaksınız? Siz sistem değişikliğini “adam değişikliği” olarak mı algılıyorsunuz? Popülizm (halk yardakçılığı) yapmaktan, atamalardan, yandaş kazanmaya çabalamaktan, oy devşirmeden ne zaman vaz geçeceksiniz? Sevgili Nezire Gürkan’ın yazmış olduğu ve Serdar Denktaş’a atfen “Sistem O’nu, O sistemi Sevmedi” cümlesindeki “sistem” sözcüğü hangi sistemdir? SON SÖZ: Özker Hocam yanılmamıştı. Ama ben yine de yanılmak istiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.