KKTC ismi verilen coğrafyada özellikle emekten yana olduğunu iddia eden hükümetler, halka hizmet veren garson devlet olmak yerine, ceberut devlet olmayı tercih ediyor. Ben yaptım olur mantığı ile hareket eden birçok dairedeki memur, hesap sorulmadığı ve yaptıkları denetlenmediği için halkın sıkıntı içerisine girmesine neden oluor.
İcra ve Tebliğ Dairesi Memurları, imza mukabilinde verilmesi gereken ‘Celpnameleri’ celpnameleri tepliğ edecekleri şahsa imza mukabilinde verecekleri yerde kapı altlarından atmayı tercih ediyor.
Birçok kez yanlış yere atılan ve sahibinin eline geçmeyen celpnameler kişilerin mahkemeler karşısında zor durumda kalmasına neden oluyor.
Güvenilir bir kaynak yaptığı açıklamada, benim evime kapının altından bir celpname atıldı. Celpnameye baktığım zaman bir GSM şirketinden geldiğini gördüm. Borcum olmadığı için birden heyecanlandım. Ancak isme baktığım zaman davalı isminin karşısında bir başka isim olduğunu gördüm dedi.
Ayni kaynak açıklamasına devamla, benim kapımın altından atılan celpname sahibini yakından tanıyorum. Bu celpnameyi de ona vereceğim. Ancak tanımadığım bir şahıs olabilirdi. Peki bu celpname o şahsın eline geçmediği için yarın yargıç o şahıs hakkında karar üretmeyecek mi? Taksitli borç için geldiyse ‘Mazbata ‘ çıkartılmayacak mı? Bir yargıç imza mukabilinde verilmeyen bu celpnameler ile ilgili olarak şahsın imzasını görmeden nasıl derdestlik çıkartıp o insanı tutuklatabilir? Veya aleyhine mazbata çıkartılması için hüküm verebilir. Mahkeme Başkanı bu işleri neden sorgulamıyor? KKTC Adaleti böyle çalışıyorsa yandık ifadesinde bulundu.
Taner ULUTAŞ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.